Dudian paltosunu çıkardı. Hemen ardından yerde hafiften kuru olan bir yer olduğunu fark etti. Çıplak kollarıyla mağaranın içine doğru sürünmeye başladı. Şansına, çöplerin arasında ne cam ne de çelik vardı. Ne de olsa çelik geri dönüştürülebilen bir maddeydi bu yüzden fakirler onu atacak kadar savurgan değildi. Camsa, fakirler onu karşılayamıyordu bile.
Keskin pislik kokusu Dudian'i neredeyse boğacaktı. Hatta koku yüzünden midesinde ki he rşeyi neredeyse dışarı çıkaracaktı. Ara sıra ıslak ve yumuşak şeylere bile dokunuyordu. Karanlıkta, dokunduklarının ne olduğunu göremese de, onların ya çürümüş fare leşi ya da pislik olduğunu tahmin edebiliyordu. Fakirin de fakiri bile böyle yerlere gelmezdi.
Dudian dişini sıkıp yedi veya sekiz metre daha süründükten sonra, sonunda sert bir şeye dokundu.
Bu onun dondurucu deposuydu!
Kabuğun uç köşelerine dokundu, ve çok geçmeden bir düğme buldu.
"Parmak izi okunuyor..."
Karanlıktan mekanik bir ses geldi.
"Click!", dondurucu depo açıldı. Deponun kapısı çöp yığınını hafiften yukarı kaldırdı. Çöplerin çoğu deponun içindeki açılan boş yerlerin çoğunu doldurdu.
Dudian, kapısında kırmızı renkte bir sayı olan kapıya baktı.
Orada yıl yazıyordu.
Dudian bunun sayesinde 300 yıl sonra uyandığını anlamıştı. Diğer bir nedense dondurucu kapsülün içindeki enerji tüpündeki enerjinin en fazla 300 yıl dayanacağını bilmesiydi.
Dudian içeri girdi ve hemen bir düğmeye bastı. Click sesi bir kez daha yankılandı. El büyüklüğünde bir ekran ortaya çıktı.
"Göz taraması başlatılıyor..."
Mekanik sesin bir kez daha duyulmasıyla, ekrandan Dudian'in gözüne bir ışın fırladı.
"Doğrulandı... yetki verildi."
Mekanik ses bir kez daha yankılandı. Ekran üç boyutlu bir holograma dönüştü. İki seçenek vardı, başlat ve bitir. Dudian "Başlat." dedi.
Asıl felaket sırasında, Dudian sadece kriyojenik* olarak dondurulmamıştı.
*Kriyojenik dondurma: Çaresiz bir hastalığı olan insanları içi sıvı nitrojen dolu metak silindirik içersine yerleştirilip, -196 derecede bekletilmesiyle gerçekleştiriliyor. Böylece insanlar ilerleyen yıllarda hastalıklarına çare bulunmaları durumunda tekrar uyandırılacaklarına ve hastalıklarından kurtulacaklarına inanıyorlar. Şu an yaklaşık olarak 230 beden tekrar canlandırılmayı bekliyor.
Ayrıca, soğuk depo kapsülünün içinde bir süper bilgisayar vardı. Bu süper bilgisayarın medeniyetin zirvesi olduğu söylenebilirdi. Teknoloji, bilim ve de tarih alanı hakkında bilgi depoluyordu. Bunlar sadece bilgiydi fazla yer kaplamıyordu. Buna rağmen, süper bilgisayar her ülkenin toplumsal, bilimsel ve teknolojiksel gelişimiyle ilgili en az petabaytlar hatta exabytelar bile gerektirebilecek verileride saklıyordu.
"Unutma, insan medeniyetini tekrar kurmalısın..."
Dudian babasının son sözlerini hatırladı. Soğuk depo kapsülünün felaketten kurtalabilecek şekilde tasarlandığı açıkça belliydi, ama babası felaket sonrasında insanların hayatta kalabileceğini de dikkate almıştı. Küresel atom bombası insan uygarlığına yıkıcı bir darbe vuracaktı. Bu süper bilgisayar eski dünyanın bütün bilgeliğini saklıyordu!
Barut ve ateşli silahların nasıl üretebileceğinin temel ilkeleri de verilerin arasına dahildi.
Bu dünyada 'elektrik' yoktu. Şansına, insan bedeninin dondurulmasına yetecek kadar enerji kalmamasına rağmen süper bilgisayarı çalıştıracak kadar vardı. En azından, soğuk depo kapsülünün temel işlevlerine yetecek kadar vardı. Bir kaç ay çalışmasına yeterdi. Dudian tam olarak ne kadar enerji harcadığını bilmiyordu, ama tahminine göre süper bilgisayar sadece, bir laptop'un harcayacağı enerjiden daha az harcamıştı.
Ancak, Dudian'in daha fazla kalacak zamanı yoktu. Ailesini şüphelendireceğinden buraya çalışmaya gelmesine imkan yoktu.
Dudian soğuk depo kapsülünün yanında yatıp "Barut ve jeneratörlerin nasıl yapıldığını öğrenecek ve buhar makinelerine göz atmaya yetecek kadar zamanım var." dedi.
----------------------------------
----------------------------------
Dudian pislik ve ölü hayvan kokusuna dayandı. Vücudu giderek kokuya alıştı. Aklı tamamen süper bilgisayarın gösterdiklerine odaklanmıştı.
"Sülfür ayrıştırma..."
"Elektrikle güçlendirilmiş buhar makinesi..."
Dudian, çöple dolu bu küçük mağarada öğrenmek için odaklanmaya çalışıyordu. Dudian gelişi güzel bir şekilde çalışıyordu ama çalışırken kendini kaybetmemişti. Zamanın nasıl geçtiğinin farkındaydı. Akşam olmasına az bir süre kala, ağrılı gözlerini ovaladı ve süper bilgisayara bakmayı bıraktı. Bütün gün hiç bir şey yiyip içmediğinden karnının yandığını hissetti.
"Buraya bir daha ne zaman geleceğimi bilmiyorum. Eğer bir deprem olup kapsül açığa çıkarsa, birisi onu şuan gömülü olduğu yerde bulabilir."
Dudian süper bilgisayarın burada kalmasının çok tehlikeli olduğuna karar vermişti. Önceden, bilgisayarı Meishan Yetimhanesine getirmemişti çünkü yetimhanedeki çocuklar tarafından bulunma ihtimali yüksekti.
Ama şu anki durum farklıydı. Şimdi bölgede oturanların elinde küçük bir metal parçasını umursamayacakları yerleşim bölgesinde yaşıyordu. Hatta "Toplayıcılar"ın olduğu eğitim kampında bile fazla dikkat çekmezdi.
Bir çatırtı sesiyle, Dudian kapağı açtı. Küçük tırnaklarını ufak bir çipi çıkarmak için kullandı. Enerji tüpü kapsülün devrelerine bağlıydı bu yüzden onu parçalamak çok zordu.
Dudian küçük çipe baktı ve iç çekti. Binlerce yıllık insan tarihi ve buluşları bu küçük şeyin içine sıkıştırılmıştı. Eğer bu dünyanın şu anki gücü bu çipin değerini öğrense, durumun ne kadar karışacağını tahmin edemiyordu.
Dudian dikkatlice çipi başka bir yere koydu. Deponun kapısını kapattı ve ileride tekrar bu kapıyı açabilmeyi umut etti. Yeryüzüne kadar tekrar süründü. Çöp yığınından çıkmasıyla sanki cehennemden cennete gitmiş gibi hissetti. Her yer pislik ve sidik kokuyor olsa da, içeriye göre burası daha iyi hissettirmişti.
Bir kaç defa derince nefes alıp verdikten sonra etrafa baktı. Etrafta hiç kimsenin olmadığını ve ceketinin hala yerde olduğunu fark etti. Hemen ceketini alıp çöp yığının terk etti.
Çöp yığının çok fazla olmayan bir yerde, önceki şiddetli yağmur yüzünden biriken su küçük bir göl oluşturmuştu. Dudian radyasyona hiç de aldırış etmedi. Ceketini bir yana koydu ve kollarıyla göğsünü temizledi. Eğer düzenli bir enerji kaynağı sağlayabilirse tabii ki de süper bilgisayardan insan vücudundaki radyasyonu yok etmenin yolunu öğrenebilirdi.
Az önce, süper bilgisayarda ufak bir umut bulmuştu. Radyasyonu yok etmenin yolu yazıyordu. Ama, fazla zaman olmadığından okumamıştı. Ne de olsa, okusa bile bile çok fazla bir yararı olmazdı.
Çok geçmeden vücudu biraz temizlenmişti. Üstündeki yapışkan şeyleri sildi özellikle üstü pisliklerle kaplı olan sol elini. İğrenmişti. Dudian saçından hala ağır bir kötü koku geldiğini biliyordu. Eve dönüp düzgünce yıkamalıydı çünkü yağmur suyunu kullanmaya devam ederse hasta olacaktı.