Hayırlı cumalar hayırlı kandiller arkadaşlar RABBİMİN bereketi ve rahmeti üzerinize olsun.
Kendal, Deryayı konağa bıraktıktan sonra yapılacak işleri bitirmiş olmasına rağmen soluğu şirkette almıştı. Her şey üstüne üstüne geliyordu sıkılmıştı bu olup bitenlerden Deryayı da alıp çekip gitme isteği günden güne artıyordu ama her şey kendisine bakarken bırakıp gitmesi gibi bir seçeneği yoktu. Said'in odasına kapıyı çalmadan girerken bir yandan da kravatını gevşetmekle meşguldü.
Said ise Kendal'ın bebeklerinin cinsiyetini öğrenmeye gideceğini bildiği için karşısında görünce şaşırmıştı. Kaşları havalanırken incelediği dosyayı elinden bırakmıştı. Kendal kendisini koltuğa bırakırken Said'de yerinden kalkarak Kendal'ın karşısında ki koltuğa yerleşmişti. Bir sorun olduğunu Kendal'a bakarak bile görmek mümkündü.
Kendal dirseklerini dizine yerleştirerek yüzünü sıvazladı.
"Artık ne olduğunu söyleyecek misin?"
Kendal gözlerini ağır bir yavaşlıkla açıp kapatırken; "Cinsiyeti öğrenemedik," dedi.
Said düz bir ifadeyle; "Neden?" derken biran önce sıkıntının ne olduğunu öğrenmek istiyordu.
"Avjin'in evlendiği kişi Doktor Erkinmiş,"
Said'in kaşları havalanırken, yüzünde gözle görülür şaşkınlık okunuyordu. Kesinlikle bunu beklemediğini oldukça belli ediyordu.
"Nasıl?" derken sesinden inanmakta zorlandığı anlaşılıyordu.
Kendal elini saçlarına atıp karıştırırken yüzü gittikçe asılmıştı.
"Bilmiyorum, biz hastanedeyken odaya pat diye birden giriverdi o an onu karşımda görünce boğmak istedim,"
Said günden güne dostunun ayakta kalmakta zorlandığını görmek canını sıkıyordu. Bugün olanlarda direncine tuz biber ekmiş olduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yoktu.
"Derya nasıl?"
Kendalın omuzları çökerken, başını koltukta geriye doğru yaslayarak gözlerini kapattı. Karısının yüzünü zihninde canlandırırken, "Onunla karşılaşmış olmasındansa orada buhar olup uçmayı tercih ederdim," Kenda,l Avjin'i hiçbir zaman sevememişti ve onun yüreğine taht kuran karısına sarf ettiği sözleri asla hazmedemeyecekti. Dokunmaya kıyamadığı karısının yüzüne inen tokadı hayatının hiçbir döneminde unutmayacaktı.
"Bir süre buradan uzaklaşmak ikinize de iyi gelecektir zaten haftaya İstanbul da ki toplantıya gitmen gerekiyor Deryayı da yanında götür bir süre başka bir şehirde olmak ikinize de iyi gelecektir,"
Kendal da bunu düşünmüştü ama orada da toplantı dışında şirkette yapması gereken işler vardı. Karısıyla yeteri kadar ilgilenemezse onu yanında götürmenin bir anlamı kalmazdı. Diğer türlü onu burada bırakırsa da aklı burada kalacağı için İstanbul da da işlere konsantre olamayacağını biliyordu.
Said sanki Kendal'ın aklından geçenleri okumuş gibi aklındaki karışıklığı onu daha fazla bunaltmasına izin vermedi.
"Kurtuluş zaten orada olacak toplantı dışında tüm işleri halleder sende tüm zamanını Deryaya ayırırsın,"
Kendal kafasında bir şeyleri tartıyormuş gibi hesap yaptıktan sonra Said'e katıldığını belli etti.
"Sanırım haklısın bu en iyisi olacak,"
Kendal yerinden doğrulurken Said de onunla birlikte ayaklanmıştı.
"Ben artık gideyim, sende çok oyalanma dünkü gibi yemeğe gecikme" diyerek uyarısını da yaptıktan sonra Said'in onu başıyla onaylamasının ardından odadan çıkarak çıkışa doğru ilerlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutlara Esir Olduk
Romance-Bu bir Güneydoğu Anadolu hikayesidir. Bir rüzgar eser kıyıdan, sönmez ateşin Bir ağıt kopar yüreklerden, kimse duymaz. Bir gözyaşı akar derinden, kimse silmez Bir çilen vardır çekilecek, kimse ortak olmaz Bir yalnızlık vardır, hiç gitmeyen Birde...