VAN-GEVAŞ
Yutkundu Asım; içinde bulunduğu sıkıntı, alenen yüzüne aks olunca Bayram, Kemal'in meraklı bakışları arasında:
"Ne oldu abi?" diye sordu. Asım, bir adım ileri çıktı. Özlem, Selcan'ın dürtmesiyle kendine geldi. Tam harekete geçeceklerdi ki Asım, ellerini havaya kaldırıp:
"Durun!" diye seslendi. Suat, kilitlenmiş gibi hareketsizdi. Pardesönün altında, vücuduna bağlanmış olan bombanın ışıkları, kan kırmızısı yanıp sönüyordu. Suat, imdat dilercesine Asım'a bakıyordu. Asım, dört duvar arasında sıkışmış gibiydi. Ne yapacağını bilmiyordu. Birden gözleri parladı. Kolundaki saate baktı. Bayram'la Kemal'i umursamadan, kolundaki saatin düğmesine basıp ağzına dayadı.
"Suat'ı buldum şef! GAM, Gevaş Alışveriş Merkezi'nde... Üstünde bomba var."
Kısık sesle söylediği için Bayram'la Kemal, anlamsız nazarlarla onu izliyordu.
Özlem, bir şey anlamadığı için dönüp Selcan'a baktı; Selcan, ben de anlamadım dercesine omuz silkti. Asım'ın, çıkın dercesine el salladığını görünce:
"Manyak mısın?" diye seslenerek sordu.
"Ne oluyor abi?"
Kemal'in sormasıyla:
"Çıkın Kemal! Bayram'ı da al ve çık burdan! Herkesi çıkarın! Bomba var." diyen Asım, aniden:
"Çıkın, bomba!" diye bağırınca ortalık, aniden birbirine girdi. Çığlıklar, görünmez bir örtü gibi ortamı kaplarken Suat, nemli gözlerini yumdu ve içinden:
"Hakkını helal et usta!" diye geçirip var gücüyle kıprandı. Asım, hemen kendini yere attı. Özlem, kapıya yönelirken telaşla Selcan'la çarpıştı ve ikisi de yere düştü. Bombanın mekanizmasına bağlı saydam hortumun içindeki bilye, Suat'ın kıpırdanmasıyla yuvarlanıp bir telin ortasına girdi. Bombanın ışığı, yeşile dönüşünce koca bir patlama, dehşetli bir hasretle ortamla buluştu. Yakındaki bir iki kişi, patlamanın heybetiyle öteye savruldu. Koyu bir duman, ortamın rengini karaya çaldı. Bağrış ve çığlıklar, her tarafı kuşatmıştı.
Öksürükler, siren seslerine karışıyor; inilti ve feryatlar, dumanların arasından sıyrılıyordu. Asım, öksürerek kendine geldi. Toza dumana bulanmış saçları, kirlenmiş yüzüyle bir olmuştu. Başını kaldırıp etrafına bakındı. Başının döndüğünü fark etti. Ambulans ve itfaiye sirenleri, duyduğu son seslerdi.
***
İSTANBUL
Ümraniye Civarında Boş Bir Depo...
Gözlerini örten siyah bandajın çıkarılmasıyla Efrahim, yarı karanlık ortamı daha iyi sezmek için gözlerini kıstı. Kenardaki demir yığınları, sahipsizliğin verdiği eziklikle baş etmeye çalışırken tiksindiren bir koku, genizleri yakarcasına kol geziyordu.
"Hoş geldin Efrahim Boğdan!"
Tankut'un, kendinden emin ses tonu, ortamın sessizliğini dağıtıp gergin bir hava bahşediyordu. Efrahim, sinirlerini başka bir zamana sakladı.
"Kızım nerde?"
Oturduğu sandalyeden ayağa kalktı Tankut, Efrahim'in karşısında poz verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KONSEY
AdventureTürk'ün 'Devlet-i Ebed Müddet' fikri, evvelde var olduğu gibi ahirde de var ve payidar olacaktır. Bozkurt töresine şekil verenler, Türkiye Cumhuriyeti'ne şimal olmuşlardı. Mustafa Kemal'e Samsun icazeti verenler, Menderes'e yordam göstermiş; Özal il...