Wu Ruo'nun zihni kötü rüyaya takılıp kalmıştı ve Hei Xuanyi'nin yanarak kül haline geldiği korkusu ve artçı sarsıntı zihninde kalıyordu.
Onu rahatsız eden şey, Hei Xuanyi'nin gözlerinin önünde kaybolduğunu görmekten neden bu kadar korkmuş, üzülmüş ve acı çekmiş olmasıydı.
Hei Xuanyi'den her zaman nefret etmemiş miydi?
"Baba, babama neden böyle bakıyorsun?" diye sordu Eggie kucağına yatarak.
Wu Ruo, Hei Xuanyi'ye yataktan kalktığından beri, kahvaltı sırasında bile ve şimdi de arabada, sanki onu asla yeterince göremeyecekmiş gibi bakıyordu.
Wu Ruo daha sonra tekrar baktı ve Hei Xuanyi'nin hafifçe gülümseyen gözlerini gördü.
Garip bir şekilde söyledi. "Öhöm, o benim kocam. Ona bakmak için bir nedene ihtiyacım var mı? "
Hei Xuanyi, "..."
"Ama ben senin oğlunum. Neden bana daha fazla bakmıyorsun? " Eggie surat astı.
"Şimdi de sana bakıyorum. Oldu mu?" Wu Ruo onun küçük yüzünü sıktı, onu çok sevimli bulmuştu, "Yeterince zayıf olduğumda, seni her gün kollarımda tutup, sarılacağım."
Eggie kıkırdayarak kendini Wu Ruo'nun yumuşak karnına attı.
Wu Ruo, Hei Xuanyi'ye baktı ve sordu. "Şimdi nereye gidiyoruz?"
Hei Xuanyi kısaca dedi. "Sabah tapınak şölenine, öğleden sonra buz arabasına ve akşam festival fenerlerine gidiyoruz."
"Zaten bir plan yapmış mıydın?"
"Hm."
Araba durdu ve dışarıdan Hei Gan'ın sesi duyuldu, "Lordum, ileride çok fazla insan var. Arabamız geçemiyor. "
Wu Ruo,"Yürüyerek gidebiliriz."
Hei Gan, arabayı yakındaki bir sokağa park etti.
Wu Ruo arabadan iner inmez dışarıda bir kalabalık gördü, "Bugün gerçekten sokaklar canlı ve kalabalık."
Diğer vagondan inen Hei Xin gülümseyerek, "Bugünün güneşli ve rahat havası sayesinde." dedi.
Yılbaşından bu yana hava ya karlı ya da bulutluydu. Bugün ise çok güneşliydi. Bu nedenle, insanların hepsi sıcak güneşin tadını çıkarmak ve biraz temiz hava solumak için sokaklara akın etmişti.
Eggie'yi kollarında tutan Hei Xin; Hei Gan, Shiyuan ve diğer kişisel korumalara göz kırptı.
Hepsi ipucunu anladılar, birbirlerine gülümsediler ve Hei Xin'i takip ederek ara sokaktan çıktılar.
Wu Ruo orada dondu, "Nereye gidiyorsunuz? Yürümeme yardım etmeniz gerek! "
Aslında artık çok kilo vermişti ve yardım almadan kendi başına da yürüyebiliyordu. Ama yine de bir süre yürüdükten sonra nefes almak için durması gerekiyordu. Üstelik bugün dışarıda çok fazla insan vardı.
Shijiu cevap vermek için arkasını döndü, "Uşak Hei bugün bir günlüğüne tatil yapacağımızı söyledi. Lord seninle ilgilenebilir. "
Wu Ruo, "..."
Hei Xuanyi , "..."
Birbirleri ile göz teması kurdular.
'Tüm hizmetkarlar görüş alanlarının dışında olduğundan,' diye düşündü Wu Ruo, sonsuza kadar birbirlerine bakacak şekilde orada öyle uzunca durma sebeblerini kendine açıkladı.
Daha sonra elini uzattı, "Hadi, eşine iyi bak."
"..."
Hei Xuanyi elini tuttu ve nazikçe sıkmaktan kendini alamadı. Eskisi kadar yağ yoktu, bunun yerine son derece iyi ve yumuşak bir his veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Comeback of the Abandoned Wife [BL Novel]
FantasiTAMAMLANDI ✓ Kaybeden Eşin Geri Dönüşü Tür:Antik Çin, Fantastik,Romantik, İntikam, Akıl Oyunları, Gizem, Komedi Bölüm Sayısı:372 Wu Ruo öldükten sonra, en işe yaramaz ve en şişman olduğu, en nefret ettiği o karanlık günlerde yeniden doğdu. Ve yeni h...