Emilia, önce kan gölüne sonra eline baktığında çığlık attı. Daha önce birçok kez yaralanmıştı ve yaralanan birisi görmüştü ayrıca daha önce kimseyi yaralamamıştı ama şimdi birisini kendi elleriyle öldürmüştü.
Emilia korku içerisinde bilincini kaybetti ve yere düştü diğer köleler hiç bir şey yapmadı. Bunu gören korumalardan bir tanesi amacına ulaşmış gibi kıza karşı gülümsüyordu.
Aaron ise elindeki kılıçla kestiği kafaya bakıyordu kılıç çok büyük olmasa da onun boyu birisi için çok büyüktü.
Uzun süre kestiği kafaya baktı hala şaşkınlık ve korku içerisindeyken kanlı kılıcı nereden almışsa oraya yürümeye başlayıp yerine koydu.
Ve odanın bir köşesine yürümeye başladı oturup kan bulaşmış ellerine bakmaya başladı. Bu sırada ise Tiah, Emilia ve Aaron'un yaptığı şeyler karşısında hala şoktaydı. Erkeklerde Tiah'tan çok farksız değillerdi ve oda da sessizlik oluşmaya başlamıştı bir sinek kanat çırpsa duyulacak kadar sessizliğe bürünmüştü bu sessizliği korumalar bozmuştu.
"Dediklerimizi yapın!"
Diye bağırdılar korumaları dinleyip elleri kana bulanacaktı yada sonları ölüm olacaktı. Daha 8 yaşındaki çocukların ölüm korkusu çok yüksekti ve bu çocuklar köleydiler.
Bir koruma kölelere bağırırken diğer iki koruma Joe'nin cesedinin yanına geldi birisi Joe'nin cesedinin bağlı olduğu zincirleri çıkartırken diğeri kızı tutuyordu diğer koruma. Joe'nin zincirlerini ona bağladılar kız ise gülümsüyordu.
"Köle olmak esirlikten iyidir şihihi"
Diye söyledi Joe'yi öldüren kız.
Kıza zincir bağladıktan sonra Aaron'un yanına oturttular Aaron hala şokunu atlatmış değildi.
Diğer köleler ise korumaların zorlamasıyla silahların olduğu yere gelmişlerdi. Hepsinin bir tane silah almasına zorluyorlardı Tiah'ı da köle bir esirin yanına götürmüşlerdi.
"Öldür bunu! Son kez söylüyorum yoksa sonun yerde yatan kız gibi olur."
Diye bağırdı koruma. Tiah elleri titriyordu hançeri ellerinde zorla tutuyordu iki eliyle tutmaya başlamıştı artık hançeri. Ama bu titrememesi için faydasızdı ve elleri hala titriyordu ve elleri titrerken yukarı kaldırdı hançeri. Ve sertçe kızın kafasına indirdi. Kız çığlık atarken saniyeler içinde Tiah'ın tüm giysileri kana bulanmıştı ve yerler duvarlar kana bulanmıştı. Çok kanlı bir şekilde öldürmüştü.
Kızı öldürdükten sonra bıçağı yere düşürdü ağlarken ağzını tuttu ne yaptığına inanamıyor gibiydi. Bu bir kabus ise hemen uyanmak istiyordu sonra dizleri çöktü ve sesli ağlamaya başlamıştı. Bu sırada Tavlan ve Filip silah alınmaya zorlanmıştı ve erkek esirlerin önüne getirilmişlerdi.
Filip ve Taylan korkudan ağlıyorlardı bir insan öldürmekten çok korkuyorlardı ama ölmekten çok daha fazla korkuyorlardı.Sonuçta her insan ölümden korkardı ve bunlar ise daha çocuktu.Ağladıkları için salya sümük olmuştu burunları.
Önlerine getirildiği esirler ise kahkahalar atıyorlardı. Ve Filip'in önündeki esir kahkahayı kesip Filip e saldırmaya çalıştı Filip bu anda altına işemişti korkudan. Zincirli olduğu için Filip'e bir şey olmamıştı ama Filip az önce hayatında yaşadığı en çok korktuğu anlarından birisini yaşamıştı.
Çok kısa sürede Filip'in çiş kokusu odaya yayılmıştı korumalar burunlarını tutup sinirlenmişlerdi. Ve korumalardan birtanesi sağ elini kaldırıp Filip'i kafasından tutup kaldırmıştı tek eliyle, Filip in gözleri genişlemişti daha ne olduğunu anlamadan. Koruma elinde kuru bir toprağı parçalıyor misali Filip'in kafatasını parçaladı tüm oda kana bulanmıştı.
Bunu gören Tavlan'nın kalp atışları hızlandı ve yakınına geldiğin zaman rahatlıkla duyulabilecek kadar hızlanmıştı kalbi. Köleler ise daha bir korkuyu atlatamadan bir korku daha geldiği için artık dayanamıyorlardı ya sonları onlar gibi olacaktı yada birisini öldüreceklerdi. Sadece birisiyse kabullenmişlerdi artık.
Tavlan bile kabullenmişti hançeri en ufak bir tereddüt etmeden vücuduna sapladı erkek esirin. Bu erkek esir siyah saçlı ve kahverengi gözlüydü büyüdüğünde çok yakışıklı birisi olacaktı ama bu kadar genç yaşta bir köle tarafından öldürülmüştü.
Filip'i öldüren korumanın her yerine kan bulanmıştı ama. Bir parmak şıklatmasıyla kana emir veriyor gibi tüm giysilerinden ayrılıp yere düştü kan damlaları. Şuan korumanın üzerinde en ufak bir kan damlası bile yoktu. Filip'i önüne getirdiği esirin önüne geldi.
Bu esir turuncu saçlıydı ve mavi gözleri vardı koruma elini şıklattığında zincirler kırılmıştı. Ve kalkmıştı o zincirler yerine Filip'in bağlı olduğu zincirleri taktı koruma ve Joe'yi öldüren kızın yanına götürüldü.
Dema köleler arasında en çok sakin kalmaya çalışan kişiydi ne kadar korksa da diğerleri kadar korkmamıştı ve sakin almaya çalışıyordu. Tembel tembel yürüyerek silahların olduğu yere geldi bir tane kılıç aldı ne büyük ne küçük ne uzun ne kısa bir kılıçtı.
Kılıcı üşene üşene alıp üşene üşene bir Erkek esirin önüne geldi bu esir siyah saçlıydı ve bal gözlüydü beyaz tenli ve uzun boylu bir çocuktu yaşına göre. Dema sakinliğini koruyarak sanki ilk defa adam öldürmüyormuş gibi kılıcı yavaşça kaldırıp yavaşça çocuğun göğsünü kesmeye başlamıştı.
Çocuk acı çekiyordu ama Dema ise acı çektiğinden memnun gibiydi ve gülümsüyordu. Yedi sekiz kesikten sonra gülümsemeyi bırakıp kılıcı göğsüne sapladı. Ve öylece bırakıp Aaron'un yanına gitti.
Korumaların çoğu bu durum karşısında şaşkındı şaşkınlıklarını kısa sürede attılar ve gülümsemeye başladılar. Ve En sonunda sıra Indria'ya gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indria
FantasyHayatım boyunca gerçeği aradım ama neyin gerçeğini? Merhamet dileyen acınası bir çok masum insan öldürdüm hem de gözümü kırpmadan. Sayısız canavarın hayatı benim ellerimde son buldu. Peki elime ne geçti? Koca bir hiç, ancak sonunda o gerçeği bulduğu...