Keyifli Okumalar :)
Hastaneye gelir gelmez Derya acile alınmış, müdahale başlamıştı. Bir ileri bir geri hastane koridorunu arşınlarken, siniri hala geçmemişti.
"Oğlum dur artık başımı döndürüyorsun,"
Kendal kucağında Derya ile hastaneye gitmek için evden çıkarken, alışveriş için annesi gelmiş Derya'yı baygın bir şekilde Kendal'ın kucağında gördüğünde kısa bir şok yaşayıp oğlu ile birlikte hastaneye gelmişti. Neler olduğunu defalarca kez yol boyunca sorsa da Kendal bir şey söylememişti.
Kendal burun kemerini sıkarak cevapladı.
"Duramam ana Derya'nın iyi olduğunu duymadan duramam," O adamı kendi elleriyle öldürecekti. Öldürüp leşini de köpeklere yedirecekti. O an gözlerinin önüne geldikçe yerinde duramıyor kuduruyordu.
İçeriden doktorun çıkmasıyla Kendal hastaneyi arşınlamayı bırakmıştı. Sultan Hanım oturduğu yerden kalkarak oğlu ile birlikte doktora dikkatini vermişti.
"Neyi var doktor?" tek bir kötü söz duymaya tahammülü yoktu.
"Merak etmeyin korkulacak bir şeyi yok. Korkudan bayılmış arkadaşlar odaya alacak serum taktık dinleniyor. Serum bitince çıkabilirsiniz."
Kendal ne zaman tuttuğunu bilmediği nefesini rahatlıkla vermişti. Sultan Hanımın da içine bir ferahlık çökmüştü.
"Çok şükür gelinim iyi."
"Sağ ol doktor," eli ensesine gitmiş, kaşımaya başlamıştı.
Doktor; "Geçmiş olsun" diyerek uzaklaşmıştı.
Haberi alan Kadir Ağa Deryanın babası ile birlikte gelmişti. Bacakları titreyen adam hastaneye gelene kadar ölüp ölüp dirilmişti.
Gelip Kendal'ın yanında durduklarında hemen sordu:
"Kızım iyi mi? Nerde görmem lazım,"
Kendal ilk defa bir adamın karşısında ezilmiş hissediyordu. Böyle bir şey nasıl anlatılırdı ki bir babaya...
Kendal da söylememeyi tercih etti.
"Alışverişte tansiyonu düşmüş sadece bir şeyi yok gayet iyi odada uyuyor,"
Kadir Ağa'nın kaşları çatılmış bir oğluna bir karısına bakıyordu. Karısı telefonda başka şeyler anlatırken, oğlu burada başka bir şey söylüyordu.
Yaşlı adam elini kalbine götürürken, büyük bir rahatlamayla nefesini verdi.
"Oh çok şükür,"
Kendal yaşlı adamın oturmasına yardım ederek, "Birazdan uyanır," dedi.
"Ben bir kızımı göreyim içim rahat etsin," diyerek yerinde duramamış oturduğu gibi kalkmıştı.
Odaya girdiğinde kızının yanı başına oturmuştu. Kızının yumuşacık ipek gibi saçlarını titreyen nasırlı elleriyle hafifçe okşamaya başladı. Çenesi titremeye başlamış, yavrusunu görür görmez yaşlar gözünden boşalmıştı.
"Ah, güzel kızım benim neden dikkat etmezsin ki kendine,"
Derya'ya bir şey olmuş olabileceği düşüncesi yaşlı adamın ömründen ömür götürmüştü.
"Ne de güzel uyuyorsun hep böyle huzurlu ol kızım,"
Kızının çocukluğu birer birer gözünde canlanırken, en sevdiği anıyı kızına masal gibi anlattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutlara Esir Olduk
Romance-Bu bir Güneydoğu Anadolu hikayesidir. Bir rüzgar eser kıyıdan, sönmez ateşin Bir ağıt kopar yüreklerden, kimse duymaz. Bir gözyaşı akar derinden, kimse silmez Bir çilen vardır çekilecek, kimse ortak olmaz Bir yalnızlık vardır, hiç gitmeyen Birde...