Keyifli Okumalar :) Lütfen begeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin
Susuyordu anlamsızca öylece Kendal Ağa'nın arkasından baka kalmıştı. Söyledikleri yüzüne sabahları açılmak içim yüzüne çarptığı soğuk su kadar etkiliydi. Neye uğradığını şaşırmıştı. Oysa sadece iki kelimeydi. "Benim karımsın," anlam veremiyordu. Kafası karışıktı sığındığı duvardan öylece bakıyordu. Ameliyathanenin kapıları açılıp, içeriden doktorun çıkmasıyla Kendal Ağa uzaklaşmıştı.
Dimdik ve güçlü duruşuyla ben buradayım diye adeta kırmızı ışık yakıyordu. Doktorun yanlarından uzaklaşmasıyla Kendal Ağa'nın arkasını dönmüştü göz göze gelmişlerdi ve Derya utançla yüzünü hemen çevirdi. Biran önce oradan uzaklaşma hissiyle hızlı adımlarla babasının kaldığı odaya doğru ilerlemişti. Kadir Ağa için üzülmüştü. Şimdi bunu babasına nasıl söylerdi. Çok yakın iki dostlardı. Hasta babası bu habere üzülüp, daha da kötü olabilirdi.
Odaya geldiğine babası çoktan hazırlanmış, kendisini bekliyordu. Yaşlı adamın Derya'yı görmesiyle tebessüm eden yüzü, endişeyle bürünmüştü. "Kızım, bu solgunluğun nedir? Hasta mısın?" Derya; tebessümle babasının yanına oturarak babasının nasırlaşmış ellerini, elleri arasına aldı. "İyiyim babacım, sadece..." O an ne söyleyeceğini bilememişti. Çareyi konuyu değiştirmekte buldu.
"Eve gitmek istediğinden emin misin babacım?" yaşlı adamın gözlerine hüzün çöreklenmişti. Kızının saçlarını şefkatle okşarken, alnına tüm sevgisini hissettiren bir öpücük kondurdu.
"Evimi özledim kızım, anneni özledim." Derya gözyaşlarını içine akıtırken, kalbi korkuyla titredi. Ne zaman annesinden konu açılsa babasının da annesi gibi bu dünyadan göçüp gideceğinden ve kendisinin yalnız kalacağından korkuyordu. Babasına bunu hissettirmeye çalışarak, vazgeçmeyeceğinden emin olduğu babasını başıyla onaylamıştı.
*****
1 Ay Sonra
Hakkı Bey günden güne kötüleşse de kızına bir şey belli etmemeye çalışıyor. Derya içten içe anlıyordu. Babası az konuşuyor, çok düşünüyordu. Çok fazla dalgın bir şekilde düşünürken babasını yakalamıştı. Bir terslik vardı ama Derya adını koyamıyordu.
Her zaman ki gibi akşam yemeklerini yemişlerdi. Babası kendi köşesine çekilmiş yine hastaneden eve geldikleri her gün olduğu gibi bugünde düşünceler içerisinde öylece duvarda annesinin asılı olduğu çerçeveye bakarak gözlerini hiç kırpmadan oturuyordu.
Elleri titreyerek, elinde ki çay tepsisiyle babasına yaklaşarak seslendi:
"Baba,"
Düşünceler içerisinden sıyrılan yaşlı adam tebessüm ederek, kendisine uzatılan tepside ki çayı aldı.
Yanında ki boşluğa eliyle vurarak, kızına tebessüm etti.
"Otur kızım, sana söyleyeceklerim vardır,"
Derya kaç günlerdir babasının bir derdi olduğunu biliyor, görüyor ve hissediyordu. Sabırla babasının kendisine açılmasını beklemişti ve şimdi o gün gelmişti. Korkuyordu! İçine çöreklenen karamsarlığı atamıyordu. Babasının hüznü elle tutulur cinstendi ve Derya duyacaklarından fazlasıyla endişe duyuyordu.
Yaşlı adam kızının saçlarını okşayarak tebessüm etti. İçi kan ağlıyordu ama bunu fark ettirmemek için elinden geleni yapıyordu.
"Şimdi söyleyeceklerimi dikkatli ve sözümü kesmeden dinle kızım,"
Derya sadece başıyla onaylamıştı.
Derin bir nefes çeken yaşlı adam konuşmaya başlamıştı:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutlara Esir Olduk
Romance-Bu bir Güneydoğu Anadolu hikayesidir. Bir rüzgar eser kıyıdan, sönmez ateşin Bir ağıt kopar yüreklerden, kimse duymaz. Bir gözyaşı akar derinden, kimse silmez Bir çilen vardır çekilecek, kimse ortak olmaz Bir yalnızlık vardır, hiç gitmeyen Birde...