Simya Sembolleri

223 47 2
                                    

Dudian kızın yanındaki şişelere ve kavanozlara baktı. Hepsinin üstünde etiket vardı ama etiketlerin üstünde kelimeler yerine garip semboller vardı. Bazılarında güneş, bazılarında güneşin üstünde yıldız, bazılarındaysa kancalar vardı.


"Bu ne?" diye sordu Dudian.


Bülbül Dudian'in dediklerini duyunca kafası karışmış gibi cevap verdi, "Sen işaretleri bilmiyor musun?"


Dudian bir süre düşündü ama sonra başını sallayıp dedi ki, "Hiçbir fikrim yok."


"Nasıl olurda temel simya sembollerini ezberlemezsin?" Bülbül şaşırmıştı.


Dudian ilk defa "Simya sembollerini" duymuştu. Yüzünde maske olduğundan şanslıydı yoksa o anki yüz ifadesini görürlerdi. Ona göre semboller matematik gibi şeyler de kullanılırdı.


Rosyard'ın simya notlarında bunla ilgili hiçbir şey yazmıyordu. Muhtemelen çırakların kullandığı bir şey olduğundan Rosyard bundan bahsetmemişti. Bu yüzden dedi ki, "Doğru diyorsun. Ama ne yazık ki, Işık Şövalyesi hocamın üssüne saldırdığında her şeyimi kaybettim. Kutsal Kilise'nin köleleri her şeyi aldı, çalışacağım hiçbir şey bırakmadılar. Sizde hiç simya sembolleri kitabı var mı? Çalışmak için bana ödünç verebilir misiniz?"


Dudian'in temel bilgileri olmadığından Bülbül başta şüphelenmişti. Ancak Kutsal Kilise'den bahsettiğini duyunca şüpheleri ortadan kalktı. Dudian'in yanındaki bir rafı işaret etti. Rafta kara kaplı kalın bir kitap vardı, "Oradaki, istediğin gibi çalışabilirsin ama sakın kitabı yıpratma."


Dudian başını salladı, "Çok teşekkürler."


Dudian ansiklopediyi aldı ve tam çalışmak için kapağını açacaktı ki, yan taraftan Bülbül'ün sesi geldi, "Sana söylediğim odaya git ve orada çalış. Ben burada deneylerimi yapıyorum ve burası küçük."


Dudian onun dediği odaya gitti. Oda biraz kirliydi bu yüzden temizlenmesi gerekiyordu.


Odayı temizledi ve oturup kitabın kapağını açtı.


Kitabın sayfalarında çizili semboller vardı. Her satırda bir sembol ve yanlarında detaylı açıklamaları vardı. Dudian satırlardan birinde güneş sembolünü görmüştü. Simyager yazıtlarına göre güneş altını temsil ediyordu!


"Şişenin küçük hafif olmasına şaşmamalı. Demek ki içinde altın tozu vardı." diye mırıldandı Dudian ve okumaya devam etti.


Farkında bile olmadan zaman akıp geçmişti.


Dudian tamamen kitaba kapılmıştı. Kitabın başında sembollerin astrolojiden geldiği yazıyordu. Astrolojinin gerilemesiyle, astrolojinin sembolleri giderek simya sembollerine dönüşmüştü.


Genelde simyagerlerin yaptığı deneylerin kayıtları bu sembollerle yazılıyordu. Çünkü, başkaları sembollerin ne anlama geldiğini bilmeden okuyamazlardı. Bunun sonucu, semboller ansiklopedisi her simyager için temel bir gereklilik olmuştu.


Kitap neredeyse bitmişti ki, dışarıdan Bülbül'ün sesi geldi, "Köpek' nerede? Geç oldu hava kararıyor. Biz eve gitmeye hazırız. O geceyi burada mı geçirecek?"


Dudian zamanın bu kadar çabuk geçmesini beklememişti. Hemen kitabı kapattı ve kapıyı açtı, "Ben de geri döneceğim... Beraber çıkalım."


"Tamam." Bülbül başını salladı.


Yılan Dudian'in elindeki kitaba baktı ve güldü, "Bülbül bana söylemişti ama ben inanmamıştım. Sembolleri hala ezberlemediğine inanamıyorum. Gee! Bir de simyager çırağı olacaksın, ah! Hahaha..."


Dudian gülümsedi ve dedi ki, "Biraz yavaşım ama ezberliyorum."


"Tembelsin." Yılan başını salladı, "Seni anlayabiliyorum. Sembolleri ezberlemek başımı arıtmıştı. Bu yüzden o lanet kitabı okumamak için bahane uyduruyordum. Ama sonunda, hocam kendisi gelip bana zorla öğretti. Bu sayede hepsini öğrenebilmiştim. Ama Bülbül çok akıllı. O sadece bir haftada hepsini ezberledi. Ama benim 6 ayımı aldı! Ah!"


Bülbül gülümsedi, "Abartma! Hepsini ezberlemem iki hafta sürdü."


"Bu hiç de sıradan değil." dedi Yılan, sanki yetenekleri onu etkilemiş gibi.


Dudian kitabı yerine koydu ve dedi ki, "Yarın tekrar gelecek misiniz?"


"Tabii ki." dedi Yılan, anında.


Bülbül başını salladı, "Muhtemelen gelemem ama bakacağız artık."


Dudian dedi ki, "Ben yarın gelirim."


Bülbül, Dudian ve Yılan'a baktı, "İlk kim gidiyor?"


"İlk ben gidiyorum." Yılan Dudian'e el salladı ve merdivenlerden çıkıp gizli duvara gitti.


"Birkaç dakika bekle sonra sen de gidersin." dedi Bülbül.


Dudian başını salladı. Eğer hepsi beraber çıkarsa dikkat çekerler diye korktuğunu biliyordu. Üstelik, her birinin maskelerini ve cüppelerini çıkarması için zaman gerekiyordu.


Bir süre sonra Dudian de çıktı. Sokakağa geldiğinde hiç kimse olmadığını görünce maskeyi çıkardı. Ama cüppe hala yüzünü kapatıyordu. Sokaklarda maskeyle dolaşamazdı, ancak cüppeyle yüzünün yarısını kapatabilirdi, onu görenlerin düşündüğü tek şey yüzünün yarısı yanmış ya da yarayla dolu olduğuydu. Bu yüzden hiç kimse ona yaklaşmıyordu.


Dudian evine dönerken kestirmeden gitmek istedi ama tanıdık bir koku aldı. Hemen sokağın tersine doğru döndü.


Dudian gider gitmez küçük bir çocuk sokağa geldi. Dudian'in gittiği yöne bakınca kaşlarını çattı. Alay eder gibi gülümsedi ve kendi kendine mırıldanmaya başladı, "Üsten ayrılırken bile yüzünü kapatıyor... Çok dikkatli!" Fazla kafa yormadı ve arkasını dönüp evine doğru gitti.


O giderken Dudian sokağın köşesinden onu izliyordu. Yılan'ın bu kadar sinsi olmasını beklememişti. En önden çıkmış ama gitmemişti. Yılan sokağın köşesinde saklanıp Dudian'in gerçek yüzünü görmeyi beklemişti.


"İlerde Yılan'a karşı tedbirli olsam iyi olur." diye düşündü Dudian. Eğer görünüşünü öğrenirlerse, unutturacak birçok yolu vardı.


Dudian sokağa baktı. Bülbül'ün çıkmak üzere olduğunu biliyordu ama sırf yüzüne bakmak için kendini riske atmadı. Ne de olsa, ona karşı kötü bir niyeti yoktu bu yüzden ona dokunmayacaktı.


Birkaç sokağı geçtikten sonra tanıdık birisinin kokusunu alamayınca sokağın köşesini döndü. Çabucak siyah cüppesini çıkardı, katladı ve dönüp evine doğru yola düştü.

DARK KİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin