Mellon Vakfı, Toplayıcı Karargahı.
Araba karargahın önünde durdu. Dudian arabanın kapısını açıp devasa binaya baktı. Adım adım merdivenlerden indi ve yürüyerek binanın giriş salonuna girdi. Bir panonun önünde birkaç konsorsiyum toplayıcısı duruyor ve panodaki bilgilere bakıyorlardı.
Bülten, duvarın dışı hakkındaki bilgiler vardı. Göreve çıkmadan önce toplayıcıların bilgilere bakması gerekiyordu. Mellon konsorsiyumunun yönettiği ve yakındaki bölgeler hakkında en son bilgiler yazıyordu. Dudian gözüne bir yazı takıldı. "8. bölge ölümsüzlerin istilasına uğradı. Geçici olarak karantinaya alındı. Toplayıcıların gitmemesi önerilir."
Dudian konsorsiyumun verdiği görevler dışında, toplayıcıların gidip toplayıcılık yapmakta özgür olduğunu biliyordu. Kısacası, bölge seçimi konusunda özgürlerdi. Bu nedenle çoğu toplayıcı her yolculuktan önce buraya gelip çeşitli bölgeler hakkında bilgilere bakardı. Bu onlara tehlikelerden kaçınmak için yardımcı oluyordu.
Bu bölgeler temizlenmiş olsa da, ölümsüzler ve yaratıkla konsorsiyumların koyduğu kuralları takip etmiyordu. Sıklıkla temizlenmiş bölgelere giriyorlardı. İşte Dudian böyle bir durumdan sağ çıkmıştı.
Dudian burada fazla kalmadı ve salondan geçip koridora doğru gitti.
"Hey, Dean?" Aniden bir ses duydu.
Dudian etrafına baktı. Peter elinde bir bardak sıcak kahveyle ona doğru geliyordu. Görünüşe göre ofisten yeni çıkmıştı, "Bay Peter."
"Topladığın eşyaların değeri daha biçildi. Ne oldu, neden geldin?" Peter'ın kafası karışmıştı.
Dudian şaşırmıştı. Onlar daha bunu duymamış mıydı? Aniden yeni kimliğini sadece yukarıdakilerin bildiğini anladı. Peter'ın daha bu konuyu öğrenmediğini görünce o da bu konuyu açmak istememişti, "Buraya gelmem emredildi. Detayları ben de bilmiyorum bu yüzden..."
Peter bir anlığına duraksadı, sanki bir şey düşünüyordu. Kaşlarını çattı ve kendi kendine dedi ki, "Olamaz... ah... Şüphelen... Hem de daha yeni katıldılar..." Kafası karışmıştı... tedirgin bir sesle dedi ki, "Sanırım seni arıyorlar. Duyduğuma göre birkaç gün önce Avcı Karargahına, 8. bölgeden bir avcının ölüm haberi gelmiş. Galiba 8. bölgeye gittiğiniz için sizin grubunuzu baştan sona soruşturacaklar. Ama daha yeni mezun olmuşlardan bile şüphelenmeye gerek yok ki."
Dudian tedirgin olmaya başlamıştı, vücudundaki tüm tüyler dimdik olmuştu. Sanki bir tehlikeyle karşılaşmış gibi aklında alarm sesleri ötüyordu. Peter'ın dedikleri yüzünden fazla tepki verdiğini fark edince hemen kendini toparladı, "Acaba neden?! Bu arada teşekkürler Bay Peter."
Peter gülümsedi ve dedi ki, "Senden büyük umutlarım var hadi bakalım! Gidip orada burada sürtme, git ve biraz antreman yap!" dedi ve sonra elinde sıcak kahveyle uzaklaştı.
Dudian yavaşça arkasını döndü ve gitti. Yüzündeki gülümseme yok odu ve yerine buz gibi bir ifade geldi. Hafiften gözlerini kıstı, "Avcı Karargahı bir iz bulmak için 8. bölgeyi araştırıyor olmalı. Toplayıcıları bile araştıracak kadar derine inmelerine beklememiştim." Korkmuştu ama Avcı Karargahının bu olayı ne kadar ciddiye aldığı belli oluyordu!
Çabucak "arındırma" sürecinde konuştuklarını düşündü. Her avcıda bir büyü damgası ve kendi özellikleri vardı. Peki o zaman başka avcılarda onun ki gibi koku alma özelliği var mıydı?
Bunu düşününce ellerini sıktı. Karar vermişti. Soruşturmadan sonra tüm eller onu gösterse de o suçu işlediğini asla kabul etmeyecekti.
Merdivenlere baktı ve eski sakin haline geri döndü. Adım adım merdivenleri çıktı.
Toplayıcı Karargahının dört katı vardı. Her kat Mellon konsorsiyumundan olan ailelerin gönderdiği muhafızlarca korunuyordu. Sadece soylu ailelerin özel orduları vardı ama bu sayı sınırlıydı. İşte bu yüzden konsorsiyumlardaki aileler kaynakları ailenin boyutuna göre dağıtıyordu.
Dördünce kat bir ofis olarak dizayn edilmişti. Koridorda çok fazla oda vardı bu yüzden Dudian biraz kaybolmuştu. Merdivenin dibindeki asistanlar aklına geldi, hemen geri gidip "Bay Dayton'ın" ofisini sordu. Onların yol göstermesiyle büyük kırımızı bir kapının önüne geldi. Hafifçe kapıyı çaldı.
Kapı açıldı. Orta yaşlı bir adam Dudian'i baştan aşağıya süzdü. Gülümsedi ve dedi ki, "Sen Dean olmalısın. Konsorsiyuma katılan yeni toplayıcı. Lütfen gir içeri."
Dudian başını öne eğdi ve içeri girdi.
Odanın muazzam bir ışıklandırma sistemi vardı. Her köşesi tatlı bir kokuyla doluydu. İçeri ayak basınca ayağının altındaki son derece yumuşak halıyı hissetti. Çabucak ve dikkatlice odayı gözden geçirdi. Odadaki tüm masalar, koltuklar, sehpalar ve resimlerin zarif bir havası vardı.
Odanın ne kadar lüks olduğunu görünce iç çekti. Gözüne en çok çarpan şey odanın tepesindeki resimdi. Resimde bir kadın ve güçlü bir erkek beraber duruyordu. Adamın çenesinin altında, boynunda bir parmak uzunluğunda derin bir yara vardı.
Yaranın olduğu yer şaşırtıcıydı. Eğer yarım santim daha sapmış olsaydı belki de, şahdamarı kesmiş olurdu.
"Küçük adam, gel ve otur." dedi orta yaşlı adam ve Dudian'e baktı.
Dudian ne kadar nazik olduğunun görünce avcının ölümü hakkında sorgulanmayacağını anlamıştı. Bay Dayton'ın karşısına oturunca rahatlamıştı.
"Öz geçmişini okudum. Görevden önce radyasyon değerin 0.8'di, birden daha az!" Dayton yavaşça masanın üzerindeki kitabı açtı, "Ancak, bu sefer dışarıdan geldiğinde yükselmiş olması gereken radyasyon değerin 0.1'e düşmüş. Küçük adam, sadece avcıların böyle radyasyon değerleri olduğunu biliyor musun?"
Dudian hafifçe başını salladı, bunu sormasını bekliyordu.
"Demek büyü damgaların var. Böylesi düşük radyasyon değerlerin olmasına şaşmamalı. Büyü damgalarının... nerede olduğunu merak ediyorum?" Dayon hafifçe gülümsedi ama gözlerini kıstı, sanki Dudian'in yüzündeki her değişimi inceliyordu.