Yeni gelenler için yaşanamaz bir yer olduğundan çocuklar ortama ayak uyduramamışlardı. Neredeyse hiç uyumamışlardı.Bu yüzden bunun gibi kulak tırmalayan bir ses duyunca sanki beyinlerine bir sürü iğne saplanmış gibi hissettiler. Birerbirer odadan çıktılar. Hava hala karanlıktı ve geceleri hava soğuktu. Çoğunun üstünde pijamaları olduğundan titrediler.
Garip kuş üç kez daha bağırdıktan sonra durdu.
Çocuklardan bazıları geri dönüp uyumak istedi ama elbette bu bir hayaldi.
Kahverengi saçlı, kaslı ve iki metre boyunda bir adam bağırarak "Size şimdi hazırlanmanız ve sıraya geçmeniz için üç dakika süre vereceğim." dedi.
Başta çoğu çocuğun kafası karışmıştı ama çok geçmeden özel eğitimi hatırladılar.
Dudian, biyolojik saati bozulduğundan baş ağrısından duramıyordu. Duygularını dizginledi, odasına koşup ceketini giymeye karar verdi ama sonradan vazgeçti. Kapının yanındaki soğuk suyla yüzünü yıkadı ve daha sonra kulübeden çıkıp kaslı adamın olduğu yere doğru gitti. Sadece iki buçuk dakika geçmişti.
Diğer çocuklar yıkanmaktan vazgeçip onun yerine aceleyle kıyafetlerini giyip dışarı çıkmışlardı. Eğitmene güzel bir izlenim vermek istediklerinden ellerinden gelenin en iyisini en hızlı şekilde yapmışlardı. Ama öte yadan üç dakika dolduğu halde hala üstlerini değiştirmemiş olanlar vardı; özellikle bir çanta dolusu kıyafet getiren, güzel görünmek için ne giyeceklerine karar veremeyen kızlar.
Eğitmen hiç acele etmeden sessizce bekledi.
Zaman yavaşça ilerledi, beş dakika sonra herkes eğitmenin önünde duruyordu.
"Bugün ilk gününüz olduğundan, uyanmanız için özel bir alarm kurdum. Ama yarından itibaren, buraya geldiğimde hepinizi tam burada sırada hazır bir şekilde görmek istiyorum!"
Cesur çocuklardan bazıları bağırarak "Evet!" dedi.
Kahverengi saçlı adam hafifçe başını salladı.
"Pekala, bugün beş dakika geç kaldınız. O yüzden hepiniz okul sahasının etrafında beş tur koşacaksınız."
Çoğu çocuğun yüz ifadesi değişti. Sahanın ne kadar büyük olduğuna birebir şahit olmuşlardı. Bırak beş turu, bir tur bile onları tamamen yorardı.
"Öğretmenim neden herkes koşmak zorunda?"
"Biz üç dakika dolmadan hazırdık!"
"Geç kalsak bile bazıları en fazla iki dakika geç kalmıştı, neden şimdi beş dakika?"
Bir kaç çocuk aklındakileri söylemeden duramamıştı.
Eğitmen umursamaz bir sesle "Öncelikle hepiniz üç dakika içinde hazır olsaydınız da sahanın etrafında üç tur koşmak zorunda kalacaktınız. İkinci olarak siz bir grupsunuz! Sizler ortaksınız, eğer biriniz arkada kalırsa geri kalanlar sonuçlarına katlanmak zorundadır!" dedi.
"Öğretmenim ben bunu kabul edemem!"
"Hep arkada kalanlar olacak, ben böyle bir fikri kabul etmem!"
Birkaç çocuk bir anda sinirli bir şekilde çıkıştı.
Eğitmen dudaklarını yaladı ve "Tatmin olmadın öyle mi?" dedi. Cevap beklemeden direk olarak ilk konuşan çocuğu karnından tekmeledi. Tekme o kadar güçlüydü ki çocuk arkaya doğru uçtu ve bir kaç çocuğa çarptıktan sonra acı içinde yere düştü.
"Kabul etmiyorsun musun?"
Eğitmen tatmin olmayan oğlanlardan birini daha öncekini tekmelediği gibi tekmeledi. Diğer oğlanların şansına durmadı ve üç veya dört oğlanı daha tekmeledi.
Tekmelemeyi bitirir bitirmez eğitmen konuşmak için arkasını döndü.
"Burada, hiç bir şey sormacaksın. Sadece emirleri uyacaksın! Emirlere uymayanları döverim. Hatta öldürebilirim. İnan bana, hiç kimse umursamaz."
Yüzünde umursamaz bir ifadeyle güldü ve "Bir önceki sefer bir öğrenciyi kendi ellerimle öldürdüm. Ne yazık ki, görmek için burada değildiniz. Bir çöp parçasını öldürmek onun için zaman ve kaynak harcamaktan, onu yetiştirmekten daha iyidir."
Eğitmenin ağzından çıkan sert sözlerini duyan bütün çocukların yüzleri korkudan solmuştu.
Bazı kızların korkudan bacakları titriyordu. Gözlerinden yaşlar akıyordu ama hiç biri sesli ağlamaya cüret edemiyordu.
Eğitmen onlara baktıktan sonra "Eğer on dakika içerisinde tamamlayamazsanız, size kahvaltı yok!" dedi. Sonra, bir anda güldü.
"Ortak olduğunuz fikrini kabullenmeyenler ve koşuyu tamamlayamayanlar yemek yemeyecekler. Bir çöp parçasının bütün grubun seviyesini düşürmesini istemiyorum."
Bunları duyunca yapılı çocukların çoğu rahatlamıştı.
Dudian iç çekti, içinden neredeyse ağlayacaktı. Verilen sürede koşuyu tamamlayamayacağını kesin olarak biliyordu.
Çok geçmeden eğitmen onları koşuya başlamaları için sahaya getirdi.
Ama okulun sahası çok büyüktü. En iyi vücuda sahip olan çocuklar bile on dakikada tamamlayamamışlardı. Bazılar bir dakika geç kalmıştı, bazılar iki, bazılarıysa dört veya beş dakika geç kalmışlardı. Kısacası herkes kahvaltı hakkını kaybetmişti.
Bazı zayıf kızlar beş turu yirmi dakikada tamamlayabilmişti. Ama Dudian'in sonuçları herkesi şaşırtmıştı. Koşuya tamı tamına koskoca otuz dakikada tamamlamıştı.
Diğer çocuklardan "Tartışmasız" lakabını kazanmıştı. Dudian'le aynı odada yaşayan mason ve diğer iki çocuk sanki tamamen yabancılarmış gibi ondan uzaklaşmışlardı.
Dudian buna rağmen sakin olsa da, bütün yabancıların ona bakışları yüzünden birazcık kızarmadan duramamıştı. Soğuk depokapsülünde üç yız yıl boyunca uyumanın onu zayıflattığı gerçeğini biliyordu. Eski haline dönmesi aylar sürerdi.
Bırak beş tur koşmayı yürümekten bile yorulmuştu. Eğitmen, Dudian'e baktı ama hiç bir şey demedi.
"Hepiniz toplanın!"
Eğitmen, Dudian bitirir bitirmez emir verdi. Bu sefer eğitmenin emrine karşı çıkan yoktu. Çok geçmeden herkes düzenli bir şekilde sıraya girmişti.
"Öncelikle kendimi tanıtıyım. Benim adım Tobu."
Kahverengi saçlı eğitmen umursamaz bir tonla devam etti.
"Önümüzdeki üç yıl boyunca eğitiminizden ben sorumlu olacağım. Benim tek bir kuralım var o da benim bütün emirlerime uymanız! Tabiki de, bütün emirlerime uyan bir grup kukla yetiştirmek istemiyorum. Emirlerimle ilgili olmayan sorunuz varsa sormakta serbestsiniz."
Bir oğlan yüzünde rahatsız bir ifadeyle "Öğretmenim, burada ne öğreneceğiz? Sadece idman mı?" diye sordu.
Tobu hissiz bir şekilde gülümsedi ve "Eğer burada hayatta kalmayı öğrenebilirsen, mezun olursun." dedi.
"Hayatta Kalmak?"
Bütün çocuklar bir anda şaşırmıştı.
Dudian'in içi birden soğumuştu. Toplayıcılar kampından mezun olmanın, büyük duvarın arkasının normal insanlara göre çok tehlikeli olduğundan, ne kadar zor olacağını biliyordu.