Sevgili okurlarım gecikme için çok çok özür dilerim şehir dışındaydım yazmaya vaktim yoktu. döndüğümde yazmak için aklımı hemen toparlayamadım istediğim gibi de olmadı. bir sonraki bölümün daha uzun olması için çabalayacağım.
Keyifli Okumalar :)
Kendal arabadan indiğinde Derya kocasının yüz ifadesini gördüğünde ilk defa kocasından ürkmüş olacaklar karşısında tir tir titremeye başlamıştı. Birkaç dakika içerisinde olup bitenler hala bacaklarının titremesine sebep olurken şimdi sıtmaya tutulmuş gibi hissediyordu. Kendal'ın göz açıp kapayıncaya kadar Derya'ya göz atıp baştan aşağı tarayarak ardından hızlıca belinde ki silahı çıkarıp yerde baygın yatan adama doğru ilerlemeye başlamıştı.
Silahı gören Derya dehşet içinde kalakalırken dizlerinin üzerine düştü. Hala bayılmadan nasıl durabildiğine dair hiçbir fikri yokken attığı güçlü çığlıkla öne doğru atıldı.
"Kendallll!"
"Derya dur, yaklaşma!"
Derya yerden destek alarak kalkmaya çalışırken Oya ve Suna Deryayı tutarak kaldırmışlardı. Kendal'ın gözü hiçbir şey görmezken gözlerine perde inmişti ve Derya o perdeyi kaldırabilmek için çırpınıyordu.
"Kendal yapma! Ne olursun yapma!"
Ambulans çağırmakla meşgul olan polisler Kendal'ın elinde ki silahı fark ettiklerinde hemen müdahalede bulundular.
"Kendal Bey yaklaşmayın gereken neyse biz yapacağız elinizde ki silahı bırakın lütfen!"
Kendal elinde ki silahı yerde yatan Haydar'a doğrulttu. Kızlar tarafından taşlandığı için kan revan içinde yerde yatıyordu.
"Kendal kendal lütfen yapma!"
Kendal Deryayı ne duyuyor nede dönüp bakıyordu. Eğer bakarsa kendisini ikna edeceğini biliyordu. Bu pisliği tamamen ortadan kaldıracak karısı da bir daha korkmayacaktı.
"Önümden çekilin bana engel olmayın bu pisliği temizleyeceğim"
"Kendal Bey bunun sizde doğru bir karar olmadığının farkındasınız lütfen yapmakta olduğunuz yanlıştan geri dönün"
"Karımı korkuttu ona zarar verdi benim değerlimi incitti"
Tıpkı gözleri gibi sesi de oldukça karanlıktı.
"Kendal buradayım ben iyiyim ne olursun yapma beni sensiz bırakma bana bak nolursun"
Peş peşe duran iki arabayla birinden Said birinden Doktor Erkin indi.
Polislerin müdahalesi ile karşı karşıya kalsalar da Said ailenin avukatı olduğu için Kendal'ı ikna edebilmek için geçmesine izin verdiler. Kendal silahı halen Haydar'a doğrulttuğu için Doktor Erkin'e ise izin vermemişlerdi.
"Kendal bu bir çözüm değil indir silahı sen böyle bir adam değilsin sen katil değilsin"
"Bu işi daha önce bitirmem gerekiyordu geç bile kaldım Said"
"Kendal şu an kızgınsın öfkelisin doğru düşünemiyorsun bu halin Deryayı daha çok korkutup zarar veriyor karını doğmamış bebeğini yalnız bırakmak istemezsin ona bir kez bakarsan nasıl perişan olduğunu görürsün bırak elinde ki silahı"
"Kendal nolursun Said'i dinle ve bana bak sensiz kalmak istemiyorum lütfen yapma lütfen"
Deryanın gözlerinden sicim gibi yaşlar akarken Oya ve Suna'nın onu tutmasıyla ayakta durabiliyor Kendal'a yaklaşamıyordu.
Kendal derin bir nefes alarak gözlerini açıp kapatmıştı. Bu pisliği öldürse zerre pişman olmayacağını biliyordu. Fakat bu pislik için yıllarca karısından ve oğlundan ayrı kalmaya değmeyeceğini de biliyordu. Derya ile göz göze geldiğinde onu şu an korkutanın kendisi olduğunu fark ederek silahını indirip beline koydu. Bugünü de unutacaklardı ama önce karısına sarılması gerekiyordu. Herkes derin bir nefes alırken Oya ve Suna Deryayı bıraktı. İkilinin kucaklaşması yürekleri burkarken Kendal büyük bir yanlıştan dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutlara Esir Olduk
Romance-Bu bir Güneydoğu Anadolu hikayesidir. Bir rüzgar eser kıyıdan, sönmez ateşin Bir ağıt kopar yüreklerden, kimse duymaz. Bir gözyaşı akar derinden, kimse silmez Bir çilen vardır çekilecek, kimse ortak olmaz Bir yalnızlık vardır, hiç gitmeyen Birde...