Keyifli Okumalar :)
Yıldıza Basmayı Unutmuyoruz :)
Kendal odaya girerek baştan aşağı Deryayı tarayarak "Hazır mısın delalim?" diye sordu.
Derya siyah şalla saçlarını örterek "Hazırım" dedi.
Sabah ilk uçakla Urfa'ya gelirlerken Yenihan konağına gitmek için hazırlanmışlardı. Gece kalp krizi geçiren Sadullah Ağa anjıyo için uygun bulunmayınca açık kalp ameliyatına alınmış olsa da direnemeyerek vefat etmişti.
"Gidelim öyleyse delalim,"
Derya küçük çantasına telefonunu koyarak kapıda duran Kendal'ın yanına ilerleyerek odadan çıktılar. Her şey apar topar gerçekleştiği için biraz yorgun ve halsizdi.
"Delalim gelmek istediğine emin misin?
Derya içten bir tebessüm ile "İyiyim," dedi.
Kendal bu durumdan pek memnun kalmışa benzemese de Derya'nın konakta kalmaya niyetinin olmadığı da açıktı.
"Kısa sürecek,"
"Tamam ağam az kalacağız ve geri dönüp senin kollarında dinleneceğim artık rahatlayabilir misin?"
Deryanın bir çırpıda söyledi sözlerle yanaklarının ısısı artmıştı. Kendal çarpıkça gülümsedi.
"Çok rahat oluyor mu?" Derya şaşkın şaşkın bakınca Kendal, "Kollarım?" diye vurguladı.
Kendal Deryayı utandırmayı bir kez daha başarırken bundan çok hoşnut görünüyordu.
"Taş gibi ama sıcacık düşünce kanat gibi üşüyünce yorgan gibi ayrılınca özlem sarılınca derman gibi"
Derya Kendal'ın soluğunu nefesini kesmişti. Kanının akışını hisseder hale gelirken ne ara Deryayı öpmeye başladığını hatırlamaz hale gelmişti. Derya nefesini kesmişti nefes alabilmesi için de ona can suyu olan karısına muhtaçtı.
Derya yer ayaklarının altından kayıyormuş gibi sallanırken düşmemek için Kendal'a tutunmuştu. Ani gelen öpücükle mutluluk ve heyecanı tüm hücrelerine sirayet ederken gününü lezzetlendiriyordu.
"Kendal nerede gitmiyor muyuz hala?"
Kadir Ağa'nın bariton sesi terastan duyulduğunda Kendal ve Derya soluk soluğa birbirlerinden ayrılsalar da yüzleri birbirlerine çok yakındı. Aldıkları nefesle süratle birbirlerine çarpıyordu.
"Bu yaptığın delilikti ya bizi görselerdi?"
Kendal'ın dudakları kıvrıldı. Kalp atışı da kan basıncıda düzelmiş değildi. Deryanın başından kayan şalını düzelterek kıpkırmızı kesilmiş suratını keyifle izledi.
"Hala arka avludayız bizi kimse göremez üstelik söylemen gereken şeyleri odamızda söylersen sonuçları daha güzel olur,"
Derya artık yorgun ve halsiz değildi. Fakat utançta boğulduğu kesindi. Ön avluya geçtiklerinde Kadir Ağa ve Sultan Hanım'da kapıdan çıkmak üzereydiler. Kendal ve Derya onlara yetişirken hızla kendini toparlayan Kendal'a rağmen Derya kendine gelebilmiş değildi.
"Buke iyi misin koşmuş gibi bir halin vardır?"
"İyiyim daye biraz sıcakladım,"
Tam aksine kaşesine sarılarak üşümüş bir görüntü çizerken altı hamilelik yaşayan Sultan Hanım bu durumu garipsememişti. Hamileliğin gelgitleri pekala normal karşılanabilirdi.
Neyse ki arabaların önlerine gelip hazır olmasıyla fazla sorguya takılmayan Derya rahat bir nefes en sonunda alabilmişti. Yolculukları sessiz geçerken kısa sürede cenaze evine gelmişlerdi. İhtişamlı konağın kapısı birçok gelen gidenden dolayı tamamen açık bırakılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutlara Esir Olduk
Romance-Bu bir Güneydoğu Anadolu hikayesidir. Bir rüzgar eser kıyıdan, sönmez ateşin Bir ağıt kopar yüreklerden, kimse duymaz. Bir gözyaşı akar derinden, kimse silmez Bir çilen vardır çekilecek, kimse ortak olmaz Bir yalnızlık vardır, hiç gitmeyen Birde...