Keyifli Okumalar :) Okuyan herkesin beğeni ve yorumunu bekliyorum mutlaka :)
Çıkış işleminin ardından Kendal, Deryayı ve Hakkı amcayı alarak evlerine bırakıp, uzaklaşmıştı.
Derya, çocukluğunun geçtiği sıcacık yuvasına bakarken, göz bebekleri titremişti.
"Noldu güzel kızım, neden böylesin?"
Böyle üzülmeye devam ederse babası her şeyi anlayacaktı. Yüzüne sahte kocaman bir tebessüm kondurdu.
"Yok bir şey babacım sadece..."
Kapının aniden açılmasıyla "Süprizzzzz," çığlıkları kulağında patlamıştı.
Derya gözlerine inanamıyordu. Emin olmak için gözlerini birkaç kere kırpıştırdı.
"Asuman," dedi. Genç kız çoktan kollarını Deryaya dolamıştı. Ablaları ise babalarını sıkı sıkıya sarmışlardı.
Asuman ellerini çözerek geri çekildi. "Şaşkın ördek evet benim hadi geç içeri,"
"Ama olmuyor böyle bizde özledik kardeşimizi," şakayla karışık Suna kıskançlığını belli etmişti.
"Yemedik kardeşinizi hadi sarılın,"
Deryanın bir koluna ablası Oya bir koluna ablası Suna girmiş içeriye geçmişlerdi. Asuman ise eniştesi ile birlikte arkalarından geliyordu.
Derya hala inanamıyordu. Tüm sevdikleri yanı başındaydı. Böyle bir günde ilaç gibi gelmişti. İçeriye geçtiklerinde ev toparlanmış, sabahki haline geri dönmüştü. Köşedeki vitrinin yokluğu zaten fazla eşyanın olmadığı evin içinde hemen fark ediliyordu.
Yaşlı adam kızlarının bir arada görmenin mutluluğunu yaşıyordu. Oyanın beş yaşında ki oğlu Necip, üç yaşında kızı Atiye ve Suna'nın Atiye ile yaşıt olan kızı Gülsüm aralarında sadece ay farkı vardı. "Dede... Dede," diyerek mutfaktan koşarak gelmişlerdi. Necip ve Atiye iki yandan boynuna sarılmışlardı. Gülsüm ise dedesinin sırtına tırmanmıştı.
Yaşlı adamın gözleri dolmuş, torunlarını sevgiyle kucaklamıştı. Ah, son günlerinde canının parçalarını doyasıya koklamıştı. Oya ve Sunanın eşlerinin durumları çok iyi olmadığı için sık sık gelip gidemiyorlardı. En son gördüğü günden bu yana torunları o kadar çok büyümüştü ki... Dede ve torunların kucaklaşması herkesi duygulandırmıştı.
"Çocuklar dedenizi sıkboğaz etmeyin," Oya tatlı dille çocukları uyarmıştı. Üç yaramaz koala misali yaşlı adamı sarıp sarmalamışlardı.
"Rahat bırak çocukları kızım ben onları çok özledim," Oyanın dudakları kıvrılmış, gözleri anlayışla parlamıştı.
"Tamam baba senin dediğin gibi olsun,"
Suna ise çay koymak için mutfağa gitmişti.
"Ne zaman geldiniz? Neden haber vermediniz?"
Asuman cık cıklayarak konuştu. "Adı üstünde sürpriz söyleseydik ne anlamı kalırdı ki..." Derya bu kızı en az ablalarını çok sevdiği kadar çok seviyordu. Yine ona en ihtiyacı olan zaman da hissetmiş gibi çıkıp gelmişti. Yalnız gelmemiş çok özlediği ablalarını da organize ederek mutluluğuna mutluluk katmıştı.
Suna mutfaktan ıslak ellerini eteğine silerek çıkıp geldi.
"Düğüne kadar buradayız, seni böyle bir zamanda nasıl yalnız bırakacağımızı düşünürsün," yüzünde ona çok yakışan gülümsemesi biraz önce kalktığı yere Deryanın sağına hemen ilişivermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutlara Esir Olduk
Romance-Bu bir Güneydoğu Anadolu hikayesidir. Bir rüzgar eser kıyıdan, sönmez ateşin Bir ağıt kopar yüreklerden, kimse duymaz. Bir gözyaşı akar derinden, kimse silmez Bir çilen vardır çekilecek, kimse ortak olmaz Bir yalnızlık vardır, hiç gitmeyen Birde...