Acil Durum

214 48 0
                                    

Göz açıp kapayıncaya kadar iki hafta geçmişti.


Sürekli olarak okçuluk eğitimi aldığından Dudian'in kontrol ve isabet oranında artış olmuştu. Neredeyse tüm oklar hedefi buluyordu ama sadece on oktan yedisi kalbe saplanıyordu. Sıradan biri için bu sonuçlara ulaşmak en az üç veya beş yıl sürerdi. Ama Dudian, bir avcının fiziğine sahip olduğu için iki ay sürmüştü.


İsabetli olmasının yanı sıra her ok derine saplanıyordu. Okların ölümcüllüğü bayağı bir artmıştı lakin sıra atışında hiçbir ilerleme kaydetmemişti. Genç eğitmen bunu öğrenince deliye dönmüştü.


"Sırf büyü damgaların var diye bir avcı olabileceğini mi sanıyorsun? Duvarın dışındaki performansın anca toplayıcılardan biraz iyi olacak. Sadece düşük seviyeli yaratıkları öldürebileceksin!" Genç eğitmen sinirli bir şekilde ilan etti, "Böyle tembel olacaksan, yarından itibaren temel okçuluk görevlerin kat ve kat artacak!"


"Cehennem eğitimi dediği şey bu muydu?" diye düşündü Dudian. Genç eğitmenin sadece günlük okçuluk görevlerini arttıracağını düşünmemişti. O kadar mutluydu ki, yüzüne renk gelmişti. "Umursamaz" bakışı genç eğitmeni deliye döndürmüştü.


Bu yüzden genç eğitmeni Dudian'in atması gereken okları, sonraki ay için 2200'e çıkarmıştı! Ona göre bu Dudian'in fiziksel sınırlarının üstündeydi ve muhtemelen bir süre sonra pes edeceğini düşünüyordu. Dudian'in verdiği görevi tamamlayamayıp zamanına kadar da yemek yiyemeyeceğini düşünüyordu.


Bu yüzden Dudian'in sınırsız bir sürece düştüğünü düşünüyordu. Çünkü genç eğitmene göre Dudian, günlük görevi tamamlamak için fazladan çalışmak zorunda kalacaktı ve bir süre sonra iradesi bile ona yardım edemeyecekti.


İşte bu genç eğitmenin amacıydı. Aslında konsorsiyumun çıkarları yüzünden fazla bir ceza vermemişti. Tobu'nun cezasına göre bu bir hiçti.


Dudian okçuluğu çoktan 2800 oku, yani genç eğitmenin 'yüksek standardını' geçmişti. Bu yüzden de okçulukta bir aydınlanma aramaya devam etti.

...

...

Büyük duvarın dışındaki dünya. Mellon Vakfı. 1. Bölge.


Mellon Vakfına ait olan diğer bölgelerin aksine, 1. bölgede binalar, metal yığınları veya başka şeyler yoktu. Bir çöl gibi uçsuz bucaksızdı. Ara sıra otoban döküntüleri görülebiliyordu. Her şey yıkık döküktü ve tozla, yosunla kaplıydı. Bir zamanlar kentsel bölge olduğuna dair belirtiler vardı.


Sadece, bölgede tam bir bina göremezdin.


Çakıl ve kan her yerdeydi. Yağmur kanı her köşeye taşımıştı. Kuruduktan sonra yerler ve harabeler birer damar gibi kırmızı olmuştu.


O sırada, bir duvarın harabesinin yakınında beş gölge belirdi. Sessizce duvarın oradan sokağı kontrol ettiler. Sokakta iki buçuk metre derinliğinde bir göçük vardı. Göçüğün yanında top gibi kara bir toprak vardı, etrafa çok keskin bir koku yayıyordu. Yakından bakınca kara toprağın içinde bir şeyin kemikleri ve metaller olduğu görülebiliyordu.


Beşliden biri sessizce ileri çıktı ve bir taş alıp toprağı dürttü. Sona geri döndü ve fısıldayarak dedi ki, "Daha kurumamış, muhtemelen gideli en fazla iki saat oldu."


"Peşinden gidelim." diye emir verdi içlerinden biri.


Beşli hızlıca ve sessizce o şeyin peşinden gitmeye başladı.


15 dakika sonra, içlerinden biri endişeli bir şekilde eliyle işaret etti ve durdular.


Adam sessiz ama kararlı bir sesle dedi ki, "Kokusunu aldım. Saat üç yönünde. Ortalama sekiz kilometre uzakta."


"Tamam o zaman siz arkadan pusu kurarsınız, biz dördümüz de kafa kafaya çarpışırız." Liderlerinin gözü heyecandan parlıyordu.


Az önceki adam başını salladı ama bir anda yüz ifadesi değişti, "Olamaz! Çabuk sakla-"


Puff!


Pençeler durdukları yerden fırladı ve göğüslerini parçaladı.

...

...

Avcı Karargahı.


Siyah kuzgun pencereden girdi ve masaya bir şey bıraktı.


Hizmetçi masanın arkasındaki adama öğlen çayını ikram ediyordu. Adam zarfın üstündeki kırmızı damgayı görünce hemen açtı.


"1. bölgede 'siyah weaver' ortaya çıktı ve üç avcıyı öldürdü mü?!" Kağıdı okudukça yüz ifadesi değişiyordu, "6. takım 'dağ aslanının' izini sürerken 'siyah weaver' tarafından saldırıya uğradı. Sadece kaptan ve başka bir avcı kaçabildi. İkisi de ağır yaralı..."


Hemen başka bir kağıt aldı ve üstüne bir şeyler yazdı. Bitirir bitirmez kağıdı zarfa koydu ve tekrar kuzgunun ayağına astı. Kuzguna dokundu ve dedi ki, "Glenn'e."


Kuzgun kanatlarını çırptı ve pencereden dışarı uçtu.

...

...

Avcı eğitim alanı.


Dudian hala antrenman yapıyordu. İsabet oranı giderek artıyordu. Hatta artık hareket eden bir hedefte çalışmak istiyordu.


Neredeyse akşam olmuştu ve yemek zamanı gelmişti. Tam o sırada genç eğitmen hızlı adımlarla Dudian'i bulmak için eğitim alanına geldi. Zarfı ona verdi, "Konsorsiyumdan emir geldi. Büyük duvarın dışında acil bir durum var. Geçiçi olarak boşta avcı olmadığından ve senin süper koku yeteneğin olduğundan, konsorsiyum görevi tamamlaman için seni bir takımla dışarı gönderecek. Çabuk git ve hazırlan!"


Dudian şaşırmıştı ve kendini tutamayıp dedi ki, "Ama ben hala eğitim sürecindeyim."


"Bu acil bir çağrı. Duvarın dışında olmadığın sürece elindeki her şeyi bırakıp cevap vermek zorundasın!" Genç eğitmen hızlı bir şekilde konuşuyordu, "Avcı ekipmanlarının siparişi verildi, biz gidene kadar gelir. Daha fazla ok atmana gerek yok, boşuna enerjini harcama. Hadi çabuk ol birisi seni duvara götürmek için alacak."


"Bu kadar çabuk mu?" Dudian hemen elindeki yayı bıraktı, "Benden başka boşta avcı yok mu?"


"Diğer avcılar ya iyileşiyor ya da yaralı. Eğer olsaydı karargah seni o kadar tehlikeli bir yere göndermezdi. Acele et!"

DARK KİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin