Marketin yakınında sıradan bir sokakta.
Yakışıklı bir çocuk elinde siyah bir ekmek parçasıyla sokakta yürüyordu. Yanlışlıkla elindeki ekmek yere düştü. Ekmeği hemen almak için yere eğildi. Ekmeğin yere değen tarafını toz kaplamıştı. Alıp almamakta tereddüt ediyordu.
Sokaktan sürekli insanlar geçiyordu. Geçerken birkaç kişine ne olduğuna baktı ama sadece bakmakla yetindiler.
Çocuk ekmeği alıp almamakta tereddüt ediyor gibi gözüküyordu ama hiç kimse burnunun sürekli titrediğini görmemişti.
O çocuk Dudian'di. Etraftaki kokuları almaya çalışıyordu. Kokuları ayırt edebilmek için yavaşça nefes alıyordu.
Sokakta çeşit çeşit koku vardı. Ama koku almak onun için kolunu oynatmak gibi bir şeydi. Ustalaşması için çalışmasına gerek yoktu. Tüm duyularını arka sokaktaki gizli odadan gelen kokuya odakladı. Burnuna çeşit çeşit koku geliyordu, kaba saba bir oda hissetmişti.
"Sülfür, sarı fosfor... ... ve bir insan? Üç kişi?! Birisinin hafif bir kokusu var, bir kız olmalı." Dudian şaşırmıştı çünkü gizli odada hiç kimsenin olmasını beklemiyordu. Yoksa simyager çırakları, her gün burada deneyler mi yapıyordu?"
Dudian bir süre düşündü sonra odanın üstündeki sokağa odaklandı. Yukarıdan hafif bir koku geliyordu. Muhtemelen evin sahibi uzun zamandır dönmemişti.
"Simya laboratuvar evin altında... Evde oturan kişi laborutavarın sahibi olmalı... Ya da simyagerler onu öldürdü..." diye düşündü Dudian. Ekmeği yerden aldı ve üstündeki tozu çırptı. Yavaşça sokaktan aşağıya doğru yürüdü. Gelen geçeni kontrol eden bir nöbetçi yoktu.
Yine de, ne olursa olsun dikkatli olmalıydı.
Başka bir sokağa gitti ve orada küçük bir terzi dükkanı buldu. Hiç zaman harcamadan içeri girdi.
Terzi çırağı, Dudian'i görünce nazik bir şekilde dedi ki, "Buyrun efendim, size nasıl yardımcı olabilirim?"
Dudian duvarda asılı olan kıyafetlere baktı ama istediği şeyi göremedi, "Geniş siyah bir cüppe ve maskeye ihtiyacım var."
Terzi çırağı kafası karışmış bir şekilde ona baktı ama onu sorgulamadı, "Ne zamana istersiniz?"
"Ne zaman alabilirim?" diye sordu Dudian.
"Bu gece."
"Tamam, yarın bu saatlerde gelip alırım."
"Sorun değil. Neden yapılmasını istersiniz. Elimizde keten, ipek... ..."
"Düz kumaş." Dudian dedi ki, "Depozitosu ne kadar?"
Çırak bir süre düşündü, sonra cevap verdi, "Eğer sağlam olmasını istiyorsanız elimizdeki en iyi malzeme keten iplik. Bu size 7 bakır sikkeye patlar. Depozito olarak normalde yarısını alıyoruz, o da 3 bakır sikke..."
Dudian hemen üç sikke çıkarıp ona verdi ve dedi ki, "Cüppe normalden büyük olsun."
"Tabii." dedi terzi çırağı ve gülümsedi. Bir cetvel çıkarıp Dudian'in vücut ölçülerini aldı, onları yazdı ve Dudian'e bir kağıt verdi, "Yarın."
Dudian kağıdı aldı ve terzi dükkanından çıktı ve kendi kendine mırıldanmaya başladı, "Sırada dövme var."
Üslerine girmek için bir simyager olduğunu kanıtlaması gerekiyordu. Bunun en güvenilir yolu simyager dövmesiydi.
Ancak, bu çağda hiç lazer yoktu bu yüzden bir kez yapıldı mı çıkması zordu. Her avdan dönüşünde vücudunun her yeri virüs kapmış mı diye baştan aşağıya kontrol edilecekti. Dövmeyi saklamasının imkanı yoktu.
Bir süre düşündü ve sonunda bu riski almaya karar verdi.
...
...
Doğu yakasında küçük bir ham mürekkep fabrikası vardı. Radyasyon bölgesinin yakınlarında ıssız bir yerdeydi.
Dudian buraya geldi ve önünü kesen muhafızlara muhafız rozetini gösterdi, "Buraya iş yapmaya ve her şeyin düzenli olup olmadığını kontrol etmeye geldim."
Muhafızlar ona baktı, sonra içlerinden biri diğerine döndü ve göz kırptı. Ardından, diğeri Dudian'e döndü ve dedi ki, "Lütfen burada bekleyin. Ben gidip yukarıdakilere haber vereyim."
Dudian başını salladı ve kapıda beklemeye başladı.
Bir süre sonra, yapılı bir adam az önceki muhafızla beraber dışarı çıktı. Orta yaşlı adam Dudian'i görünce şaşırmıştı çünkü bu kadar genç bir muhafız beklememişti. Hemen yüzüne bir gülümseme takındı ve nazik bir şekilde dedi ki, "Hoş geldiniz. Keşke gelişinizi daha önceden bildirseydiniz. Kontrolleri Guike yapmıyor muydu?"
Dudian elini salladı, "Ben buraya iş için geldim. Elinizde hiç demir mazı mürekkebi var mı?"
Dudian'in dediğini duyunca orta yaşlı adam rahatlamıştı, "Safkan mürekkebi mi? Pek fazla satılmıyordu, biz de üretimi kestik. Artık herkes kömür mürekkebi kullanıyor."
"Güzel." Dudian başını salladı ve dedi ki, "Bana demir mazı mürekkebini yaptığınız ham maddelerden bir şişe ver."
"Uh..." orta yaşlı adam öksürdü, baştan aşağıya ona baktı ve dedi ki, "Bir şişe mi?"
Dudian utanç içinde başını kaşıdı. Ne de olsa, burası bir fabrikaydı küçük bir dükkan değildi. Ama bu tür şeyleri dükkanlarda bulmak çok zordu bu yüzden o da kaynağına gelmişti.
"Ne kadar tutuyor?" Dudian direkt olarak fiyatı sordu ve ona reddetme fırsatını vermedi.
Orta yaşlı adam bir süre sessiz kaldı ama yine de nazik bir şekilde dedi ki, "Bana adresinizi verin ben göndertirim."
"Fazla zamanım yok şimdi olursa daha iyi olur."
"Sorun değil." Orta yaşlı adam ona baktı ve dedi ki, "Para önemli değil....Başka bir isteğiniz var mıydı?"
Dudian gülümsedi ve dedi ki, "Sadece bu kadar."
Orta yaşlı adam yanıldığını fark edince rahatlamıştı, "Tamam o zaman, hemen birine söyleyeyim de getirsin." Ardından adam arkasını döndü ve gitti. Bir süre sonra sıska genç bir adam elinde bir şişeyle Dudian'e geldi.
Mürekkebin kokusunu almak için açmasına gerek yok. Bunun gerçekten de demir mazı mürekkebi olduğunu anlamıştı. Eskiden duvarın içindeki insanlar bu mürekkebi kullanıyordu ama kömürden mürekkep yapmayı öğrenince kömür mürekkebi üretmeye başladılar. Demir mazı mürekkebini üretmek pahalıya patlıyordu. Bu yüzden daha az insan bu mürekkebi tercih ediyordu.
Dudian elinde mürekkep şişesiyle fabrikadan ayrıldı ve bir dükkana gidip erkek parfümü aldı. Ardından eve döndü ve kendini küçük odasına kitledi.
Kömür mürekkebi demir mazı mürekkepten daha yoğundu. Kömür mürekkebi herkes kullandığından kokusu tanıdıktı. Bu yüzden Dudian gidip demir mazı mürekkep almıştı.
"Ne yazıkki, elimde hiç aktif karbon yok, yoksa kokuyu tamamen ortadan kaldırabilirdim." diye düşündü Dudian. Mürekkebin bir kısmını kaseye dötü ve üstüne parfümü ekledi. Koku fazla değişmemişti. Dudian üstündeki kıyafetleri çıkarınca buğday tenli vücudu ortaya çıktı.
Dudian göğsüne baktı, büyü damgalarının hala orada olduğunu gördü, "Simyager çıraklarının büyü damgalarını tanıyıp tanımayacağından emin değilim. Ben yine de onları iyice saklasam iyi olur. Tüy kalemi mürekkebe daldırdı ve göğsündeki büyü damgalarını mürekkeple boyamaya başladı.
"Hançer yaralarını da kapatmalıyım." Dudian tüy kalemle hançer yaralarını da kapattı. Büyü damgaları yan yanaydı ve hançer yaraları dikti. Dudian işi bitince göğsünde kara bir haç oluştuğunu fark etti.