Michelle'in dediğini duyunca Vick tamamen şaşkına dönmüştü, "İtiraf mı? Onları ben öldürmedim ki, neyi itiraf edeyim?"
Michelle'in sabrı yavaştan tükeniyordu, "Bu kolye Diyakoz Huey'in evinde bulundu. Kokusuna göre de kolye ona ait."
Vick ona baktı, "Kolye olay yerinde mi bulundu? Nasıl olur?! Neden onu öldürmediğime inanmıyorsunuz? Belki de kadını öldüren oydu!"
Kadın korktu, "Saçmalamayı kes! Katilin bir erkek olduğunu doğruladılar! Ortadan kaldırılmaya çalışılan cekette de şarap lekeleri bulmuşlar! Şarabın nereyi döküldüğünü hatırlıyorum. Üstelik, dün kolyeyi boynumdan çaldığını anca sen gittikten sonra fark ettim! Seni aradım ama bulamadım!"
Vick'in beyninde şimşekler çakıyodu. Artık nasıl bir komploya maruz kaldığının farkındaydı. Görünüşe göre o baygınken birisi onu taklit etmişti.
"Biliyorum!" Vick heyecanlı bir şekilde konuştu, "Katil dün bana çarpıp üstüme şarap döken kişi! Ben tuvalete kıyafetlerimi temizlemeye gittiğimde beni bayılttı. O kişi kendini ben gibi gösterip kolyeyi çalmış olmalı. Üstelik, kendini farklı yerlerde gösterip bilerek ortada kanıt bırakmış! İşte bu yüzden kolye Diyakoz Huey'in evindeydi!"
Michelle alay eder gibi gülümsedi, "Güzel plan ama tüm kanıtlar seni gösteriyor! Hadi hikayeyi de ben tamamlayayım, muhtemelen sana komplo kurulduğunu söyleceksin, değil mi?"
Vick endişelenmeye başlamıştı, "Tabii ki de bir komploya maruz kaldım. Sizler dürüst ve adaletli olarak biliniyorsunuz. Neden olayı tam olarak araştırmıyorsunuz? Onları öldürmem için sebebim yok! Diyakozla veya karısıyla daha önce hiç karşılaşmadım. Neden yüksek konumdaki birini öldürmek için böyle bir risk alayım ki?"
Michelle kaşlarını çattı. Aslında davadaki en büyük açık da buydu. Amaç belli değildi. Araştırmalara göre soylu gencin diyakozu öldürmek için bir nedeni yoktu.
Bu nedenle de Diyakoz Huey'i neden öldürdüğünü anlayamıyorlardı!
Yüzü yaralı adalet şövalyesi Michelle'e dedi ki, "Bu olay bir bityeniği var. Davayı baştan aşağı gözden geçirelim ki, Milan ailesini tatmin edecek bir neden bulabilelim."
Michelle kaşlarını çattı ve Vick'e bakıp dedi ki, "Tamam ama dava kapanana kadar tutuklu kalacak. Sonuçları alınca da ne yapacağımıza karar veririz!"
Vick'in kalbi sıkıştı. Sırtı soğuk terle doluydu. Sandalyede oturmaktan yorulmuştu. Üstelik, ilk defa kendini ölüme bu kadar yakın hissetmişti.
...
...
Michelle ve diğer adalet şövalyesi sorgu odasından çıktı. 2 adliye şövalyesi de Vick'i dışarı çıkarttı. Diğer adalet şövalyesi Michelle'e baktı, "Gerçekten de iftira olabilir."
Michelle kaşlarını çattı, "Daha neden öldürdüğünü bilmesek de, kanıtlar ortada. Bize sadece yalan söylüyor. Her suçlunun mükemmel bir hikayesi vardır ama sonuçta sadece bir hikayedir."
Yüzü yaralı adalet şövalyesi başını salladı, "Doğru ama yine de Milan ailesinin karşı çıkamayacağı bir neden bulmamız gerek."
Michelle başını salladı ve kısık bir sesle dedi ki, "Diyakoz Huey'in suikastı bizi kötü etkiledi .Eğer bu olayı en kısa sürede çözmezsek adliyenin itibarı yerle bir olacak. En fazla 3 gün içinde bir karar vermeliyiz. Aile kesinlikle bir günah keçişi bulup onu dışarı çıkarmaya çalışacak. Böyle numaraları daha önce çok gördüm. Kendi kanları çıktığı sürece ne olursa olsun umursamıyorlar."
Adalet şövalyesi iç çekti, "Anladım, üç gün içinde olayı kapatırız."
"Tamam." Michelle hafifçe başını salladı.
O sırada, yanlarından orta yaşlı bir diyakoz geçti. Elinde yığınla belge vardı.
Michelle dedi ki, "Kimin davası bu? Neden bu kadar çok belge var?"
Orta yaşlı diyakoz gülümsedi, "Büyük bir dava değil. 3 yıl önce Diyakoz Huey'in baktığı davanın sanığı itiraz etmek için gelmiş. Davanın tekrar açılmasını istiyor."
İkisi de şaşırmıştı. Michelle hemen dedi ki, "Dava ne hakkında? Belki Diyakoz Huey'in cinayetiyle bir ilgisi olabilir."
Diyakoz karşı çıkmadı ve onlara anlatmaya başladı, "Dediğim gibi büyük bir dava değil. Üç yıl önce Mellon Konsorsiyumundan bir avcı Milan ailesinden Longshan Yakutunu çaldı ve 230 yıl hapse çarptırıldı. Lakin, geçen gün bir soylu onun kefaletini ödedi ve şimdi de davanın tekrar görülmesi için adliyeye gelmiş."
Michelle ve yüzü yaralı olan adalet şövalyesi şaşırmıştı. Akıllarına bir fikir gelmişti ve ikisinin de gözleri parlamıştı.
"Tamamdır, sağol." dedi Michelle ve hemen yanındaki adalet şövalyesine dönüp fısıldadı, "Hemen şu kişiyi ve arkasındaki soyluyu araştır. Üstelik, Diyakoz Huey'in Milan ailesiyle bağlantısı olan davalarla bir ilgisi olup olmadığını araştır."
İkisinin de aklında bir şeyler vardı ve davayı çözmek için bir kanıt bulduklarını düşündüklerinden gözleri heyecanla doluydu.
...
...
Adliye salonu.
Dudian misafirler için ayrılan koltuklardan birinde oturuyordu. Karşısında da yaşlı bir adam vardı. Adamın parmağında koca bir elmas yüzük vardı. Dudian tavrından adamın bir soylu olduğunu düşündü. Yaşlı adam Alex Milan'dı.
Dudian yüzünde bir gülümsemeyle ona baktı, "Amca, hala yaşlısın ama buralarda sürünüyorsun. Yoksa sen de mi bir dava için geldin?"
Alex, Dudian'e baktı. Genç adamın iyi giyindiğini düşündü ama hiçbir şey demedi ve başını salladı. Vick'i adliyeden çıkartmak için kimle konuşabileceğini düşünüyordu.
"Görünüşe göre büyük bir sorunun var. Ailen sana niye eşik etmedi?"
Alex kaşlarını çattı. Çocuk yoksa onun sıradan biri olmadığını fark etmiş miydi? Onunla utanmadan akranı gibi konuşuyordu! Dudian'e baktı ve umarsamaz bir şekilde dedi ki, "Evlat, nasıl davranacağını öğrenmelisin. Senin yaşındaki çocuklar böyle yerlere düşmemeli."
Dudian omuzlarını silkti, "Ben suçlu değilim birisi bana iftira attı. Ama sana bakınca benim gibi sana da iftira atıldığı belli oluyor. Ancak, merak etmene gerek yok. Adliye her zaman adil ve tarafsız olmuştur bu yüzden olayın aslını bulurlar. Umarım adalet yerini bulur!"
Dudian'in dediklerini duyunca Alex biraz rahatlamıştı, "İftiraya uğrayan ben değilim ama torunum. Sanırım adliye senin gibi küçük bir çocuğun da bir suça karışmayacağını görebiliyordur."
Dudian güldü, "Ben o kadar da küçük değilim."
Alex hafiften gülümsedi ama hiçbir şey demedi.
O sırada yanlarına bir memur geld, "Dean Bey hanginiz?"
"Benim." diye cevap verdi Dudian.
"Bu bildiriniz." Adam Dudian'e bir mektup uzattı.
Dudian mektubu aldı ve ne yazdığına baktı. İtirazı onaylanmıştı ve duruşma iki gün sonra tekrar yapılacaktı.
"Bak demiştim, adliye adildir. Sizin de sorununuzun çok geçmeden çözüleceğine inanıyorum."
"İyi dileklerin için teşekkürler." dedi Alex, yüzünde hafif bir gülümsemeyle.