İSTANBUL
Taksim TİM Karargâhı...
Toplantı salonuna kurulmuşlardı. Asım, masanın başına oturmuş ve yuvarlak masadaki üç arkadaşına bakıyordu. Nil, Çetin'le Kağan'ın sessiz duruşlarına bir mana veremeden konuya girmek istedi ve ortamdaki sessizliği, şöyle bir bozayım düşüncesiyle:
"Plan nedir abi?" diye sordu. 'Abi' derken dili dolanmış, yüzü kızarmış ve içi yanmıştı. Ama Asım anlamamıştı. Yerinde doğrulup:
"Çeto'le Kağo!" diye seslendi.
"Kağo mu?" deyip sırıtan Çetin, Kağan'ın kaşlarını çatmasıyla sustu. Asım, gülümseyerek devam etti.
"Siz ikiniz, Çağatay denen herifi izleyeceksiniz! Muhakkak bizi büyük başa götürecektir. Tetikte olalım!"
Çetin, gözlerini Kağan'dan ayırmadan:
"Ya büyük başa giderse..." deyince Asım, derin bir nefes alıp:
"O zaman bilgi verirsiniz! Biz de takviyeyle gelir, olaya müdahale ederiz!" dedikten sonra Nil'e bakıp:
"Nil Hanım! Biz ikimiz de, şu kızı alacağız! Neydi adı?" diye sordu. Nil, gözlerini kısarken Asım, elini kafasına koyup saçlarını karıştırdı. Aklına gelince de:
"Lahza Abalı... Şu, Hatem'in yanındaki kadın!" dedi.
"Onu niye alıyoruz ki?" diye soran Çetin, Asım'ın gülümseyerek:
"Nikahınızı kıyacağız Çetin!" demesiyle, Nil'in gülümseyen bakışları arasında:
"Haydi ya, valla iyi olur!" deyince Kağan, onu dürterek:
"Kendine gel lan!" diye uyardı. Asım, olayı örttü ve Nil'in:
"Ben onu araştırdım!" demesiyle ona adapte oldu.
"Öyle mi? Kimmiş?"
"Lahza Abalı, Etfal'de acil doktoru... Görevinde gayet başarılı, takdirnameleri falan varmış! Hep iyi notlarla karşılaştım! Sicili de gayet temiz!"
"Tam benlik!" deyip araya giren Çetin, Asım'ın çatık kaşlarını görünce geri çekildi. Nil'in gülen gözleri, Çetin'den Asım'a kaydı. Asım, istifini hiç bozmadan:
"Bu gece nöbetçi miymiş?" diye sordu. Nil, daha da gülümseyerek:
"Evet, şansımıza bu gece nöbetçiymiş!" dedi. Asım, usulca başını salladı.
"Güzel, bizim de acil işimiz vardı!"
Çetin, Kağan'ı dürterken Nil, Asım'ın çatılan kaşlarının süslediği karizmatik yüzünü inceliyor ve içten biriktirdiği hayranlığını, hafifçe belli etmeye çalışıyordu.
Beyoğlu'nun ücra bir köşesinde, henüz inşaat halindeki bir yapının üçüncü katına çıkmıştı Nadir; kattaki dairenin kocaman bir salonunda ayakta durmuş, yüzünü pencereye dönmüş ve katı gözlerle dışarıyı izliyordu. İçindeki sıkıntısı, apaçık yüzüne yansımıştı. Moralsiz olduğu, çattığı kaşlarından belliydi. Duyulan ayak sesleriyle, daldığı derin düşüncelerden sıyrıldı. İçeri biri girmişti. Yavaşça arkasında durana yüzünü döndü. Vekilin asık suratını görünce, usulca başını salladı. Vekil, birkaç adım atıp onun hemen yanına geldi tokalaşırken sessiz oluşları ve asık suratlı oluşları, mekanın beton suratında kaybolup giderken vekil, yüzünü dışarıya çevirip:
"Yarbay, Binbaşı'yı infaz etmiş olmalı!" dedi. Nadir, derin bir nefes alarak:
"Sanırım öyle!" dedi.
![](https://img.wattpad.com/cover/78745911-288-k919038.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KONSEY
AdventureTürk'ün 'Devlet-i Ebed Müddet' fikri, evvelde var olduğu gibi ahirde de var ve payidar olacaktır. Bozkurt töresine şekil verenler, Türkiye Cumhuriyeti'ne şimal olmuşlardı. Mustafa Kemal'e Samsun icazeti verenler, Menderes'e yordam göstermiş; Özal il...