"Ahh!" çığlıklar yankılanıyordu.
Dudian arkasına baktığında Mason'ın etrafını iki sıçanın çevrelediğini ve kendini yere attığını gördü. Zach ve Sham sıçanlara saldırmak için hızlıca oraya gittiler. Mason'a gelir diye hançerlerle saldırmadılar.
Dudian'in yüz ifadesi değişti. Çabucak hançerini çıkardı ve oraya doğru koştu.
"Geber!" diye bağırdı Dudian, yüksek sesle. Metal botuyla sıçanlardan birini kafasından tekmeledi. Pattt sesiyle sıçan geriye uçtu. Zach bunu fırsat bilip hemen sıçana doğru koştu ve kafasını tekmelemeye başladı.
Sham, Mason'ın yüzüne çıkmasın diye diğer sıçanı kuyruğundan yakaladı.
Dudian'in vücudu kazandığı tecrübe yüzünden sıçanlara karşı dövüşmeye alışmıştı. Sıçanı arka bacağından yakaladı ve onu hızlıca yere çarptı. Bir kaç kez daha vurduktan sonra sıçanda debelenmeye güç kalmamıştı.
Dudian sürekli sıçanı yere vurdu. Sıçan elinden kaçmak için fırsat bulamıyordu.
On kez ardarda vurduktan sonra sıçan giderek hareket etmemeye başladı. Vücudundan oluk oluk kan akmaya ve yeri kırmızıya boyamaya başladı.
Mason ve Zach de diğer sıçanları öldürdü.
Dudian sıçana baktı. Hançeriyle birkaç kez daha bıçakladı. Rahatlamıştı, yere oturdu. Ayakta duracak hali yoktu. Kolunu neredeyse hiç hissetmiyordu. Derin derin nefes alıyordu. Ama maskenin hava filtresi çok yavaş olduğundan sersemlemişti ve sanki oksijen yetmiyor gibi hissediyordu.
Mason'da yanına oturdu, arkası Dudian'e dönüktü.
Zach ve Sham güçlerini koruduklarından daha iyi durumdaydılar. Yere baktılar. Ölü sıçanlar hala yerde duruyordu. Gördükleri manzara onları korkutmuştu.
Bir süre dinlendikten sonra Mason saçlarını geriye attı. Nefes nefese "Lanet olsun. Neredeyse boğazımdan olacaktım. Lanet olsun bu şeylere!" dedi.
Dudian'in nefes alışı git gide düzeldi. Arkasında ki Mason'a baktı, "Teşekkürler, ben......"
Mason sözünü kesti, "Ben böyle işin içine sıçayım!"
Dudian gülümsedi ve daha fazla bir şey demedi.
Zach'in içinde hala bir korku vardı, "Avcıların elini bile sürmediği bir sürü lanet sıçan var. Nasıl oluyorda bu lanet yere 'temiz' bölge diyebiliyorlar?"
Sham'de dedi ki, "Şansımıza üniformalarımız sıçanların ısıramayacağı kadar kalındı. Eğer parçalansalar, şimdiye neler olacağını hayal bile edemiyorum."
Dudian önünde ki ölü sıçanlara bakarken az önce olan savaşı düşündü. Yumruğunu sıktı. Çok kötüydü. Performansı çok kötüydü. Eğer Mason'ın zamanında araya girmesi olmasa yandan saldıran sıçanlar çoktan onu ısırmış olurdu.
"Güzel iş çıkardın. Ne de olsa ilk defa böyle bir durumla karşılaştın. Yetişkinler bile bir anda onlara köpek saldırsa korkar ve panik yapar." dedi içindeki ses, o kendini suçlarken. Zayıflığının bunu hatırlamasını istiyordu- sadece bir hayatın var!
Ölümün karşısında hiç bir ßeyin anlamı yoktu. Kendini korumak için güce ihtiyacı vardı. Sadece güçlü olarak hayatta kalabilirdi!
Aniden toplayıcıların neden ticari bölgeden değil de, üniversite sınavlarına giren kenar mahalle ve yerleşim bölgesinde yaşayan insanlardan seçildiğini anlamıştı. Çünkü işteki ölüm oranı çok fazlaydı. Tehlikeyle karşılaşsalar da 8. bölgeyi avcılar önceden temizlediğinden karşılaştıkları tehlike büyük değildi. Eğer toplayıcılar 8. ve 9. bölgelerde iş yaparlarsa canavarlarla karşılaşma riski daha düşüktü.
Lakin düşük risk düşük hasat demekti!
Bu tehlikeli bir iş. Ama getirisi de bir hayli yüksek.
Güzel bir işti.
Çünkü az önceki dövüşte Dudian'in aklında ölüm korkusu vardı. Bu sefer mutasyonlu sıçanlarla karşılaştılar. Bir sonraki sefer ne ile karşılaşacaklardı? Hayatta kalma şanslarını arttırmak için daha büyük bir gruba mı katılmalıydılar?
Süpermarketin kırılmış cam kapısına baktı. İçinde onu geri çekilmeye iten bir şey vardı. Bir süre sonra, sağ kolunu düşündü. Koluna kazınmış işaretleri düşündü. Gözlerinde aniden bir kararlılık vardı. Yerden destek alarak diğer üçüne "Hadi içeri girelim! Çoğu çoktan öldü, içeride en fazla birkaç tane kalmıştır. Belki karanlıkta saklanıyor olabilirler. Dikkatli olsak iyi ederiz."
Dudian'in harabelere girmeye cüret etmesini beklemediklerinden Mason, Zach ve Sham şaşırmıştı. Gözlerindeki kararlılığı görebiliyorlardı. Biraz olsa da tereddüt ettiler, ayağa kalktılar ve hançerlerini sıkıca tuttular, içeri girmeye hazırlardı.
O anda~~
"Ah ah!" yan sokaktan bir çığlık yankılandı. Harabeler sessizdi o yüzden sesler kolayca duyulabiliyordu. Az önce sıçanlara karşı savaştıkları savaşı düşündü. Çığlığı duyunca diğerlerinin de bir şeyle karşılaştıklarını düşündü. Gidip gitmeme konusunda kararsız kalmıştı.
Aklına bir kaç fikir geldi. Buz gibi sesle, "Hadi bir kontrol edelim. Eğer bizi zorlayacak bir durum varsa geri çekilebiliriz!" dedi.
Mason ve diğer ikisi onun dediğini duyunca tereddüt ettiler ama başlarını salladılar.
Çığlığın geldiği yere doğru koştular. Çığlığın geldiği yere doğru binalardan çıkıp koşmaya başlayan toplayıcılar vardı.
Çok geçmeden sokağın köşesine geldiler, çığlıklar daha da yükselmeye başlamıştı. Dudian hemen yavaşladı ve bir el işareti yaptı. Mason, Sham Zach el işaretini görünce yavaşladı. Yavaşça Dudian'in arkasından yürüdüler.
Köşedeyken Dudian kafasını çıkarıp ne olduğuna baktı, aniden göz bebekleri küçüldü ve yüzü korkudan çirkinleşti.
Sokağın ortası bitkilerle kaplıydı. Yıkık dökük dükkanın önünde iki kişi yerde boğuşuyordu. Bir kadın ve bir erkek. Ama üstte olanın üstünde ki palto yırtılmış ve beyaz cildini gösteriyordu. Parmakları yerine keskin pençeleri vardı. Bir ölümsüzün ta kendisiydi!
Yaşayan bir ölümsüz!..
Kadın ölümsüz gencin üstüne çıkmış, debeleniyordu. Dudian açık bir şekilde kadının, gencin göğsünde ki eti ısırıp kopardığını görebiliyordu. Gencin göğsünden sürekli kan fışkırıyordu.
Gencin ayaklarının dibinde başka bir kadın hareketsizce yatıyordu. Görünüşe göre çoktan ölmüştü.
Gençten 10 metre kadar uzakta başka bir genç adam duruyordu. Elleriyle ağzını kapatırken adım adım geri gidiyordu. Görünüşe göre ses çıkarmaktan bile korkuyordu.