"26. seviye yaratık mı?" Dudian ona korkuyla baktı.
Tüm zamanını antrenman için harcasa da, boş zamanlarında büyük duvarın dışında dolaşan yaratıkları çalışıyordu. Mesela öldürdüğü Juranzhi, 9. seviyedeydi ve daha larvaydı. Ölümsüzler sıradan 9. seviye canavarlardı. Öldürdüğü sıçanlar ise 3. seviye veya daha düşüktü.
Ancak, bu sefer 26. seviye canavarın peşinden gidiyorlardı!
seviyedeki yaratığın korkusundan büzüldü, içinde buz gibi bir his vardı. Aklına gelen ilk şey kaçmaktı! Lakin, Glenn'in gözlerindeki kararlılığı görebiliyordu. Geri dönüş yoktu. Paniklese de yapabileceği tek şey sakin kalmaya çalışmaktı.
Eğer herkes bunu yapmakta kararlıysa o zaman yapabileceği tek bir şey vardı, o da hayatını güvenceye almaktı.
Aklında fırtınalar çarpışıyordu, canavarla karşılaşmasa da kaçınılmaz krizi hissedebiliyordu.
"Bu yaratık da ne? Ne gibi özellikleri var?" diye sordu Dudian.
Böyle yaratıkların en az bir tane mutasyona uğramış özel geni vardı.
"Bilmene gerek yok." dedi bir başka genç, umursamazca, "Senin işin kokusunu almak. Yardımına ihtiyacımız yok, karşılaştığımızda yapacağın tek şey kendini korumak olacak."
Glenn cüzdanından siyah bir enkaz parçası aldı ve Dudian'e uzattı, "Bu yaratığın kabuğu. Kokusundan onu takip edebilir misin? Bu arada alabildiğin kokuların mesafesi ne?
Dudian el kadar büyük siyah sert kabuğu aldı. Sümük böceğinin sırtına olan kabuklara benziyordu. Yumuşaktı ama son derece sertti. İçinde yapışkan bir şey vardı. Kurumuştu ama hala sert bir kokusu vardı. Dudian Glenn'e baktı, "Eğer sert kokudan bahsediyorsan 20 kilometre kadar öteden alabilirim. Ama hafif bir kokudan bahsediyorsak en fazla 10 kilometre kadar olur."
Glenn ve diğer beşli Dudian'e gözlerinde şaşkınlıkla baktı. Böylesi koku alma duyusu onu konsorsiyumun 'koku alma' listesinde ilk 5'e sokabilirdi. Dudian sadece yeni gelendi. Bu yüzden vücudunu geliştirdikçe tespit alanı da artacaktı.
"Tamam." Glenn başını salladı ve dedi ki, "Sana güveniyoruz."
Dudian karşı çıkmadıkları için rahatlamıştı. Koku alabildiği asıl mesafe 30 veya 40 kilometreye çıkabiliyordu. Yalan söylemesinin asıl nedeni 'kanlı kılıç ustası' Linda'nın ona olan düşmanlığıydı. Bu yüzden tüm numaralarını ortaya çıkarmak istemiyordu. Eğer her şeyi ortaya dökülürse nasıl savaşabilirdi ki?
"Kokuyu alabildin mi?" diye sordu Glenn.
Dudian birkaç kez kokladı ve başını salladı, "Alamıyorum. Diğer canavarlar beni biraz engelliyor."
"Diğerlerine ihtiyacımız yok. 'Siyah weaver'a' odaklan." Glenn'in canı sıkılmıştı, "Bizimle kal." Etrafı kolaçan etmek için otobanda yürümeye başladı.
Dudian ve diğerleri onu takip etti.
Dört veya beş kilometre sonrası Glenn aniden durdu. Önündeki göçükleri işaret etti, "Bunlar dağ aslanının ayak izleri... Kısacası 'siyah weaver'ın' favori yiyeceği." Glenn' Dudian'e baktı, "Kokusunu unutma. Eğer 'dağ aslanını' bulabilirsen bana haber ver."
Dudian başını salladı.
Ayak izlerinden 'dağ aslanını' takip etmeye başladı.
Bir süre sonra Dudian dedi ki, "Önümüzde üç canavar var."
Glenn solundaki kısa gence baktı ve dedi ki, "Git kontorl et!"
Genç adam başını salladı ama yüzü solmuştu. Birkaç saniye içinde aniden yok oldu.
Dudian'in göz bebekleri küçüldü, şaşırmıştı.
Ancak, Dudian yan taraflarında çocuğun kokusunu aldı. Çocuk giderken yolundaki ışığın bozulduğunu hissetti. Sanki saydam bir insan hareket ediyor gibiydi. Dudian solundaki çocuğa dedi ki, "O?"
"Onun büyü damgasına 'renk' diyoruz. Konsorsiyumundaki en iyi izcilerden biri." diye cevap verdi genç adam.
Dudian'in içi şaşkınlıkla dolmuştu. Böyle bir özellikli büyü damgası... Onun süper kokusuna göre çok daha özel gibi duruyordu. Ama tahminleri doğruysa ve buz kristallerini doğrudan özümseyebiliyorsa, o zaman özelliği diğerlerine bin basardı.
Çok geçmeden genç adam geri döndü. Glenn'e rapor verdi, "3 timsah kurdu..."
Glenn hafifçe başını salladı ve dedi ki, "Öldürün." Ve sonra doğrudan Dudian'in gösterdiği yöne gitti.
Dudian 'timsah kurtlarını' duymuştu. Onlar 13. seviye canavarlardı. Ona göre son derece korkunçlardı. Eğer tek başına onlarla karşılaşsaydı kesinlikle öldürülürdü. Orta seviye avcılar bile ölmemek için dikkatli olmak zorundaydı.
Kalabalık Glenn'in arkasından gitti ve hızlıca 'timsah kurtlarına' yaklaştılar.
Dudian ileri bakınca üç tane devasa 'timsah kurdu' gördü. Her biri üç metre boyundaydı. Vücutları kurda benziyordu ama kafaları timsahın kafasıydı. Ama köpek dişleri çok keskindi. Dilleri sanki bir köpeğinki gibi dışarı sarkıyordu.
Önündeki manzara Dudian'i nefessiz bırakmıştı.
Whoosh!
Glenn hiç durmadı ve direkt olarak onlara doğru gitti. O kadar hızlıydı ki, gittikten sonra bile bir anlığına da olsa arkasına bir görüntü bırakıyordu. Dudian Glenn'in kokusunu aldı ama bir anda kayboldu ve başka bir yerde ortaya çıktı.
Glenn'in hızlıca 'timsah kurtlarına' yaklaştığını gördü ve birkaç saniye içinde önlerinde belirdi. Timsah kurtları kükremeye başladı. Ama Glenn onları umursamadan harekete geçti.
Whoosh!
Glenn'in vücudu molozlardan yükseldi ve sanki bir hayalet gibi ilk timsah kurduna fırladı. İlk timsah kurdunun önüne iner inmez sıradakine gitti. Glenn'in nasıl saldırdığını görememişti ama timsah kurdunun kafası uçmuştu.
Glenn yana doğru kaydı ve üçüncü timsah kurdunun önünde belirdi. Canavar onun nerede olduğunu fark etmişti ama artık çok geçti.
Pat! Pat! Pat!
O sırada, üç timsah kurdunun da kafası yere düştü.
Boyunlarından oluk oluk kan akıyordu. Kısa bir süre içinde etraf kan gölüne dönmüştü.
Dudian şaşırmıştı.
Hepsini bir kez saldırarak öldürmüştü. Boyunlarında derin bir kesik vardı, atar damarları ve etleri gözüküyordu.
