İSTANBUL
Sultanahmet Camii...
Caminin içi, yatsı namazından sonra tenha ve sessizdi; her nasıl olduysa cami açık bırakılmış, Asım ve bu adam için konuşma yeri olarak seçilmişti. İmamın hutbe irat ettiği kürsünün hemen dibinde oturmuşlardı. Gözlerini içeriye gezdirdi Asım; duvarlardaki göz alıcı renklere baktı, mavinin cazip tonuyla bezenen desenleri gıpta ederek süzdü. Ana kapıdaki demirden yapılmış kordondan gözlerini alamadı; duvarlardaki çinilere bakarken iç çekti, çinilerin üstündeki değişik çiçek motifleri, onun gözlerinden beynine intikal ederek zevkine çanak tutmuştu. Gündüzleri caminin aydınlatılmasına vesile olan çinilerin görüntüsünü düşününce, derin bir iç çekerek karşısındaki adama döndü. Adam da onu izliyor, Asım'ın her baktığı yeri tebessüm ederek seyrediyordu.
Bu sefer de Asım, caminin mihrabına dikti bakışlarını; mermer mihrabın çinilerle bezenmiş olması ve sütunlarla görselliği arttırılmış olması, Asım'ın hayran bakışlarına meze olmuştu. Altın yaldızlı minbere görkemini kazandıran unsurları tefekkür etti Asım; geometrik geçmeler ve kabartmaların süslediği hünkar kasrı, belli ki azamet göstergesi olarak lanse ediliyordu. Altın yaldızlı çinilerle süslü, sedef kakmalarla bezenmiş kapısına çevirdi bakışlarını; bakarak bitiremediği bu eşsiz şahesere her baktıkça, ayrı bir iç çekiyor ve hayranlığı giderek artıyordu.
Adam, iç duvarların göz alıcı renklerle bezenmiş desenlerini işaret ederek:
"Blue Mosque... Yani Mavi Cami diye yurtdışında geçmektedir. İsmi öyle!" diye sessizliği bozdu. Asım, gözlerini kısarak adama baktı. Adamın devam etme niyeti vardı.
"İnşasında tercih edilen mimari anlayışı, Osmanlı cami kültürüne farklı bir bakış açısı getirmiştir. Her şeyiyle kusursuz ve her şeye hizmet eden bu şaheserin yapımı, yine bizim sayemizde olmuştur Asım Çavdarlı! Sultan I. Ahmet'in emriyle yapıldığı söylenir. Oysaki sultana da kapı açan biri vardı."
Araya girdi Asım.
"Kimdi o biri?"
"Mimar Sinan'a destur veren biri... Sedefkâr Mehmet Ağa'ya el veren biri... Ödeneğinin Osmanlı hazinesinden sunulduğu söylenir ama bu, tamamen bizim istediğimiz bir bilgiden başka değildir. Biz böyle olsun dedik, öyle oldu. Biz, Mimar Sinan'ın aşkına da şahit olduk, şevkine de kucak açtık. Sedefkâr Mehmet Ağa'nın müteşebbis olması, ilk selatin caminin inşası gerçekleşmiş oldu. Bu arada belirtmek gerekir ki herkes, inşasında büyük bir özveriyle çalışmıştır."
Yerinde hafif kıpırdadı Asım, adamın susup ona bakmasıyla:
"Benimle tanışmak istemişsiniz ama hâlen tanışmış değiliz!" deyince adam, ince bir tebessümle:
"Biz tanışığız Asım Çavdarlı; evvelden tanışık, ahirde tanışık ve ahrette tanışığız. Sözümüz bir, özümüz yektir bizim; biz biriz Asım Çavdarlı, yekiz ve tekiz!" dedi.
"Biz kimiz?"
"Biz; Türklerin kadim geçmişi, Türklerin kadim tarihi, varoluş direkleri ve köklü temelleriyiz Asım! Selçuklu'yu kuran da biziz, yıkan da biz olduk; Osmanlı'yı kuran da biziz, kül eden de biz olduk ve Asım, Asım, Asım! Osmanlı'nın küllerinden Türkiye Cumhuriyeti'ni vücuda getiren de biziz!"
Yutkundu Asım, ne diyordu bu adam, neyden bahsediyordu ve neyden dem vuruyordu? Türk'ün evveliyatından girdi, ahirinden çıktı. Söyledikleri maval mıydı, masal mıydı çözemedi. Kısık gözlerini adamın suratında gezdirirken adam, derin bir nefes aldıktan sonra lafa girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KONSEY
AdventureTürk'ün 'Devlet-i Ebed Müddet' fikri, evvelde var olduğu gibi ahirde de var ve payidar olacaktır. Bozkurt töresine şekil verenler, Türkiye Cumhuriyeti'ne şimal olmuşlardı. Mustafa Kemal'e Samsun icazeti verenler, Menderes'e yordam göstermiş; Özal il...