Dostum Benim 🆕

55 25 47
                                    

VAN/MERKEZ

"Ne?" diye sordu, sustu Emel; ılık ılık damlayan gözyaşları konuştu, haykırdı hüznünü Rojda'ya nakletti. Fırladı yerinden Rojda, sarıp sarmaladı Emel'i, kucakladı derdini sıkıntısını, sıvazladı sırtını dostane. Ama durmadı Emel, akıttı yaşlarını denizlere, okyanuslara kattı, çölleri sevindirdi.

"Canım arkadaşım, Selcan'ım! Öldü mü o?"

Rojda, yutkunmakla karşılık verdi, teselli sözcükleri firar etti, bu yüzden de Rojda, sükutu seçti ve Emel'in titreyen bedenini sarmaladı.

"Bak, sakin ol! Kriz falan geçirirsin, topla kendini! Arkadaşın şehit oldu, lütfen bırakma kendini!"

"Kim yaptı?"

Pençesini gösterdi Emel, dişlerini biledi intikamla, ateşiyle kavruldu. Rojda, bilmediğini belirtircesine omzunu silkti.

"Failleri henüz bulunamadı. Muhtemelen örgüt falan yapmıştır."

Aldığı derin nefes, ciğerlerine ağır geldi.

"Allah, mekanını cennet etsin Selcan'ım!"

Rojda, içinden şükretti; yatışmıştı Emel, durulmuştu nihayet. Yerine oturan Rojda, Emel'in:

"Gevaş'taki yerini biliyor muyuz şu abinin?" diye sormasıyla:

"Evet, biliyoruz! Zaten Gevaş küçük bir yer, sen de gördün! Ve oranın, sadece tek bir cemaat evi var, erkeklere ait." diye karşılık verdi.

"İyi o zaman, tanışalım şu abiyle!"

💿💿💿

İSTANBUL

Hübel Holding...

Kapının çalması, heykele dayamış olduğu elini kaldırmasına ve münzevi duruşunu bozmasına müsebbip oldu Saruhan'ın. Şaşırdı içeri giren Aybars'a bakıp, bir kaşını kaldırdı ve:

"Ne tez ayaklandın Aybars?" diye sordu. Karşısında durdu, önünü ilikledi ve endişesine kol kanat gerdi.

"Trafik memurumuz kayıp ve mallar yok!"

Saruhan'a bir afakan musallat oldu, dudakları raksa durdu, bedeni telaşa yer verdi.

"Bay Barbado, nasıl kaybolur lan?"

Telaşın dozajı arttı, gücü yükseldi, performansı katlandı ve ortamda endişeler fink attı.

"Maalesef kendisine ulaşamıyorum. Adamlarım, mekanının boş olduğunu söylüyor."

Dişini sıktı ve patladı aniden.

"Allah belasını versin!"

Durdu birden, Aybars da şaşırdı, toparlanıp düzeltti Saruhan.

"Pardon, yani tanrı hübel..."

Şişli/Osmanbey...

Sıkıntısı, narin bedenine refakat ediyor; elindeki kumandayla zapladığı televizyon kanalları, sıkıntısını gidereceği yerde, kat be kat arttırıyor ve onu, iyice bunaltıyordu. Kapattı televizyonu, küfredercesine bıraktı kumandayı Özlem, ayağa kalktı oflayarak ve pencereye doğru yürüdü sıkıntısını kucağına alarak. İkindiden sonra hava, daha da bunaltıcı bir hal almış; güneş, yazın hararetine nispet eder gibi alev alev damlıyordu. Balkona çıkmak istedi Özlem, Asım'ın:

KONSEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin