Soruşturmalar

240 48 3
                                    

Büyük Silva duvarının dışı, Mellon konsorsiyumuna ait olan 8. bölge.


bölgenin sınırına Mellon konsorsiyumuna ait olduğunu belli etmek için kırmızı bayrak yerleştirilmişti. Üç kişi hızlıca bayrağı geçti. O kadar hızlıydılar ki, bayrak havalanmıştı.

Sanki üç siyah çita gibiydiler. Yıkık dökük sokaklardan rahatça geçtiler. Ara sıra önlerine büyük duvarlar çıkıyordu ama onlar taşların üstüne basıp rahatça zıplayıp geçiyorlardı.


Bir süre sonra iki başıboş ölümsüzle karşılaştılar. Ölümsüzlerin kıyafetleri yırtık pırtıktı. Gri ciltleri gözüküyordu.


"Hm!" üç kişilik grubun başında kızıl saçlı güzel bir kadın vardı. Ölümsüzleri görünce hiç de yavaşlamadı. Aksine hızı daha da arttı. Ölümsüzler farkına varana dek, o çoktan önlerindeydi.


Bir anda iki ölümsüzün arasında belirmişti.


Pat! Pat! Ölümsüzlerin başları yere düştü ve yuvarlanmaya başladı. Kadının arkasından iki kişi onu takip ediyordu. Hızları yüzünden ölümsüzlerin kafası daha da hızlı yuvarlanmaya başladı.


"Burada hala ölümsüzler var. 8. bölge gerçekten de sorunlu!" Soldaki genç arkasına baktı, yüzü hafiften değişmişti.


Sağdaki gencin yüzünde endişelenmiş bir ifade vardı, önündeki kadına baktı. Bir iç çekti ve dedi ki, "Ben biraz eğlenmek istiyorum..."


"Dikkatini dağıtma, odaklan!" Kızıl saçlı kadın bağırarak dedi ki, "Gale, kardeşimin kokusunu alıyor musun?"


Soldaki genç cevap verdi, "Hayır... Hey!" Aniden durdu ve korkmuş gibi sağındaki sokağa baktı. Tedirgin bir sesle dedi ki, "Bu şey... bir yaratığın mı kokusu?"


Kadın aniden durdu ve ona baktı.


Gale'ın gözleri bir anlığına parladı ve hemen dedi ki, "Benimle gel. Belki kardeşin burada olabilir." Sokağa doğru koşmaya başladılar.


Bir süre sonra üçü de yıkık dökük bir binanın önüne geldi. Gale bir süre odaklandı ve sonra bir deliğe doğru gitti. Kadın ve diğer genç onu deliğin içine doğru bir tünelden geçip takip etti.


Gale tünelin önünde durdu ve uğultu gelen tarafa baktı. Karanlıktan hafif bir ses geliyordu. Elini kaldırdı ve bir çakmak yaktı. Karanlık koridor aydınlanmıştı.


Yüz ifadeleri değişti.


"Bu gerçekten de 9. seviye bir yaratık!" Gale korkmuş gibi derin bir nefes aldı.


Diğer gizemli genç dedi ki, "Böylesi nadir bir yaratık 8. bölgede ortaya çıkıyor ve ölüyor mu?"


Kadın dikkatlice gencin gözlerine baktı ve soğukça dedi ki, "Canlı canlı yanmış... Hmph... İşe yaramaz bir çöp parçası!"


Gale kendine geldi ve aniden dedi ki, "Şuna bak, kafası açılmış. Beyinlerinin bir işe yaramadığını hepimiz biliyoruz. Üstelik, vücudunun özel parçaları alınmamış. Görünüşe göre bu şeyi öldüren acemi bir avcıydı!"


"Konsorsiyuma katılan yeni bir avcı yok." dedi diğer genç


Kadın alay eder gibi gülümsedi, "Bu da başka bir konsorsiyumun avcısının buraya sızdığı anlamına geliyor. Üstelik bayağı bir karmaşa çıkarmışlar."


Gale hafifçe başını salladı, aniden burnu titredi ve dedi ki, "Kardeşinin kokusunu aldım."


"Ah?" Kadının gözleri bir anda fal taşı gibi açıldı.


Gale'ın yüzü biraz çirkinleşti, "Yaratığın cesedinden geliyor... Umarım..."


Kadının sesi anında değişti ve dedi ki, "Saçmalamayı kes!"


Gale elinde ateşle yanmış yaratığın cesedine doğru gitti. Koku yaratığın pençesinde asılı olan üniforma parçasından geliyordu.


"Bu..." Gale üniformanın parçasını çıkardı, "Bu senin kardeşinin."


Kadının yüzü değişti, kaşlarını hafiften çattı. Göz bebekleri hafiften kırmızıya döndü. Yavaşça Gale'ın önünde geldi, vücudu hafiften titriyordu. Gale'ın elindeki üniformanın parçasına bakınca şaşırdı. Gale'ın iz sürme yeteneğinin asla yanlış çıkmayacağını biliyordu. Üstelik, eğer kardeşinin yaratık tarafından yakalandıysa hayatta kalma ihtimalinin olmayacağını biliyordu. Kardeşi için her şeyin nasıl biteceğini biliyordu.


"Hayvan!.." Kolunun derisi hafiften açıldı ve iki kan kırmızısı pala gibi silah ortaya çıktı. Yaratığın boynuna saldırdı ve kesti. Yaratığın cesedi çoktan çürümüştü bu yüzden kasları son derece yumuşaktı. Boynunu keser kesmez yüzüne kan sıçradı.


Yaratığın cesedini yiyen böcekler kanla kaplıydı.


"Lanet olasıca yaratıklar..." Böceklerin veya bakterilerin onu enfekte etmesini umursamıyordu.


Gale ve diğer genç ne diyeceklerini bilmiyorlardı. Onu durdurmamışlardı çünkü bunun bir işe yaramayacağını biliyorlardı.


Kadının yüzü öfkeyle doluydu. Yaratığın vücuduna parçaları ayırmış, karnını deşmişti. Yaptıkları yüzünden havada iğrenç bir koku vardı. Yaratığın vücudundan bir kaç kemik parçası kopardı.


"Yaratık, hayvan..." Kızıl kadın aynı sözleri tekrarlıyordu. Acı çekiyordu bu yüzden hissettiklerini tam olarak dışa vuramıyordu.


Gale daha fazla kendini tutamadı ve onu kolundan çekti, "Kendine gel. Brian yaratıktan kaçmış ve yaşıyor olabilir."


"Bırak lan kolumu!" dedi kadın buz gibi bir sesle.


Gale iç çekti ve onu bıraktı.


Ellerini sıktı ve yumruk haline getirdi. Güzelim yüzünde korkunç bir ifade vardı, "Yaratığı öldüreni bulmak istiyorum. Lanet olasıca acemi avcıyı. Muhtemelen dövüşüp de kardeşimi yaralayan oydu. Ardından o piç yaratığı öldürdü... O piçi ölü olarak görmek istiyorum! Beni anlıyor musunuz? Onu öldürmek istiyorum!"


Gale başını salladı, "O kişiyi bulmak için sana yardım edeceğiz. Kuralları bozup bölgemize girmeye cüret eden... kesinlikle affedilmeyecek!"


Genç adama dedi ki, "O kişinin arkasında hiçbir iz bırakmaması imkansız. İzleri aramalıyız. Belki bir şeyler bulabiliriz!"


Gale hafifçe başını salladı ve asansörün girişini işaret etti, "Yukarıdaki kan... o adam bırakmış olmalı. Kokuyu artık unutmam, etrafa bakıp başka iz var mı diye bakabiliriz."


Kadın Gale'ın işaret ettiği yöne baktı. Zıpladı ve oraya gitti, kanın sıçradığı yere baktı. Sonraki anda korkunç bir şey oldu. Beyaz zarif elinde bir ağaç gibi siyah damarlar çıktı. Kıvrıla kıvrıla taşa gittiler ve kuru kana dokundular. Sanki kanı yalıyorlardı.


Çok geçmeden kuru kan taşın üstünden yok olmuştu.


Gale'ın yüzü değişti ama hiçbir şey demedi. Bu şeyin, onun büyü damgasının özelliği olduğunu biliyordu.


"İkiniz gidip etrafa bakın!" diye emir verdi buz gibi bir sesle.

DARK KİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin