İSTANBUL
Taksim TİM Karargâhı…
“İşte, durum bundan ibaret!” diyen Asım, Nadir’in katı çehresini süzdü; Nadir, çenesini sıvazlayıp durum değerlendirmesi yaparken Asım, gözlerini dikmiş ve ona bakıyordu.
“Yarbay Karaca ismini biliyorum, ismen biliyorum yani! Aslında kim olduğunu ve nereli olduğunu bilmiyorum! 80 darbesinden sonra emekli olup ortadan kaybolduğunu, hatta Kenan Evren’le yollarının ayrıldığını duymuştum! Şimdi piyasaya çıkması, çok gürültü kopacağına işaret ediyor. Onunla bir şekilde temasa geçmeliyiz!”
“Neden?”
“Meramını öğrenmek için…”
Başını sallayan Asım, sırtını koltuğa yaslayıp yaşlı adamın suratındaki kırışıklıklara baktı. Adamın çok şeyler yaşadığı, nice badireler atlattığı belli oluyordu.
“Hatem’le aranız iyileşiyor sanırım!”
“Asla eskisi gibi olmasa da, normale dönüyor.”
“Neden asla eskisi gibi olmaz?”
Nadir’in aldığı derin nefes, Asım’ın ileri gittiği anlamına geliyordu ve Asım, bunu hemen fark etti. Yavaşça ayağa kalkarak:
“Sanırım haddimi aştım, kusura bakmayın!” dedi. Nadir sesini etmeyince Asım, kapıya yönelerek:
“Müsaadenizle!” dedi. Nadir, başını sallayıp arkasından baktı.
Bahçelievler…
Katyuşa’nın üst üste attığı bacaklar, kocası Yarbay’ı kışkırtsa da adam, kendini kontrol altına almayı başarıyor ve kadının kıvrılan dudaklarındaki arzuyu fark etse de, görmezden geliyordu.
“Kremlin Belgesi’nin peşine düşmeniz, kuralları yeniden güncellememiz gerektiğini düşündürdü! Bizim kurallar, baştan yazılmalı!”
Katyuşa, kocasının lafıyla gülümsedi. Bacaklarını düzelterek ciddiyete büründü.
“Belgenin önemini biliyorsun hayatım! Peşine düşmemiz, gayet normal!”
“Ama belge, zaten sizdeydi! Ve peşine düşmenizden dolayı, Binbaşı Sermet ölüsünü hortlattınız!”
“Nasıl yani?”
“O Binbaşı, benim eski bir düşmanımdı! Bayadır kayıplara karışmıştı! Piyasaya çıkarmanız, onun için kötü oldu!”
“Onun yerini biliyorsun, değil mi?”
“Biliyorum Katyuşa! Ve onu, bir yem olarak kullanacağım!”
Katyuşa, kocasının ne demek istediğini anlamak için kocasının çatık kaşlarla süslenmiş yüzünü inceledi.
Arnavutköy’deki Müstakil Ev…
Karanlığa bürünmüş şahıs, karşısında duran Hatem’in:
“Kadın konuştu!” demesiyle, kapanan kapının çıtırtısını umursamadan:
“Dinliyorum!” dedi.
“Bir Yarbay’dan bahsetti!”
“Karaca mı?”
Hatemin kaşları kavislendi. Başını sallayıp:
“Evet efendim!” dedi. Karanlığa bürünmüş şahıs, yavaşça ayağa kalktı. Arkasındaki duvara doğru bir iki adım atıp:
“O halde Türkiye, içinden çıkılmaz dertlerle yüzgöz olacak!” dedi. Hatem, sıkıntıyla derin bir nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KONSEY
MaceraTürk'ün 'Devlet-i Ebed Müddet' fikri, evvelde var olduğu gibi ahirde de var ve payidar olacaktır. Bozkurt töresine şekil verenler, Türkiye Cumhuriyeti'ne şimal olmuşlardı. Mustafa Kemal'e Samsun icazeti verenler, Menderes'e yordam göstermiş; Özal il...