70. Bölüm
👇👇👇
‘Beyhude değil çile çekmek, fuzuli değil çileye yem olmak…’
***
SURİYE – ŞAM
Ellerindeki uzun namlulu silahlar, doğabilecek herhangi bir tehlike için hazırda beklerken; kafalarına bağladıkları kızıl bezler, alınlarını siper tutmuş ve dağınık saçları, kir pasa bulanmış bir halde oradan buraya turlayan bu adamlar, kentin tenha bir sokağında, neredeyse metruk bir hale gelmiş bir evin avlusunda bekleşiyorlardı. Öğlen sıcağının güneşi, kızgın bir kimliğe bürünüp onları kavururken aksine onlar, üzerlerindeki kalın ceketlere bürünmüş ve sıcaktan etkilenmeyen bir tavır içerisindeydiler.
Evin üst katında, koyu gri halıların örttüğü zemine serilmiş eski püskü halıların üstüne yerleştirilmiş minderlere oturmuşlardı; birinin üstünde, dışarıdaki adamlara benzeyen kıyafetler varken diğeri, koyu yeşil şalvarlı, yeşil yelekli ve beline sardığı kırmızı yeşil beziyle dikkat çekiyordu. Önlerindeki ayran dolu demir bardaklar, tepelerinde dört dönen pervane ve odada bulunan iki pencereyi örtmeye yarayan kire bulanmış beyaz perdeler, bu odanın ana tablosuydu.
“Demek örgüt, Türkiye’ye bir eylem düzenlememizi istiyor?”
Dışarıdaki adamlara benzere giyinmiş pos bıyıklı adamın tok sesi, diğerinin kıpırdanıp ayran dolu bardağa uzanmasına paralel çıkmıştı.
“Örgüt, bunun minnettarlığını duyacaktır.”
Dedi diğeri ve ayrandan kocaman bir yudum alırken dudağında ayranın izi kaldı.
“Der misin bana Heval Nazik? Bu eylem, Şam’la Türkiye’yi karşı karşıya getirmeyecek mi?”
“Arkasında sizin olduğunuzu söylemeyeceğiz!”
“Biz yapacağız, siz forsunu atacaksınız, öyle mi?”
“Kandil, bunun şükranlarını sunacaktır.”
“İş, sadece şükranda kalmamalı! Türkiye devleti, artık eski zayıf, güçsüz ve dilsiz bir devlet değil! Bunu tüm dünya biliyor. Bu yüzden çekincemiz vardır.”
Nazik, muhatabının suratını inceledi.
“Ne zamandır Esed, çekinmeye başladı Camal Arkadaş? Siz ki, nice kent yağmaladınız, nice insan öldürdünüz, nice kadın alıp sattınız, neyden çekindiniz?”
Pos bıyıklı Camal, bıyığının altından tıslarcasına konuştu.
“Onlar bizim insanımız, bizim kadınımız ve bizim kentimiz! Hedef belirlediğin yer, Türk devletinin yeri! Zaten Türk devletinin başındaki adam, her lafta ve her sözde, bizim ulumuza dil uzatır. Onu yerer, kötüler. Neden direkt hedef odağı olalım?”
“Bak arkadaş!”
Yerinde doğruldu Nazik, sesini kalın bir tona karıştırıp konuşmasına devam etti.
“Ben sana bir teklif getirdim, sen benden ne istersen iste! Sana, bizzat Kandil’in mesajını getirdim! Sen de aklında ne varsa, söyle! Bırak eylemin nerde ve nasıl yapılacağını! Bırak sonrasını! Rusya’dan emir mi bekliyorsun, Fransa’dan haber mi istiyorsun? Esed’in onayına mı ihtiyacın var? Ara ve sor!”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KONSEY
AdventureTürk'ün 'Devlet-i Ebed Müddet' fikri, evvelde var olduğu gibi ahirde de var ve payidar olacaktır. Bozkurt töresine şekil verenler, Türkiye Cumhuriyeti'ne şimal olmuşlardı. Mustafa Kemal'e Samsun icazeti verenler, Menderes'e yordam göstermiş; Özal il...