Yeni Plan

212 43 0
                                    

"Gittiler... Peşimden gelmediler..." Linda ve diğer kızın kokusundan gittiklerini anlamıştı. Linda onu görmüştü bu yüzden onu öldürmekte kararlı olduğunu biliyordu. O zaman neden?... Aniden aklına bir olasılık geldi, "Takımlarındaki tek okçu da öldü. Bu yüzden aptal gibi peşimden gelirlerse tuzağıma düşüp ölürler... Öylece oturup bekleyecekler mi?"


Bir süre düşündü, Linda'nın aklından geçenleri anlamıştı.


"Onu öldürmemin tek çarem olduğunu biliyor. Bu yüzden acelesi yok." Dudian'in yüzü çirkinleşti, "Eğer duvara geri dönmelerine izin verirsem başıma bela açarım. Gümüş seviye avcı kimliğiyle beni zorla takımına sokabilir. Bir kez duvardan çıkınca kaçmak için şansım kalmaz!"


"Birkaç tuzak kurmuş beni bekliyorlardır... Ne yapabilirim?"


Dudian kaşlarını çattı. Yapabileceği tek şey oturup karşı taraf onun gittiğine inana kadar beklemekti. Ondan sonra onlara pusu kurup saldırabilirdi! Ancak karşı taraf gümüş seviye avcıydı ve pusu kurması o kadar kolay olmayacaktı. Üstelik, diğer ikisi de takıma geri dönerse dört kişi olacaklardı. Birini öldürse bile diğer üçü onu kolayca yakalardı... Onları ayırmak zorundaydı.


Ayrıca, menzili sadece 100 metreydi ve isabet oranı %100 değildi. Atış yaparken hata yapma olasılığı da vardı.


Güm~! (Gök gürültüsü sesi)


Gök gürledi gökyüzü bir anda beyaza boyandı.


Dudian boşalan yağmura baktı ve giderek sakinleşti, "Eğer şimşeği kullanabilseydim... Ne kadar iyi olabilirdi!" diye düşündü Dudian.


Ancak, şimşeği kullanmak için gerekli ekipmanları yoktu.


"Şimşeği kullanmak!"


Dudian'in aklına aniden bir fikir geldi. Bir an duraksadı ama gözleri heyecanla açıldı, "İşte bu! Nasıl bu kadar aptal olabilirim? Eğer doğrudan öldüremiyorsam neden başka bir şey kullanmıyorum? Bunca zamandır kendi gücümle savaşmaya çalışıyorum... ne kadar aptalım! Benle beyinsiz bir asker arasındaki fark ne? Ah, aptallık ettim. Çok aptalım!" Başına vuruyordu ama çok heyecanlıydı.

...

...

Yağmurlu mevsim yağmurla geçerdi.


Yağmur durmuştu ama toprak kokusu hala havadaydı.


Yağmur harabelerdeki tüm çürük ve ceset kokusunu alıp götürmüştü.


Göz açıp kapayıncaya kadar güneş batmış ve gece olmuştu.


Küçük binanın pencereleri zaten çürüktü. Bu yüzden yağmur onları yerle bir etmişti. Koyu tenli kız açıklıkları kapatacak kadar taş ve odun bulmuştu. Onları açıklıklara koyup sarmaşıkla sıkıca bağlamıştı. Odanın ortasında küçük bir ateş yanıyordu.


Linda sinyal dumanıyla Nick ve Reid'i de geri çağırmıştı.


Onları geri çağırmasının birkaç nedeni vardı, doğal olarak bu Dudian'le tek başına çarpışmaktan korkması değildi. İlk nedeni ikisinin de tek başlarına pençeli kertenkeleyle başa çıkamayacağını bilmesiydi. Onu öldürmeleri çok zor olurdu ve muhtemelen öldürmeden bile kertenkeleye yem olurlardı. İkinci neden ise Dudian'in onlara değil ama Nick ve Reid'e saldırabilecek olmasıydı. Onları beklenmedik anlarında yakalayıp öldürebilirdi. Bu yüzden Dudian sorunun tek seferde çözmek için onları çağırmıştı. Ardından gidip görevi tamamlayabilirlerdi.


İçinde hiçbir endişe yoktu.


Eğer Dudian sıradan bir çocuk olsa, karşı taraf saldırılarının başarısız olduğunu görünce gider diye düşünürdü. Ama az önceki tecrübeleri yüzünden Dudian'in sıradan ibr çocuk olmadığını biliyorlardı. Onu küçümsemeyi göze alamazdı.


"Gale'ı... o mu öldürdü?" diye sordu Nick.


Reid de buna inanamıyordu, "Bu doğru mu? O daha bir çocuk. 14 yaşında bile değil. Nasıl oldu da...?"


Linda onlara baktı ve soğuk bir sesle dedi ki, "Onu küçümsemeyin yoksa sıradaki siz olursunuz..."


Reid, Linda'nın yanağındaki bandaja baktı. Linda'nın dudakları seğirdi. Gerçek gözlerinin önündeydi bu yüzden daha fazla bir şey demedi.


"Bekleyecek miyiz?" Nick kendini tutamadı ve sordu.


Linda dedi ki, "Ne oldu? Sabrın yok mu?


Linda ona doğru döndü ve baktı, "Eğer daha fazla beklemek istemiyorsan git onu bul ve öldür."


Dedikleri Nick'in boğazını düğümlemişti. Büyü damgaları sadece destek içindi bu yüzden iz sürmede pek iyi değildi.


"Merak etme çocukta 'hafif vücut' yok. Duvarın dışında ne kadar çok kalırsa o kadar çok rahatsız hisseder. Ayrıca, bir süre sonra o kadar rahatsız hissedecek ki, büyü damgaları bile radyasyonun vücuduna eritmesine engel olamayacak!" Koyu tenli kız kendinden emin bir şekilde dedi ki, "Etrafa birkaç tuzak kurdum. Ne kadar oyalanırsa o kadar sağlam bir savunmamız olur. Belki de onunla şahsen uğraşmamıza gerek bile kalmaz, tuzaklarımdan biri onu halleder!"


Nick ve Reid aynı anda iç çekti. Yeni yetme birinin gümüş seviye avcısı olan bir takımı köşeye sıkıştıracağına inanamıyorlardı.


İkisinin yüz ifadesini görünce Linda'nın aklına bir şey geldi ama söylemedi. Dudian'i yakalarlarsa onun kemiklerini dümdüz edecek ve kanını emecekti!


Göz açıp kapayıncaya kadar iki gün geçmişti.


Son iki gün çok sakindi. Dudian ses seda yoktu.


Koyu tenli kız, Nick ve Reid, Dudian'in gittiğini düşünüyordu ama Linda onun hala bir yerlerde saklanıp saldırmak için doğru zamanı beklediğine inanıyordu.


Ne de olsa, diğer üçü birer avcı olarak avlanmanın nasıl bir süreç olduğunu biliyordu. Sabır çok önemli bir faktördü. Sabrı tükenen açığa çıkar ve yem olurdu, diğer takımsa bundan faydalanırdı.


Beklemekten başka yapabilecekleri bir şey yoktu.


Linda yemeğini bitirdi ve yüzündeki yaraya dokundu. Üç gün olmuştu ve yüzündeki yara iyileşmişti. Ne iz ne de acı kalmıştı. Böyle bir iyileşme büyü damgası sayesinde olmuştu. Yeteneğiyle kanın akışını kontrol edebiliyordu. Vücudunun iyileşme evresini hızlandırabiliyordu. Zamanlarını duvarın dışında geçiren avcılar için son derece önemli bir yetenekti. En azında avcıların üçte biri sıradan yaralar yüzünden duvarın dışında ölüyordu.


Üstelik, hızlıca yaralarını iyileştirmek canavarlarla karşılaştığında Linda'ya avantaj sağlıyordu. Yaralansa bile yarası çabucak iyileşiyordu.


"Üç gün..." Linda gözlerini kıstı. Ona göre Dudian sırf sabrı yüzünden bile avcı olmaya uygundu. Üç gün boyunca kendini göstermemişti.


Koyu tenli kız duvara yaslanmış yemek yiyordu.


Dong! Dong! Dong!


Yer aniden sallanmaya başladı.

DARK KİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin