Asım, yerinden sıçrarcasına irkildi.
"Ne dedin sen?"
Dersim, istifini hiç bozmadan:
"Aynen, yanlış duymadın Asım!" deyince Asım, öfkeli bir şekilde yumruklarını sıktı.
"Kafayı mı yedin şef, yoksa bunadın mı?"
Dersim, sert bir şekilde:
"Haddini bil Asım, ben senin üstünüm! Emrimi yerine getirmek zorundasın!" diye çıkıştı. Asım, yutkundu.
"Öyle bir şey olmayacak!"
"Seni yakarım."
"Şef! Benden, ölmemi istiyorsun! Farkında mısın?"
"Bir seçim yapmak zorundasın evlat! Ya yârini seçeceksin ya diyarını!"
"Yârsız diyar, diyarsız yâr olmaz şef!"
"Yârsız diyar olur da, diyarsız yâr olmaz evlat! Eğer Özlem, senin en büyük zaafın olursa; asıl hedefe giden yolda çivi olur ve ayağına batar."
"Ben doğuştan nal takmışım şef! Çivi bana bir şey yapmaz."
"Özlem ölmek zorunda, beni anlamıyor musun? Vatan tehlikede, vatan... Terör hortlamak üzere be adam! Adadaki elebaşı, Kandil'le irtibata geçmenin yollarını arıyor. Pensilvanya'daki imam kılıklı cani, yeni bir yapılanmanın kucağına oturdu. Sen burda, Özlem'in eksik eteğine yapışmışsın. İkinizi de sır ederim ulan!"
Asım, öfkeden burnundan solurken Dersim, iki adımla tam Asım'ın önünde durdu. Gözlerini, Asım'ın öfkeden irileşen göz bebeklerine dikti. Aralarında sadece bir karışlık mesafe vardı. Öfkeli nefesler, birbirine karışıp ortama empoze oluyordu.
"Eğer..." diye fısıldayan Dersim, Asım'ın öfkeli çehresini süzmeye devam ederek:
"...sen öldürmezsen..." deyip sustu. Asım, sabırlı olmaya çalışıyordu. Dersim, dişlerini sıkarak:
"Ben yaparım." diye bitirdi lafını. Asım, yutkundu.
"Eğer onu öldüremezsem, kafama sıkarım şef! O zaman sen, gider onu öldürürsün!"
Asım, Dersim'in bir şey söylemesine fırsat vermeden çıkışa doğru yürüdü.
Asım'ın adımları, bastığı yerleri çiğnerken Dersim'in nemli gözleri, ahenkli ve heybetli bir şekilde yürüyen Asım'ın arkasından, hüzünle ve sinirle bakıyordu. Hıncını demir kapıdan alan Asım, kapıyı hızla çekmesiyle ortama, öfkeli bir demir sesi yayıldı. Dersim, bu öfkeyi hazmedemedi ve olduğu yerde çöktü.
"Yapmalısın evlat, yapmalısın!"
Araca binen Asım, telefonu kökten kapatıp aracı çalıştırdı.
"Ne bana ne de Gevaş'a... Bu gece uyku haram!"
Araç, hızla geldiği yoldan tekrar sahile doğru ilerledi. Gaza, olanca gücüyle basıp adeta aracı şaha kaldırdı. Kırmızı ışığı dinlemedi ve karşıdan gelen tırı umursamadı. Korna sesleri dört bir yanda çınlarken beyaz megan, usta bir manevrayla tırın önünden sıyrıldı. Asım, dikiz aynasından arkasına baktı. Yola adapte oldu. Gözleri, ilerdeki tekel bayisine takıldı. Hızını düşürdü. Sağ sinyalini yakıp durdu. Araçtan indi ve dükkana doğru yürüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KONSEY
AdventureTürk'ün 'Devlet-i Ebed Müddet' fikri, evvelde var olduğu gibi ahirde de var ve payidar olacaktır. Bozkurt töresine şekil verenler, Türkiye Cumhuriyeti'ne şimal olmuşlardı. Mustafa Kemal'e Samsun icazeti verenler, Menderes'e yordam göstermiş; Özal il...