82. Bataklık

444 38 8
                                    

Sevgili okuyucularım merhaba :)

Bu bölüm hiç ama hiç içime sinmedi bayramdan önce bölüm paylaşabilmek için acele geldi ev işlerim fazlasıyla yoğundu bölümü yazmakta o yüzden fazlası ile zorlandım. Bayram sonu sana uzun ve doyurucu bir bölüm yazabilmeyi umut ediyorum. 

Son olarak Kurban Bayramının mübarek olsun bayramınız şeker tadında geçsin nice bayramlarda bir olabilmeyi Rabbim bizlere nasip eylesin. 

Yıldıza Basmayı Unutmayalım!

Doğu düğünleri denilince akla ilk gelen ip gibi dizilen insanların çektiği upuzun halaylar ve takılan kilo kilo altınlar olurdu. Bu düğünde akıllarda kalan ne altınlar nede halaylar olmuştu. Kimsenin aklına gelmeyen ve akıllardan silinmeyecek bir an yaşanmıştı.

Behram Çakular kendi ayakları ile ölümüne yürümüş, solandan içeriye teşrif etmişti. Behram'ın herkes tarafından fark edilmesiyle müzik kesilmiş onu tanıyan herkesi şaşkınlık ve hayret tanımayanları merak kaplamıştı.

Fısıltı ve uğultu çığ gibi solanın içerisinde çoğaldı.

Gideceğini söylediği halde tamda düğünün orta yerinde bitiveren kuzenini görmesiyle Kendal tedirgince kaşlarını çattı. Kendal'ın kaşlarının çatılışı hiç hoş olmayacak şeylerin yaşanacağının belirtisiydi.

"Oğlum" nidası döküldü bir annenin dudaklarından acı acı. Yılların hasretiyle oğluna koşup gitmek istese de kocası koluna yapışmış izin vermiyordu. Şokla gözyaşları inci gibi dökülüyordu.

Oturduğu masadan kalkarak öne çıkan bir isim daha vardı. Pejna! Refik Dağlıhan hemen kızının yanında bitiverirken Pejna'nın babasının belinden silahı çekip Behram'a doğrultması saniyeler sürmemişti. O silah göz açıp kapanıncaya kadar kısa bir sürede ateşlenmişti. Pejna Behram'ı vururken gözünü dahi kırpmamıştı. Ortalık bir anda karışıp insanların çoğu kaçışmaya başlarken Çakular aşireti ile Dağlıhan aşireti Pejna'nın silahı ateşlemesiyle birbirine girmişti. Tabaklar bardaklar sandalyeler havada uçuşurken Kemal yere yığılıp kalan Behram'a koşturdu. Aynı anda Hesna'da gelirken belinde ki elbisesinin kuşağını çözerek Kemal'e verdi. Kemal kuşağı eline dolayarak Behram'ın yarasına bastırdı.

Kemal gözlerini Hesna'ya dikti. Gürültü çok fazlaydı kargaşanın ortasında kalmışlardı.

"Hemen çık buradan güvenli bir yere geç ve ambulansı çağır" diye bağırdı. Hesna cansızca yatan Behram'a göz ucuyla bakıp başını salladı. Hızlıca uzaklaştı.

Aynı anda iki farklı isimden gürültüyü bastıracak kadar yüksek bir nida döküldü.

"Karım nerede?"

Kendal ve Botan göz göze geldi. İkisi de deli danalara dönüşmüşlerdi. Solonun yarısı boşalmış diğer yarısı birbirine girmişken onların eşleri ortalıkta yoktu.

Asuman'da Derya'yı aradığı için solandan çıkamamıştı. Kendal'ın yanına koşturdu.

"Tuvalette olabilir bakmaya gidiyorum lütfen Said'i çıkar aradan"

Asuman'ın sesi yarı ağlamaklıydı. Said kavganın ortasında kalmıştı gençleri birbirinden ayırmaya çalışıyordu.

Kendal başını salladı. Karısı ortalıklarda olmadığı için burnundan soluyordu. Botan çoktan Asuman'ın peşine takılmış aklına gelmediği için karısının tuvalette olup olmadığına bakmaya gidiyordu.

Kendal cebinden çıkardığı silahı yukarı doğrultarak üç kez ateşledi. Tüm gürültü patırtı son bulup kavgaya tutuşanlar birbirlerinin yakalarından ellerini çekip süt dökmüş kediye döndü.

Bulutlara Esir OldukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin