Türk'ün 'Devlet-i Ebed Müddet' fikri, evvelde var olduğu gibi ahirde de var ve payidar olacaktır. Bozkurt töresine şekil verenler, Türkiye Cumhuriyeti'ne şimal olmuşlardı. Mustafa Kemal'e Samsun icazeti verenler, Menderes'e yordam göstermiş; Özal il...
Türk'ün 'Devlet-i Ebed Müddet' fikri, evvelde var olduğu gibi ahirde de var ve payidar olacaktır. Bozkurt töresine şekil verenler, Türkiye Cumhuriyeti'ne şimal olmuşlardı. Mustafa Kemal'e Samsun icazeti verenler, Menderes'e yordam göstermiş; Özal ile yapı taşlarını kuranlar, Erdoğan'da karar kılmışlardı.
Onlar; Türklerin kadim geçmişi, Türklerin kadim tarihi, varoluş direkleri ve köklü temelleri... Selçukluyu kuran da onlar, yıkan da; Osmanlı'yı kuran da onlar, yıkan da ve Osmanlı'nın küllerinden Türkiye Cumhuriyeti'ni vücuda getirenler de yine onlar.
Amaç ve hedef daima aynı olmuş; Devlet-i Ebed Müddet fikri, daima zikirlerinde yer edinmişti. Her zaman perde arkasından seyredenler, kendilerini hissettirmeye karar verince, yer yerinden oynayacaktı.
Kurulan kirli düzenler, savunulan kirli tefekkürler ve yürünülen cümle kirli yollar, onların ayaklanmasıyla tuzla buz olacaktı.
Bir yanda Türklerin kadim sahibi DEM; öbür yandan Konsey'i icat ederek hem Ekol'e hem de dış mihraklara cesaret veren karanlık yüzler olacak; dünyadaki kaos, iç ve dış hesaplar ve kirli çamaşırlar, kendilerine Tanrı dedirtenler tarafından servis edilecekti.
"Biz, İsrail'i Filistin'e sokarak kazanın dibine çalı çırpı serdik; İsrail pişti, Filistin ham kaldı. Esed rejiminin sırtına elimizi koyduk ve Suriye halkına göz kırptık. Filistin'deki kazanın aynısı, Suriye'de de pişmeye başladı. Bizde kazan bitmez, onlar da yanacak şey... Biz kazanı hazırlarız, onlar yanmak için sıra bekler."
Kazanlar kuruldu, çalı çırpı serildi; çakmağı tutan el ile gazı veren el arasındaki kirli hesaplaşma, coğrafyanın simasına da aks olacaktı.
Temmuz'un On Beşi projesi, Konsey'in kaleminden çıkıp Tanrıların icazetine sunuldu. Mühürlenen icazet belgesi, Ekol'e tebliğ edildi. Hedyetullah Bilen, cihan halifesi olarak çağrıda bulunacaktı.
Ama unuttukları bir şey vardı; Türkiye, DEM'ini tutmuş bir ülkeydi, kazana ihtiyacı yoktu ve sadece bir kıvılcıma bakıyordu. Kıvılcımı çakan Asaf Efendi, kendi meclisine sunduğu teklifle kıyama kalkmıştı. Meclise sunulan teklifte, sadece bir dize vardı. Mehmet Akif Ersoy'un kaleminden dökülen kısa bir dize...
"Asım'ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek..."
Konsey 4. Sezon...
Tanıtım Filmi
Yeni Kapak
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.