(Dokuzuncu Bölüm)

127 35 61
                                    

DİYARBAKIR
DİCLE

İki katlı ve avlulu bir ev, çevre yoluna yakın bir yerdeydi; toprak yol, çevre yolundan ayrılıp bu eve doğru ilerliyordu. Evin etrafı, duvarlarla örülmüştü. Avlu kapısı, demir kapılarla kapatılmış ve iki kişi, bu kapının hemen yanındaki kulübede oturup nöbet tutuyordu.

Evin alt katı, giriş katından müteşekkildi; mutfak ve odalar işgal etmişti burayı, arka bahçedeki havuza açılan kapı, hemen salondaydı. İkinci kat; çalışma odası, toplantı odası, yatak odaları ve bir mini kütüphaneden ibaretti.

Kütüphanenin kapısı, ortamdaki sessizliği dağıtırcasına açıldı; Firdevs'in kardeşi Sahra, kapının ortasında durup içeriye baktı. Gözleri, bir masada oturup kalınca bir kitap okumakta olan General'in üstündeydi. Sahra, kitabın kapağını kapatan General'e doğru ilerleyerek:

"Beklediğim icazet, hâlâ verilmedi. Ve bu, benim canımı sıkıyor abi!" dedi. General, karşısında duran Sahra'nın gözlerinden gözlerini ayırmadan, karşısındaki koltuğu işaret etti. Sahra, derin bir nefes alıp koltuğa oturdu.

"Sabırlı ol Sahra! Ablan, hepimizin ablasıydı. Onun ölümü, hepimizi teessür etti. Ama sabırlı ve metanetli olmalıyız! Sık dişini!"

Sahra, yutkunarak:

"Dişimi sıka sıka hâl kalmadı! Öz abim, Suriye'de! SADÎD, onu komutan seçti. Kobani'de, PYD yamyamlarıyla savaşıyor. Ablamızın ölümünden haberi yok! Eğer Jafer, Firdevs'in irtihalinden haberdar olursa, bu ülkenin sonu gelmiş demektir. Yapılanmamızın ve Konsey'imizin çıkarları için, hep sustum. Şimdi de icazet istiyorum. Araştırma yapmam için, bana destur verin!" dedi.

"Jafer, bunu bilmemeli! Türkiye, daha Sadîd'e ve Jafer'e hazır değil! Hele de Konsey, bu ülke için strateji kaleme almışsa... Bak Sahra! Eğer Erdoğan'la Fidan düşerse, bu ülke bizimdir. Aralık senaryosu hazır! Fidan'ı alıp Erdoğan'ı düşürdük mü, gerisi kolay! Unutma Sahra! Sulh'ta, her zaman hayır vardır."

Sahra, sırtını koltuğa yasladı.

"Hayırı şerri bilmem abi! Benim bu araştırmayı yapıp failleri bulmam lazım!" dedi. Artık dayanamayan General, sesini hafif yükselterek:

"Ben de sana sabret diyorum. Daha zamanı var." deyince Sahra, hışımla ayağa kalktı. Öfkeden burnundan soluyup:

"Akşama kadar mühletin var. Yoksa bildiğimi okurum." diye tısladı ve General'in öfkeli bakışları arasında kapıya yöneldi.

***

VAN

Bölge Hastanesi...

Bahçeye inmişlerdi; bir banka oturmuş ve sessizce önlerine bakıyorlardı. Asım'ın derin nefes alışları, Özlem'in sessizliğinde boğulup gidiyordu. Sessizliği, Özlem bozdu.

"Söyler misin Asım Çavdarlı, sen kimsin?"

Derin bir nefes alan Asım, bakışlarını ileriye dikti.

"Kim olduğumu ve ne olduğumu, şu an sana açıklayamam."

"Bu da ne demek? Ben, kimliği belirsiz biriyle olamam Asım!"

"Bak gülüm!" diyen Asım, yüzünü Özlem'e çevirdi. Özlem'in gözleri, Asım'ın kalbini mıncıklarken Asım, yutkunup:

"Seni çok seviyorum. Ve benden dolayı sana, herhangi bir zarar gelsin istemiyorum. Sen ve Emel, ben olduğum müddetçe tehlikenin tam ortasındasınız!" deyince Özlem, kaşlarını çatıp:

KONSEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin