Keyifli okumalar💜
Sihrini Kaybetmiş Gerçekler
"Kelimeler öldürür insanları, silahların öldüremediği kadar."
Gece karanlıktı.
Yollar garip bir ıssızlık içindeydi. Sanki tüm şehir yabancıların varlığını hissetmiş gibi eve kapanmıştı. Belki de olanlar kanallarda göstermişti ve insanlar korkuyordu. Ailemden korkuyorlardı. Onların geri gelip şehrin üstüne kara kanatlarını açma ihtimalinden korkuyorlardı.
Ben de korkuyordum.
Yeni yeni hissetmeye başladığım güzel duyguların benden çekip alınmasından ve iyi ya da kötü de olsa bazı insanların zarar görmesinden korkuyordum. Batı'nın zarar görmesinden... En çok da ondan korkuyordum. İnsanların bunu bir Romeo ve Juliet trajedisine çevirmelerinden endişe edip kendi kendimi yiyordum. Adımladım sokakta ilerlerken uzaktan gelen motor seslerini ve dalgaların tuzlu kokusunu daha ayrıntılı bir şekilde duyuyordum sanki. Her şey çok hafifi. Şehir bu hali ile her zamankinden çok daha sessiz ve yalnızdı. Belki de ben kendi içimde koca bir boşluktaydım.
Önümde bir çocuk parkı vardı. Ağaçlar gökyüzüne yükselirken büyük yeşil yaprakları siyaha dönmüştü. Hemen altında duran lambalar başını eğmiş olduğu için sadece parkın yollarını aydınlatabiliyorlardı. Adımlarımı parkın o yollarına doğru atıp yalnız kalma ihtiyacımı gidermek istiyordum. Kıvanç'ın beni eve bırakma ısrarlarını yaklaşık yarım saat önce büyük bir kararlılıkla reddetmiş ve Mars ile buluşacağım yere doğru yürümeye başlamıştım. Ama tam da şimdi, oturup biraz düşünmeye ihtiyacım olduğunu anlamıştım.
Mars'a neden güvenecektim ki?
Adımlarım çocuk kaydıraklarını geçip oturma alanına doğru ilerlerken zihnimde bu düşünce vardı. Ona yaptığı şeylerden sonra neden güvenmek istediğimi biliyordum. Ufacık da olsa babamla ilgili bir şey öğrenmek istiyordum. Yıllar süren arayışım bir anda sonuç bulsun, biri onu tutup bana getirsin istiyordum. Ben burada, bu sessiz parkın içinde yürürken babamın adımları neredeydi? Nefes alıyor muydu, beni hiç düşünüyor muydu, bunları bilmek için ölüyordum.
Parkın iç tarafına doğru yürürken bir an için arkama bakıp ışıklı caddenin gözden uzaklaşmasını izledim. Sık ağaçların arkasında kalmış ve görünmemek üzere orada saklanmıştı. Mars ile buluşmam gereken yer, olduğum yerden yürüme mesafesi olarak yarım saat uzaklıktaydı. Bu süreyi uzatmak ister gibi bir banka oturdum ve başımı kaldırıp ağaç yapraklarına baktım.
Batı'ya haber vermem gerekiyordu. Her ne kadar içimde babam için hissettiğim o çaresizlik beni Mars'a koşmak için zorlasa da bunu yapmayacaktım. Mantıklı düşünen çok ufak bir yanım varsa onu dinlemem gerekiyordu ve o da bana Batı'ya haber ver diyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Batı Sahili Ve Kar Küresi
Teen FictionWattys 2020 Genç Yetişkin kazananı.🏆 Yıldızlar üzerimizde parlarken kafamı kaldırdım. Gözlerindeki derinliğe bakmaya dayanamıyordum. Bir erkeğin beni bu şekilde etkilemesine izin veremezdim ama şu an yanımda oturmuş yıllardır korktuğum şeyi bana hi...