21. Öldürmüyor, süründüyor

1.6K 77 1
                                    

Keyifli Okumalar :)

Derya son olayın ardından artık mezarlığa gitmiyordu. Bir süredir Kendal'da dahil kimseyle konuşmuyor tek tük şeylere cevap veriyordu. Artık tamamen içine kapanmıştı. Sadece bebeğinin sağlığını düşünüyordu. Bebeğinin iyi olması onun için her şeyden daha önemliydi.

Doktorun uyarısı üzerine Kendal yataktan çıkmasına izin vermiyordu. Babasını kaybetmişti bebeğinin kaybetmekle burun buruna gelmişti yaşadığı şeyler hiç de kolay şeyler değildi. Kendisini sürekli yorgun ve bitkin hissediyordu ama buna rağmen uyumak istemiyordu. Uyumak Derya için büyük bir lüks haline gelmişti. Sürekli aynı kabusu görmüyor başka başka kabuslarda korkularını sürekli canlı tutuyordu ve Derya kabuslarında gördüğü bebek mezarıyla delirmek üzere olduğunu düşünüyordu. Derya tüm gece odada bebeği ile yalnız kalmıştı. Yalnız kalmaktan korkuyordu Kendal yanından ayrılmazken bu gece odaya gelmemişti. Kocasının nerede yattığını düşünerek dudaklarını dişledi. Sabah olmak üzereydi ve Derya göreceği kabuslardan korktuğu için gözünü bile kırpmamıştı. Gözleri sızlamaya başlamıştı açık tutmakta zorlanıyordu. Kendal'ı beklemişti. Kendal yanındayken uyumak daha kolay oluyordu uyanınca gördüğü kabusun etkisinden daha çabuk sıyrılıyordu. Ellerini yanağı ile yastığın arasına yerleştirerek yatağın içinde kıvrıla bildiği kadar kıvrıldı. Gözlerini yummak istemese de daha fazla direnememiş ve uykuya teslim olmuştu.

****

Kendal farklı farklı tonlarda ki yeşilliğin olduğu ormanda ilerliyordu. Orman birbirinden farklı o kadar güzel yeşilliklerle doluydu ki Kendal hayran kalmıştı. Bastığı çimenlerin altında ki toprağın rengi dahi görünmüyordu. Ağaçların gövdeleri dalları dahi yeşil yapraklarla sarmalanmış durumdaydı.

Sadece çeşitli kuş seslerinin duyulduğu ormanda Kendal neden yalnız olduğunu düşünmeye başladı. Urfa'da böyle bir yer yoktu nerede olduğunu tahmin edemiyordu.

"Kendal seni bekliyorum hadi gel artık,"

Kendal karısının sesini duyunca içine bir rahatlama çökmüştü yalnız olmadığına sevinmişti. Hızlı adımlarla sesin geldiği tarafa doğru ilerlemeye başladı. Düz bir yeşillik alana doğru çıkmıştı. Bir tane kalın bir ağacın olduğu alanda ağaca bağlı salıncakta oturan karısı tıpkı evlendikleri ilk zamanlarda ki gibi yüzü pırıl pırıldı ve gülümsüyordu.

Karısını görmesiyle Kendal'ın yüreğine tarifsiz bir huzur dolmuştu. Karısını böyle görmeyeli uzun zaman olmuştu.

"Hadi gel artık sallanmak istiyorum durma orda,"

Deryanın salıncakta çocuklar gibi nazlanmasıyla Kendal'ın gülüşü yüzünde genişlemişti. Hızlı hızlı adımlarla karısına ilerledi. Bembeyaz elbisesinin içinde başında papatyalardan yapılmış taçla karısı her zamankinden daha da güzeldi. Karısının gülen yüzünü görünce nerede oldukları Kendal'ın artık umurunda değildi.

"Benim güzeller güzeli karım demek sallanmak istiyor,"

"Evet evet çabuk ol hadi zamanım az kaldı,"

Kendal, Derya'nın arkasına geçip salıncağa sallamaya başlarken kaşları çatıldı.

"Neye az kaldı?"

"Babamın yanına gideceğim,"

Kendal, burukça gülümsedi. Derya başını geriye doğru yatırarak, yüzünü güneşe döndü. Bacaklarını sallayarak; "Biraz daha hızlı salla," diyerek sitem etti. Tam bir çocuk gibiydi. Büyümüşte küçülmüştü. Kendal karısının sevimliliğine gülerken, uzun zamandır karısıyla bu kadar keyif alamadığı için halinden memnundu ve zaman meselesine fazla takılmadı. Deryayı da fazlasıyla memnun etmek isteyerek daha hızlı sallamaya başladı.

Bulutlara Esir OldukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin