(Birinci Bölüm)

769 74 656
                                    

"Ayrılmamız lazım." demişti sevgilisine; uzun boylu, esmer tenli, karagözlü ve otuzlu yaşlardaki adam, sahilin berrak dalgalarına kaptırmıştı kendisini ve sevgilisinin yalvaran bakışlarını, bu dalgaların suretinde görür gibiydi.

"Neden Asım, neden?" diye sormuştu; orta boylu, kumral tenli, mavi gözlü ve alımlı sevgilisi. Yutkunmuştu Asım, gözlerini yummuş ve:

"Olmalı Özlem, son bulmalı!" demişti zor bir sesle. Özlem, yanaklarına damlayan gözyaşlarını silmeye çalışmış, çabalamış ama başaramamıştı. Koşarcasına uzaklaşıp gitmiş ve onu, tek başına bu sahilde bırakmıştı.

Geminin düdüğünden yükselen ses, onun düşüncelerini dağıtmıştı; başını salladı, derin bir nefes aldı ve boğuk bir sesle:

"Gidiyorum Özlem, gidiyorum!" diye mırıldandı.

***

Aracını, beş katlı bir malikanenin avlusunda durdurdu; giriş kapısının üstünde, İstanbul Emniyet Müdürlüğü - İstihbarat Daire Başkanlığı, diye bir yazı yazılıydı. Asım, aracın torpido kapağını açtı. Bir yaka kartı çıkardı. Üstünde, İstihbarat Görevlisi Asım Çavdarlı yazısı vardı. Kartı yakasına taktı, kapıyı açtı, aşağı indi ve kapıyı tekrar kapattı. Ağır adımlarla giriş kapısına doğru yürüdü.

Asansörden çıkan Asım, beşinci katın koridorunda ilerlemeye başladı; sağ duvardaki takvimin yaprağı, 3 Haziran 2013 Pazartesi gösteriyordu. Asım, saatine baktı; öğleden sonra biri gösterirken Asım, cam bir kapının önünde durdu. Kapı, otomatik açıldı. Bir erkek sesi:

"Hey ahbap! Nerdeydin be? Kaç saattir arıyorum?" diye duyulunca Asım, karşısında duran; hafif kısa boylu, kumral tenli ve çakır gözlü adama bakıp:

"Bırak bu Amerikan ayaklarını Suat, sana yakışmıyor!" dedi.

"Haydi ama adamım, yapma böyle!"

"Saçmalama lan!"

Suat, toparlanıp:

"Tamam abi, tamam! Hayırdır, neden böyle bomba gibisin?" diye sordu.

"Şef nerde?"

"Daha gelmedi."

"Hay ben bu işin ta..." diye mırıldanan Asım, bilgisayarların başına kurulmuş olan görevlilerin meraklı bakışları arasında, geniş salonda ilerlerken Suat, yüzünü ekşitip bir kuyruk gibi onun peşinden yürüdü.

Odasına gelen Asım, kendini koltuğa bıraktı; karşısında duran Suat'ı görmezden gelmeye çalışarak kafasını, koltuğa yasladı ve tavanı izledi.

"Yengeyle kavga mı ettiniz?"

Asım, istifini hiç bozmadan:

"Ayrıldık." deyince Suat, birden irkilerek:

"Neden?" diye sordu ve onun karşısındaki koltuğa oturdu. Yerinde doğrulan Asım, katı bir sesle:

"Şefin yüzünden!" dedi. Suat, usulca başını sallayıp:

"Ha, o mesele!" dedi.

"Aynen!" diyen Asım, tekrar başını koltuğa dayadı.

***

Özlem, elindeki mendille gözyaşlarını silerken sigarasının dumanı, burnunu mıncıkladıktan sonra tavana yükseldi. Telefonun sesi, daha da hıçkırmasına neden oldu. Ekrana baktıktan sonra parmaklarının arasındaki sigarayı, yanındaki kül tablasına bıraktı ve telefonu açtı.

KONSEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin