(Sekizinci Bölüm)

114 37 68
                                    

VAN-GEVAŞ

Sahilde dolanan Asım, saatine baktı; dokuza ramak kalmıştı, hışımla araca doğru yürüdü, kapıyı açtı ve bindi. Tarifsiz bir öfke ve sinir, büsbütün onu ele geçirdi. Telefonu eline aldı.

"Özel numaraya alayım!" diye mırıldandıktan sonra Özlem'in numarasını çevirip telefonu kulağına dayadı ve katı gözlerle, dikiz aynasından uyku kokan çehresini izledi.

İkisi, telaşlı bir şekilde kapıya yönelirken Özlem'in telefonu çaldı. Durdular. Özlem, telefonu çantadan çıkardı. Selcan'ın meraklı bakışları, Özlem'in üzerindeydi. Özlem, telefonun ekranına bakınca yüzünü ekşitti.

"Özel numara mı?"

"Açsana!"

Gözucuyla Selcan'a baktıktan sonra telefonu açıp:

"Alo!" dedi. Selcan, gözlerini kısarak Özlem'e yoğunlaştı.

Asım'ın, cılız bir sesle:

"Gülüm!" diye seslenmesiyle Özlem, birden irkildi. Çenesi titredi, gözleri nemlendi ve titremeye başladı.

"Asım?"

"Evet gülüm, benim!"

Özlem, ağlamaklı sesiyle:

"Asım!" diye sayıkladı.

"Canım!"

Gözlerinden yaşlar, bendini aşıp yanaklarını iskan etmeye başlarken Selcan, meraklı gözlerle Özlem'i izlemeye devam etti. Özlem, hıçkırırcasına ve belki de haykırırcasına:

"Nerdesin sen, nerde? Beni bırakıp gittin! Yürüyen bir cenazeyim sayende, ölmeden öldürdün!" dedi.

Asım, derin bir nefes çekti ciğerlerine; tarifsiz bir sızı, yüreğini dağladı ve kalbine, bir kor gibi yerleşti.

"Ben Gevaş'tayım gülüm!"

"Biliyorum, biliyorum!"

"Sahildeyim, gelebilir misin?"

Derin bir iç çeken Özlem, başını dik tutmaya çalıştı ve gözyaşlarını sildi.

"Hayır Asım, gelmeyeceğim!"

Selcan'ın şaşkın bakışları, Özlem'in yaşlı gözlerinden kaçmadı. Özlem, Asım'ın:

"Neden?" diye sormasıyla kendine geldi.

"Hep ben bekledim, şimdi sıra sende!" diyen Özlem, telefonu kapattı ve Selcan'a dönerek:

"Çıkalım!" dedi. Selcan, şaşkın bir şekilde başını salladı.

Asım, kalbinde buruk bir sancıyla telefonun ekranına bakıyordu.

"Haklı!" diye mırıldandı ve aracı çalıştırdı. Hızla yola koyuldu.

***

VAN-MERKEZ

Ambulansa taşınan Emel, cansız bir vaziyetteydi; çevredeki kalabalığın meraklı gözleri, onun üzerindeydi. Polis araçları, olay yeri ağlarının gerisindeydi. Otel görevlisi, bir memura ifade veriyordu.

"Geceyi beraber geçirdiler. Sabah da bu manzarayla karşılaştık!"

Emel'in ağzından köpükler akmıştı, saçı başı dağılmış ve yüzü gözü morarmıştı.

KONSEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin