Dudian sağ elini kaldırıp yavaşça yaralarına dokundu.
"Bu nasıl olur?" Dudian'in yüzü soldu. Sol kolu çok yüksek bir sıcaklık yayıyordu. Ancak, sol kolunu hissetmiyordu.
"İmkansız!" Dudian sol elini kaldırdı ve o anlık sinirle yere çarptı.
Pat!
Yerde derin bir çukur oluştu.
Dudian şaşırmıştı.
Sol kolunu kaldırıp elini yumruk yapmaya çalıştı. Parmaklarını kolayca hareket ettirebiliyordu. Ama hiçbir şey hissetmiyordu. Parmakları avuç içine değdiğinde bile hiçbir şey hissetmemişti.
Çok garipti. Sol elinin ne yaptığını görebiliyor ve kolayca hareket ettirebiliyordu ama sol elinden sinir sistemine hiçbir sinyal gitmiyordu.
Eline bakınca sakinleşti. Aklına az önce yaptığı çukur geldi. Sol elini kaldırdı ve yanındaki taşı yumrukladı.
Pat!
Taş darbeyi aldıktan sonra kuma dönüştü.
Taşlar yıkılan betonların kalıntılarıydı ve uzun zaman geçtiğinden çürümüşlerdi. Normalde eğer Dudian onları ezmek istese bu kadar kolay olmazdı. Ama şimdi ezebiliyordu ve taşa dokunduğunda sanki onu engelleyen hiçbir şey yoktu. Sanki hiçbir şey kırılmamış veya ezilmemişti.
Dudian sağ eliyle bir taş aldı, sağ eliyle hala bir şeyleri hissedebiliyordu. Taşı sıktı ve taş kırıldı.
Rahatlamıştı. Görünüşe göre sadece sol elinde sorun vardı. Ama sol elinin gücü artmıştı, belki de sol eli aşırı güce sahip olduğu için taşı sıkarken hiçbir direnç hissetmemişti.
Dudian buz kristallerini sakladığı yerden siyah yayı çıkardı. Aslında yay, Linda'nın küçük kardeşi Brian'ındı. Yayın ipini gerdi. İpi çeker çekmez gerilmişti.
"Ne tutarsam tutayım ya da çekeyim hepsi çok hafif." Dudian yayı iki tarafından tuttu. Biraz güç uyguladı ve yay anında büküldü.
"Gücüm normalin iki katından daha fazla artmış..." diye fısıldadı Dudian, büyük bir heyecanla. Ama sol kolundaki yanık izlerini görünce o heyecan gitti, "Gücüm artsa da sol kolum mahvoldu. Sinir sistemimdeki dokulardan bazıları ölmüş gibi gözüküyor. Bunun sonuçları olacak mı? Üstelik hiçbir şey hissetmediğimden gücümü de kontrol edemeyeceğim. Artık kendi hislerime güvenmek zorundayım."
Kötü yanlarını düşününce derin bir iç çekti.
Bir süre sonra normale döner umuduyla sol eline bakmaya devam etti. Şimdilik bu sorunu bir kenara koydu ve ateşten hançerini çıkardı. Sıcaktan kırmızıya dönmüştü. Karnındaki zırhı çıkardı ve uzun boylu gencin mızrağından aldığı yaranın çürümeye başladığını gördü.
Dişini sıktı ve çürük eti azar azar kesmeye başladı.
"Hiss!" Acı onu deliye döndürüyordu. Sağ eli titremeye başlamıştı. Aklına hiçbir şey hissetmeyen sol eli geldi. Acı çekmeyeceğine göre titremeyecekti.
Lakin böyle bir şeyin yapılması çok zordu. Fakat, avcı derslerinde böylesi acil bir durumlar için neler yapacaklarını öğrenmişlerdi. Çürük etin olduğu bölümü tamamen kesmiş ve tekrar sarmıştı.
Karnındaki yarayı hallettikten sonra, sıra sol bacağına gelmişti. Konsorsiyumun verdiği dizlikler çoktan yıpranmıştı. Bacağında sanki birer kara delik gibi diş izleri vardı. Yara tamamen çürümüştü.