Kendal ve Deryanın Kıbrıs gezilerini son partı bu bölüm olacaktır. Yıldıza basmayı unutmayınız :)
Keyifli Okumalar :)
İkinci güne Derya gözlerini araladığında bedeninde hala gecenin izleri sürüyordu. Kendal'ın kıskacından büyük bir çabayla kurtulabildiğinde kendisini kıyafetlerini alarak banyoya atmıştı. Çok geç bir saatte uyumuş olsalar da duş sonrası Derya kendisini daha enerjik hissetmişti.
Kendal'ın uyanınca beni neden yatakta yalnız bıraktın nidaları atacağını bilse de parmak uçlarında odadan çıkarak aşağı indi. Mutfağa geçerek mutfakta da bulunan sürgülü kapıyı açarak insanın içini ferahlatan iyi ki uyanmışım dedirten manzarayı bir süre izledi. Kuşların sesleri cıvıl cıvıl duyulurken günü daha da güzelleştiriyordu. Derya çaydanlığı bulup çay suyu koyduktan sonra tıka basa dolu olan buzdolabından menemen yapmak için malzemeleri çıkarıp tezgahın üzerine koydu. Malzemeleri özenle yıkarken açık kapıdan içeriye girerek hızlıca uçan kuşla Derya boş bulunup korkarak elinde ki domatesi lavabonun içine düşürmüş eli kalbine gitmişti.
Çeşmeyi kapatırken domatesi lavabonun içerisinde alıp tezgahın üzerine bıraktı. Kuşun arkasından salona giderken onun salonun etrafında öterek dönüp durduğunu görünce hemen salonun sürgülü kapısını da araladı. Derya kuşun hemen çıkacağını sansa da bu sefer de açtığı kapıdan içeriye bir başka kuş girmiş ikisi birlikte dönmeye başlamıştı. Derya kuşların dansına ve kanat çırpışlarında ki ahenge gülümseyerek bakarken uyanınca yanında Deryayı göremeyen Kendal karısının nerede olduğuna bakmak için üstsüz bir şekilde merdivenleri inerek merdivenlerin ortasında dikilip ellerini eşofmanının cebine sokarak "Ne oluyor Derya'm?" diye sordu.
Derya Kendal'a gülümseyerek bakıp yarı çıplak olduğunu fark edince gözlerini kaçırıp "İki tane kuş girdi eve" dedi.
Kendal'ın dudakları kıvrılırken birbirinin etrafında öterek dönen kuşlara baktı.
"Daha önce de görmüştün iki tane kuş odamızın penceresinden"
Deryanın anında yanakları ısınırken dudaklarını dişledi. Kendal'ın fark etmemesi için arkasını döndü. Odalarının penceresinden gördüğü iki kuşla bu iki kuşun arasında ki çok büyük fark olsa da Derya şu anlık o yanlışı düzeltmedi. Rıfat ve Ayşil'i görmüş olsa dahi bunu kocasına dahi söyleme hakkını Derya kendisinde bulamıyordu. İki insanın özelini Derya paylaşmak istemiyordu.
Derya sürgülü camın kenarından rüzgarla dışarıya doğru uçuşan tülü içeriye çekerek kuşların çıkabilmesi için daha çok alan açarak "Kendal sen duş almayacak mısın?" diye sordu.
Kendal kalan merdivenleri de indi.
"Kuşları çıkarayım sonra girerim Derya'm"
"İyi olur Kendal ben incitmekten korkuyorum"
"Kapıdan uzaklaş Derya'm senden korkup çıkamıyor olabilirler"
Derya Kendal'ın dediğini yapmış dediği gibi uzaklaşmasıyla kuşlar ışık hızıyla açık kapıdan çıkmışlardı.
Kendal'ın dudakları kıvrılırken Derya kapının yanına giderek kapatmak yerine tülü tamamen çekti.
"Sen duşa alırken bende kahvaltıyı hazırlayayım"
"Zahmet etme delalim dışarıda yapardık bunun için yanımdan kalktığına inanamıyorum"
Kendal homurdanınca Derya yaşayacağı bu ana kendisini hazırladığı için "Buzdolabında çok fazla malzeme var ziyan olmalarına gerek yok evde yapalım üstelik menemen yapacağım" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutlara Esir Olduk
Romance-Bu bir Güneydoğu Anadolu hikayesidir. Bir rüzgar eser kıyıdan, sönmez ateşin Bir ağıt kopar yüreklerden, kimse duymaz. Bir gözyaşı akar derinden, kimse silmez Bir çilen vardır çekilecek, kimse ortak olmaz Bir yalnızlık vardır, hiç gitmeyen Birde...