İSTANBUL
Öğleden sonraydı, güneşin pırıltılı ışıkları kuşatmıştı her yeri ve sıcaklık, giderek hararetini yükseltiyordu. Boğuk bir hava, Marmara’dan yükselip kıyılara doğru yol alıyor ve insanın nefesini sıkıştıran bir hava, dört bir yanı kuşatıyordu.
Ümraniye’de boş ve metruk bir yapının koca bir bölmesinde, bir sandalyeye oturtulmuş ve her iki eli, sandalyenin kol bölmesine bağlanmıştı. Ağzını kapatan bant, dudaklarını kuru bir hale getirmişti. Lahza, nemli gözlerle karşısındakilere bakıyordu. Köşedeki masanın üstünde duran elektrikli testere, siyah eldivenli bir el tarafından kavrandı. Gıcırtılı bir ses duyulunca Lahza, o gıcırtıyı çıkaran sandalyede oturmuş ve kalkmakta olan Asım’a baktı. Yalvarır bakan gözleri, Asım’ı pek de etkilemişe benzemiyordu. Nil de köşede durmuş ve Asım’ın ne yapacağını merak eden bakışlarla, hem onu hem de Lahza’yı izliyordu. Asım, ağır ve ürkütücü adımlarla Lahza’ya doğru yürüdü. Lahza, giderek ıslanan gözlerle Asım’ı her adımda takip ediyordu. Asım geldi ve Lahza’nın karşısında durdu. Testerenin ipini çekti, çalışmadı, tekrar çekti ve Lahza, irkilen gözlerini Asım’ın gözlerine dikti. Nil, yerinde doğrulmuş ve onlara bakıyordu. Asım, üçüncü sefer ipi çekince testere, homurtulu bir şekilde çalıştı. Lahza, havaya sıçradı.
“Demek konuşmak istemiyorsun, demek susma eylemine geçiyorsun! O zaman ben de, bunu yapmak zorundayım! Her iki kolun, birazdan bu testerenin dişleri arasında parçalanıp kesilecek! Aynı şekilde bacaklarını da, bu şekilde keseceğim!”
Lahza, öyle bir homurdandı ki testerenin sesini bile es geçti. Asım, usulca başını salladı. Yavaşça havaya kalkan testere, öfkeli bir şekilde ses çıkartırken Asım, Lahza’nın korku dolu bakışlarını umursamadı ve havadaki testereyi yavaşça indirmeye başladı. Lahza çırpınıyor, Nil şaşkın gözlerle bakıyor ve Asım, bir sadist gibi bu işten keyif almaya başlıyordu.
***
12 SAAT ÖNCE…
***
İSTANBUL
Şişli Etfal Hastanesi/Acil Servis…
“Sana, yüzünü dön dedim!” diye seslenen Lahza, yanında duran Hatem’in:
“Ne oluyor?” diye sormasıyla:
“Bir şey yok ya, benim odayı da temizle diyecektim! Ama adam, baya gizem yaptı! Neden yüzünü dönmüyor ki?” deyince Asım, yutkundu ve yavaşça makineyi onlara doğru çevirdi. Nil, alt dudağını ısırırken Asım, başını öne eğip mırıldanır bir şekilde:
“Şimdi…” dedi. Nil, aniden yangın düğmesine bastı. Ortamı kaplayan alarm sesi, büyük bir telaşı da beraberinde getirdi. Herkes oraya buraya kaçışırken Asım, kapıya doğru koşan Hatem’le Lahza’nın arasına makineyi sürdü ve tam aralarında durdu. Hatem, sanki Lahza peşinde geliyormuş sanıp hızla koşuyordu. Asım, makineden inip Lahza’nın kolundan tuttu.
“Bu taraftan!”
Lahza, Asım’ın gözlerine baktı. Birden irkildi. Tam bağıracaktı ki, belinde hissettiği bir sızıyla ürperdi. Asım, enjektörü beline saplamış ve boşaltmıştı. Lahza, aniden robota bağladı. Bedeninden güç kuvvet, Asım’ın emrine amade oldu. Asım, onun koluna girip arka taraftan dolandı.
Hatem, bahçeye çıkmıştı. Gözleri, her tarafta Lahza’yı arıyordu. Ama bir endişe de gelip içine yerleşmişti.
“Nerde bu kız?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KONSEY
MaceraTürk'ün 'Devlet-i Ebed Müddet' fikri, evvelde var olduğu gibi ahirde de var ve payidar olacaktır. Bozkurt töresine şekil verenler, Türkiye Cumhuriyeti'ne şimal olmuşlardı. Mustafa Kemal'e Samsun icazeti verenler, Menderes'e yordam göstermiş; Özal il...