Saldırı

239 49 0
                                    

Mason, Sham ve Zach ayrı ayrı odalarda malzeme arıyordu ama yerdeki iki cesetten kaçınmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Cesetler canlı olmasa bile hala onlardan korkuyorlardı.

Mason ve diğer ikisi odadan bazı metal eşyalar buldular. Aldıkları şeylerin ne işe yaradığını bilmiyorlardı. Ama mantıken her metalin bir değeri vardı.

Dudian onların telefon, televizyon kumandası, ampul ve diğer eşyaları aldığını gördü. Mason ve diğer ikisininkine benzer şeyler bulan toplayıcıların sayısı fazla olmalıydı. Bu şeylerin değerini nasıl ölçüyorlardı?

Ama dikkatlice düşününce üç yüz yıl sonra normal ekolojik çevrenin baya değiştiğini anladı. Şimdiki radyasyon seviyeleri eski günlerdekilerle aynı değildi. Yine de, toplanan aletlerin değeri ve amacı sorusu vardı. Bir şekilde zarar görmemiş parçaları konsorsiyumlar stoklasa bile, parçanın ne işe yaradığını bilmeden değerini nasıl ölçüyorlardı?

Bir eşyanın nükleer radyasyona dayanması için kurşun, altın yada diğer yüksek yoğunluklu metallerden yapılmış olması gerekirdi.

"Sonraki odaya geçin." Dudian etrafa baktı ama değeri olan hiç bir şey görmedi. Bölgeye ilk gelen onlardı bu yüzden Dudian grubunun çok değerli eşyalar toplamasını istiyordu. İlerde diğer toplayıcılar geldiğinde, kıyafet, yatak, buzdolabı veya diğer büyük eşyaları alabilecekti.

Mason ve diğer iki odada fazla kalmak istemedi o yüzden hemen çıktılar.

Koridorda yatan cesetler vardı. Etraf sessizdi.

Dudian cesetlere baktı, sanki aniden kalkacaklar gibi hissetmişti. İçindeki tuhaf hissi bastırdı ve ikinci odanın kapısını açtı. Odayı ararken nükleer felaketi düşünüyordu. Görünüşe göre üç yüz yıl önce nükleer bombalama başladığında, tek felaket o değildi. Korkunç bir virüs hayatta kalanlara bulaşmaya başlamıştı.

Bilinmeyen bu virüs bulaştığı insanları ölümsüzlere dönüştürmüştü. İnsanların yüksek tehlikeli bölgelerde yaşamasından virüsün ne kadar tehlikeli olduğu anlaşılıyordu.

Dudian'in baktığı şeyler başlıca bilgisayarlar, cep telefonları ve bunlara benzer şeylerdi. Nede olsa, evlerde değeri olan şeyler bunlardı.

İkinci odada masaüstü bilgisayar vardı. Dudian bütün makineyi götürmeyi planlamıyordu. İçini açtı ve güç kaynağını söktü. Kablolar tozla kaplıydı. Ana karta dokundu ama ipince bir kağıt gibiydi.

Radyasyon yüzünden bu kadar zaman sonra tamamen bozulmuştu.

Derin bir iç çekti. Ana karttaki rezistanslar ya erimiş yada garip garip şekillere bürünmüşlerdi.

Dudian hafifça başını salladı ve pes etti. Ne de olsa bu daha ilk gündü ve daha dokuz gün vardı. Önündeki dokuz gün boyunca bir çok şey alabilirdi ama hepsini taşıyamazdı.

"Eğer bir kamyonet olsaydı... acaba ne kadar taşıyabilirdim..." Aklına bir fikir geldi. Ama önündeki bilgisayar çöp parçası çıkınca vazgeçti. Her şey tamir edilemez bir haldeyken nasıl gerekli parçaları bulup araba yapabilirdi ki? Süper bilgisayarın yardımı lazımdı.

İlk yapacağı şey... ... elektriği bulmaktı.

Bir jeneratör buldu, daha doğrusu açık alan gerektiren bir rüzgar jeneratörü. Arazi almak için kenar mahalleye gitse bile yeterli sermayesi yoktu.

Üçüncü ve dördüncü odayı da aradılar.

Yarım saat bile geçmeden bina tamamen yağmalanmıştı. Herkes topladıklarını birinci katın salonuna yığmıştı. Hırsızlık ve karışıklık olmaması için bulduklarını Scott'a yazdırdılar.

Açık bir şekilde, toplayıcıların uzun tarihi boyunca katılanların en iyi sonuçları alması için sivil kavgaların önlenmesinin gerektiği belli oluyordu.

"Tamam, herkes şimdi gidip yakındaki barı arasın." dedi Scott, malları kayıt etmeyi bitirince.

Daha fazla bekleyemeyen yirmi konsorsiyum toplayıcısı dörderli veya beşerli gruplar kurup yakındaki marketin harabelerini aramaya çıktılar.

Scott, Dudian'e baktı, "Ben ve Mia beraber alet aramaya çıkacağız. Bizimle beraber gelmek ister misin?"

Dudian kafasını iki yana salladı, "Yok, ben arkadaşlarımla gideceğim."

"Tehlike olursa yardım çağırmayı unutma. Buralar çok sessiz fazla mesafe yoksa duyarız." Scott Dudian'in onlara katılması için ısrar etmedi onun yerine tehlikeli durumları hatırlattı.

Dudian başını sallayıp Mason, Zach ve Sham'ı çağırmak için arkasını döndü. Sokağın aşağısına civarda ki yıkık dökük binaya doğru gittiler.

Dudian hangi harabede ne bulabileceğini bildiğinden her binaya girmedi. Çok geçmeden bir süpermarketin döküntülerini buldular.

Marketi bitkiler kaplamıştı ama binanın yapısından market olduğu anlaşılabiliyordu. Ortasından çöktüğünden ne tür bir felaketle karşılaştığını bilmiyordu. Önünde yeni ölmüş gibi görülen bir kaç ceset vardı.

"Çok fazla ceset...." dedi Mason. 8. bölgeye geldikten sonra her yerde ceset olduğundan yüzleri çirkinleşmişti. Avcıların buraya ilk geldiklerinde nasıl bir manzarayla karşılaştıklarını hayal bile edemiyorlardı.

Dudian de ürkmüştü ama hala sakinliğini koruyordu. Cesetleri geçti ve marketin girişine doğru gitti. İçeri girer girmez cesetler gördü. Kısık sesler çıkaran sekiz kırmızı yer vardı.

"Canavarlar!" Dudian geri çekilirken göz bebekleri küçüldü.

Aniden girişte gri bir gölge çıktı ve Dudian'e doğru zıpladı.

DARK KİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin