Karısının yanında yumuşacık şefkat dolu olan Kendal Ağa Kenan'a çokta merhametli olmayacaktı. Kenan'ı bekleterek evden göndermemiş Kadir Ağa'nın annesinin ve küçük erkek kardeşlerinin Urfa'ya dönmek için ayrılışıyla Kendal Ağa yanına Kurtuluş ve Kenan'ı alarak çalışma odasına çekilmişti.
Kenan iki ağabeyi karşında suçlu bir şekilde oturuyor kesilecek cezayı bekliyordu. Elbette bu zaman kadar yaptığı terbiyesizliğin hassizliğin bir cezası olacağını biliyordu. Az kalsın babalarının ölümüne sebep olacaktı. Bu sefer abileri ne ceza verirse versin itiraz etmeden kabullenecekti.
Kendal masanın üzerine kollarını yaslayarak ellerini birleştirdi.
"Ne okumak istiyorsun?"
Katıydı. Kolay kolay kardeşinin düzeleceğine ihtimal vermemişti bu zamana kadar onun parasız kaldığından mı yoksa aile kavramını gerçekten özümsediği için mi pişman olduğunu iyice öğrenmek istiyordu.
"İşletme düşünüyorum"
Kendal abisi ve Kurtuluş abisi de bu bölümleri okumuştu. Kemal abisi Londra'da ekonomi okuyordu. Şirkette çalışmayı düşündüğü için onlarla aynı alanda ilerlemeyi düşünmüştü. Onun dışında aklına gelen bir bölümde olmamıştı. Hep işletme üzerine yoğunlaşmıştı.
Kendal'ın kaşları çatıldı. "Emin misin?" dedi. Sonuçta pek ilgi alanı olmadığını kardeşinin biliyordu. Onun şirkette çalışma kararından emin olmak istiyordu. Ona göre bir yol çizecekti.
"Eminim"
"Gelelim senin cezana o zaman" Kurtuluş keyifle arkasına yaslandı. Kenan iki abisi arasında gidip geldi. Henüz 19 yaşındaydı biraz acısalar olmaz mıydı?
Kurtuluş'un pişmiş kelle gibi sırıtıyor oluşu Kenan'a hiç de iyi bir cezanın gelmeyeceğinin habercisi gibiydi.
"Sınavı kazanana kadar dayımızın lokantasında bulaşık yıkamaya devam edeceksin"
Kenan bulaşık yıkamaya alışmıştı artık itiraz etmedi bir cezayı hak ettiğini biliyordu çok da pişmandı. Pişman olduğunu abileri de sonuna kadar anlasın istiyordu.
"Okulu kazanınca hem şirkette çalışacak deneyim kazanacaksın hem de okuyacaksın sana maaş vereceğiz harçlık yok çalıştığın kadar kazanacaksın kazandığın parayla da okuyacaksın"
Kenan abilerine ciddi olup olmadıklarından emin olmak için yüzlerine baktı. İkisinin de yüzü sert ve tavizsizdi.
"Özel okul yok çok iyi devlet üniversiteleri var oraları kazanmaya bak kazanamazsam özel üniversite okurum gibi bir düşünceye kapılma"
"Arabada yok arabanı geri vermeyeceğiz okulu bitirince alabilirsin ancak"
Kurtuluş Kenan'ın arabalara olan zaafını biliyordu oda böyle bir cezayı uygun görmüştü.
Kenan abilerinin eline düşmüştü. Ve onlar Kenan'ı pişirmeye yeminli gibi ateşi harlıyorlardı. Dört yıl boyunca büyük bir mücadele onu bekliyordu.
"Nerede kalacağım ben?" dedi. En azından bu konuda insaf etselerdi olmaz mıydı?
"Şimdi nerede kalıyorsan orada"
Kenan boynunu büktü. Lokantanın deposunda kalıyordu. Nigar yengesi onun için orayı temizlemiş yatak masa ve kıyafetleri için ikinci elden dolap yerleştirmişlerdi. Dayısı kendilerinde kalmayı teklif etse de Kenan gururundan kabul edememişti.
Abilerine ve babasına kendisini kanıtlayacaktı. O okulu bitirecek ayakları üzerinde duracaktı bunu da herkes görecekti.
"Tamam"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutlara Esir Olduk
Romance-Bu bir Güneydoğu Anadolu hikayesidir. Bir rüzgar eser kıyıdan, sönmez ateşin Bir ağıt kopar yüreklerden, kimse duymaz. Bir gözyaşı akar derinden, kimse silmez Bir çilen vardır çekilecek, kimse ortak olmaz Bir yalnızlık vardır, hiç gitmeyen Birde...