İSTANBUL
Şişli/Osmanbey...
Bayılmıştı Özlem, cansız gibi yatıyordu yerde; tek yaşam belirtisi, alıp verdiği soluğuydu. Göz kapakları kapalıydı, her iki eli yanlarına düşmüştü, göğsü inip kalkıyordu.
Asansörün kapısı, gıcırtılı seslerle açıldı. Mavi kot pantolonunun paçaları, siyah spor ayakkabılarının içine tıkıştırılmış; siyah tişörtü, pantolonun üstünde durmuş ve siyah kar maskesi, kimliğini ve şeklini şimalini örtbas etmişti. Özlem'in kapısının önünde durdu. Cebinden çıkardığı anahtarla, kapıyı zorlanmadan açtı. Siyah eldivenli elleriyle, gayet rahat ve serbest hareket ederek içeri girdi. Özlem'in yerde, baygın bir şekilde yattığını görünce, hemen ona doğru koştu. Sağ elindeki eldiveni çıkartıp şah damarına dokundu. Ayağa kalkıp etrafına bakındı.
Bir liman...
Kıyıya demir atmış koca gövdeli gemiden, koskocaman sandıklar indiriliyor; taşıyıcı makinalarla, devasa kasalı mavi kafalı tıra yükleniyordu. Takriben yirmi kişilik bir işçi ordusu, bu nakil işiyle uğraşıyor; Aybars ve bir adamı da, yazıhane gibi bir yerde oturmuş, çay içerek bu işin bitmesini bekliyordu.
Siyah minibüs, kapıdaki barıyeri kırıp avluya girerken koyu bir panik ve telaş havası, dört bir yanı kuşattı. Her taraftan yükselen silah sesleri, Aybars ve adamını ayağa fırlattı.
Dersim'in mermisi, sandığın arkasındaki adama aş oldu. Adam yığıldı yerinde, Dersim'in gözü doymadı.
Kağan, paslı halinden kurtulmak istedi; bunun şerefine, tıra doğru koşan adamı vurdu, partiye renk kattı, devam etti.
Serdar, atağa geçti. Koştu ve duvarın arkasına mevzilendi, ateş etti, karavana oldu ve tekrar şansını denedi. Tırın ön lastiğini vurdu, vazgeçmedi. Tekrar ateş edince, bir adamı indirdi. Yine vazgeçmedi.
Çetin, hâlâ ufak silaha alışmamıştı. Sıka sıka karavanalara doymadı. Koşarak Serdar'ın yanına geldi. Medet istedi.
"Kanka, keşke kanasla dalaydım aralarına!"
Serdar, ateş edip:
"Misafirsin oğlum sen! Misafir, umduğunu değil; bulduğunu zıkkımlar lan!" deyince Çetin, tekrar ateş edip karavanaya bir yenisini daha ekledi.
"Abi, polis değil bunlar!" diyen adam, Aybars'ın:
"Ya kim lan bunlar?" diye sormasıyla:
"Bilmiyorum abi!" dedi. Aybars, kararsızlığın kucağına oturmuştu. Elinde silahı, çıkıp çatışmak veyahut arkadan sıvışıp kaçmak arasında tereddütler yaşıyordu.
"Eğer polis değilse, ben ölürüm de bu malları kaptırmam. Haydi!" diyen Aybars, hemen kapıya yöneldi.
Çetin, sıka sıka yerinden çıktı ve bir boş varilin arkasına geçip mevzi tuttu. Aybars'la adamının çıktığını görünce ateş etti ve adamı indirdi.
"Bingo!"
Aybars, adamının eks olmasıyla, bu ateşe bir karşılık verdi. O sırada Serdar'ı gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KONSEY
AventuraTürk'ün 'Devlet-i Ebed Müddet' fikri, evvelde var olduğu gibi ahirde de var ve payidar olacaktır. Bozkurt töresine şekil verenler, Türkiye Cumhuriyeti'ne şimal olmuşlardı. Mustafa Kemal'e Samsun icazeti verenler, Menderes'e yordam göstermiş; Özal il...