iade

203 32 0
                                    

Huey adliye binasının dışında arabasının gelmesini bekliyordu.


Arabaya bindi ve şemsiyesini kapattı. Sürücüye dedi ki, "Doğrudan eve git. Çok yağmur var yavaş sür."


"Anlaşıldı." die cevap verdi sürücü.


Araba yavaşça yağmurun altında ilerledi.


Huey rahatça koltuğunda oturuyor ve gözlerini ovuyordu. Son olaylar onu bayağı yormuştu. Derin bir iç çekti ve arabadaki çaydanlığı aldı. Kendine bir bardak çay doldurdu ve bardağı iki eliyle tuttu ama çayın soğuk olduğunu fark etti. Kaşlarını çattı ve sürücüye bağırdı, "Bir dahakine ben işten çıkınca arabada sıcak su olduğundan emin ol."


"Anlaşıldı!" diye cevap verdi sürücü.


Huey iç çekti ve koltuğa yaslandı. Gözlerini kapatıp kestirmeye başladı.


Ticari bölgenin yolları dümdüzdü. Arada bir yollarda hafif çıkıntılar olsa da bu diyakoz Huey'i rahatsız etmiyordu. Yağmur sesi onu sakinleştirmişti.


Uzun bir süre sonra araba yavaşça durdu.


Huey gözlerini açtı. Dışardaki rüzgarı ve yağmuru düşününce ceketinin önünü ilikledi. Şemsiyesini aldı ve dışarı çıkmak için kapıyı açtı.


"Haa?" Huey önündeki sokağa bakınca şaşırdı. Sağanak yağmur yüzünden doğru düzgün göremiyordu ama burasının evine yakın bir yer olmadığını biliyordu.


Sürücüyü azarlamak için arkasını döndü ama aniden başında bir acı hissetti. Gözleri karardı ve yere düştü. Yağmur üstünü sırılsıklam etmişti.


Sürücü onu kolundan tuttu ve yakındaki sıradan bir eve sürükledi. Geri döndü ve şemsiyeyi aldı. Ardından at arabasını evin yanındaki direğe bağladı. Eve girdi ve kapıyı yavaşça kapattı.


Puff! Bir kova soğuk su Huey'in başından aşağı döküldü ve onu uyandırdı. Taralı saçı darmadağın olmuştu. Çabucak etrafa baktı. Odanın duvarlarında asılı birkaç gaz lambası vardı. Önünde ince biri duruyordu. Gözleri git gide odadaki ışığa alıştı. Sonunda karşı tarafın yüzünü görebilmişti. O genç bir adamdı. Bunca yıllık tecrübesi sayesinde çocuğun yaşının 18'den büyük olmadığını anlamıştı.


"Kimsin sen?" diye sordu Huey, buz gibi bir sesle. Biraz debelendi ama ayakları ve elleri bağlanmıştı. Ancak, hiç de panik yapmadı.


Dudian çömeldi ve ona baktı, "Tahmin et."


Huey'in cevap vermesi fazla zaman almadı, "Yargıladığım suçluların ailesinden biri ya da arkadaşı, doğru mu?"


Dudian gülümsedi, "Görünüşe göre diyakoz Huey bayağı bir düşman edindiğini biliyor. Üç yıl önce büyük bir hırsızlık davasını almıştın hatırlıyor musun?"


"Hırsızlık mı?" Huey kaşlarını çattı. Bİr süre düşündü ve dedi ki, "Sen bana teklifi yapan ortaklardan mısın?"


"Hayır, ben yargılanan kişiyim."


Huey o anda korkmuştu."


"Öğrenmek istediğim bir şey var, nasıl oldu da böylesi asil bir diyakoz Burong ailesinin teklifini kabul etti?" Dudian gülümsedi, "Para mı verdiler? Yoksa mal mı? Başka bir şey mi vardı?"


Huey uzun bir süre ona baktı, "Eğer yanlış hatırlamıyorsam en az 5 yıl hapishaneye gönderilmen gerekiyordu. Nüfuzlu bir çevren de yoktu. Burada olduğuna göre, sen kaçtın? Değil mi?"


"Sadece benim sorularıma cevap ver." dedi Dudian ve gözünün önüne düşen saçını üfledi.


Huey alay eder gibi gülümsedi, "Bir suçluya diz çökeceğimi mi düşündün? Sen adliyenin diyakozlarını küçümsemişsin evlat. Benden sana tavsiye, usluca hapishaneye geri dön. En azından bir iki yıl daha fazla yaşarsın."


"Diz çökmeyecek misin?" Dudian gülümsedi. Huey'i saçından tuttu ve başını aşağı eğdi, "Eeeee, o zaman neden başın yerde?"


Dudian bırakır bırakmaz Huey sinirle başını kaldırdı. Ama başını kaldırır kaldırmaz Dudian yine yere itti.


"Gururun ve kararlılığın... Görelim bakalım acıyı tattıktan sonra ne olacak." Dudian gülümsedi.


Huey sinirlenmişti ama vücudu hafiften titriyordu, "İşkence etmen bir işe yaramaz. Beni öldürsen bile suçun değişmeyecek. Üstelik, beni öldürürsen daha çabuk açığa çıkarsın. Bir diyakozun ölümünün yargı sistemini sarsacağını biliyor musun sen? Herkesi seni avlamak için gönderecekler!"


"Aaahh, gerçekten de duygulandım." Dudian iç çekti, "Ölmek üzeri olan ve ispiyonculuk etmeyen birini bulmak zor. Ama ne yazık ki, yanılıyorsun. Ben seni sicilimi değiştir diye kaçırmadım. Sadece benim davama kimler karıştı? Bana isimleri ve-re-cek-sin!"


Huey başını kaldırmaya çalıştı ama Dudian hala saçlarından tutuyordu, "Dava kapanalı çok oldu. İsim felan hatırlamıyorum! Öğrenmen için önce ofise gidip dosyalara bakmam gerekiyor."


"Ben sana hatırlamanda yardımcı olabilirim. Bu arada, karın ve kızın çok güzelmiş." Dudian yüzünde bir gülümsemeyle ona baktı, "Merak ediyorum, acaba kenar mahallelerde onlara ne yaparlar?"


Huey çok pis sinirlenmişti ,"Şerefsiz! Eğer onlara dokunmaya cüret edersen beni öldürsen bile ruhum peşini bırakmayacak!"


"Eğer ruhlar gerçek olsaydı o zaman sen şu anda yaşamazdın, değil mi?" Dudian fısıldayarak dedi ki, "Bak benim sabrım sınırlıdır. Yağmur yakında duracak. Umarım benle iş birliği yaparsın. Ne de olsa, karını ve kızın kenar mahallelere göndermek bayağı pahalıya patlayacak. Sakın bana sorun çıkarma, tamam mı?"


Huey başını çevirdi Dudian'e baktı, "İntikam için Burong ve Milan ailesine git. Her şeyi planlayan onlardı!"


Dudian gülümsedi, "Bunları zaten biliyorum. Onların bu işe karışmış olması çok normal. Asıl önemli olan bunu kimlerin planladığı. Seni bir diyakozsun. Büyük bir nüfuzu ve prestiji olan, hem dediklerinin de bir değeri var. İşte bu yüzden insanlar bir suçluya inanmaktansa sana inanıyor."


Huey şaşırmıştı.


"İki aile dışında başka kimse yok mu?" diye sordu Dudian.


Huey başını salladı, "Yok." Bir süre durakladı ve Dudian'e baktı, "Sen başlangıç seviyesindeki bir avcı değilsin. Eğer beni bırakırsan duvarın dışına çıkman için sana bir yol ayarlayabilirim."


Dudian başını salladı ve arkasını döndü. Huey masada bir buket gül olduğunu fark etti. Başını çevirdi ve Dudian'e baktı. Dudian'in kanla kaplı iki tane dikenli çubuk aldığını gördü.


"Bunları sana özel olarak hazırlattım. Umarım seversin." Dudian arkasını döndü ve gülümsedi.

DARK KİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin