İSTANBUL
Üsküdar İskele sahili...
Sahilin hemen yanında, bir apartmanın ikinci katında bir daireydi. Ofis şeklinde dizayn edilmişti. Koca salonda, yuvarlak bir toplantı masası vardı. Odaların kapıları sökülmüş, camdan kapılarla örtülmüştü. Üç oda, koca bir salon, tuvalet ve çay ocağından ibaretti. İki bayan ve üç erkek çalışıyordu burda. Salonda, koca bir LED televizyon, duvara monte edilmişti. Güvenlik kameralarının görüntüleri, daima canlı yayındaydı. Sarışın, uzun boylu ve alımlı bir kadın, sağ baştaki odadan çıkıp çay ocağına doğru yürüdü. Ocakta kendisine kahve dolduran orta boylu, kirli sakallı ve genç adam, kadını izleyerek:
"Gelmedi daha, gelmiş olmalıydı çoktan!" dedi. Kadın, ince bir kıkırdamayla:
"Bu ilan, çığ yarattı Şerman!" deyince Şerman, kahvesinden bir yudum aldıktan sonra:
"Gorvac da öyle diyor Peray!" dedi. Peray, kahvesinin kupaya dolmasını izleyerek:
"Ezra'nın morali bozuk!" derken Şerman'a dönüp:
"Sanırım seni kafaya takmış." diye ekledi. Gülümsedi Şerman, umursamaz bir tavırla:
"Onun ateşini söndürecek değilim." dedi. Kupasını alan Peray, Şerman'ın katı yüzünü inceleyerek:
"Siz erkekler, sadece o şeyi düşünürsünüz! Duygudan, aşktan yoksun birer pisliksiniz!" deyip onun bir şey demesine müsaade etmeden kapıya yöneldi. Ağzı açık bir şekilde onun arkasından baktı.
Dairenin kapısı açılırken Şerman, elindeki kupayı masaya bırakıp hızla kapıya doğru yürüdü. Mikail, salonun ortasında durmuş, etrafına bakınıyordu. Şerman, gelip onun karşısında durdu.
"Hoş geldiniz efendim!" dedi. Mikail, usulca başını salladıktan sonra:
"Çağır, gelsinler!" dedi. Şerman, hemen koridora çıktı.
Masaya oturmuşlardı. Mikail, önündeki bilgisayarın ekranına gözlerini dikmişti. Şerman'ın kifayetsiz gözleri, Peray'ın endişeli tavırlarına aks oluyor; uzun boylu ve seyrek saçlı bir adamın katı duruşu, kumral tenli ve hafif göğüs dekolteli Ezra'nın ifadesiz çehresiyle birleşip karagözlü ve tıknaz bir adamın vasıtasıyla Mikail'e yoğunlaşıyordu.
"Kaç kişi başvurmuş?"
Mikail'in sorusu, Peray'ı harekete geçirdi.
"Yaklaşık yüz kişi..."
Mikail, bilgisayardan başını kaldırıp Peray'a baktı.
"Nerden başvurmuşlar?"
"Çeşitli yerlerden... Ama en çoğu, yani geneli burdan, İstanbul'dan..."
Mikail, başını sallayıp Şerman'ın yanında oturan karagözlü ve tıknaz adama baktı.
"Asirav! Sen, İstanbul'dan başvuranların listesini çıkar yoldaş! Onları topla!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KONSEY
PrzygodoweTürk'ün 'Devlet-i Ebed Müddet' fikri, evvelde var olduğu gibi ahirde de var ve payidar olacaktır. Bozkurt töresine şekil verenler, Türkiye Cumhuriyeti'ne şimal olmuşlardı. Mustafa Kemal'e Samsun icazeti verenler, Menderes'e yordam göstermiş; Özal il...