Indria , Li Ku ve diğer öğrencilerin kafası karıştı. Yaşlı adam iki dakika önce turnuva yarın demişti ve odasına dönmüştü. Şimdi ise gelip turnuva başlıyor demesi çok garipti, Indria bir adım öne çıktı."Efendim, az önce turnuva yarın demiştiniz? neden fikrinizi değiştirdiniz?." diye sordu.
Yaşlı Adam elini sakallarına götürdü ve sırıtarak, "Canım öyle istedi"dedi.
Indria aldığı cevap karşısında diyecek söz bulamadı, karşısındaki kişinin akıl dengesinden şüphe etmeye başlamıştı. Sadece o değil tüm öğrenciler cevap karşısında afallamıştı, Li Ku zaten sinirliydi ve böyle bi durumda. Kendini yiyecekmiş gibi oldu.Ağzını açtı ve tam bir şey diyecekken sustu.Biliyordu ki eğer söyleyeceği şey karşısındaki kişi tarafından yanlış anlaşılırsa ceza alması işten bile değildi.
Karşılarındaki kişi ne kadar onları sinirlendirsede ani fikir değişimi yüzünden, kimse bir şey dememişti. Daha doğrusu diyemezdi. Karşılarındaki kişi Dış klanın baş yöneticisiydi ve söylediği sözler altın kural gibiydi, kimse o kurala karşı çıkamazdı. İmparator dışında kimse karşılarındaki yaşlı adama söz geçiremezdi.
Yaşlı Adam öğrencilerin sinirlendiğini görünce sırıtması dahada büyüdü, "Erkekler ve kızlar ayrı bir şekilde sıraya dizilsin." dedi.
Ardından sıraya dizildi herkes, 9 kız ve Indria dahil 7 erkek vardı. Yaşlı adam onlara baktı," Kızlardan birisi erkek tarafına geçsin." dedi.
Demesinin ardından sarı saçlı ve koyu renkli göz rengine sahip bir kız erkeklerin tarafına geçti. Yaşlı adam yavaş bir şekilde iki grubun önüne geldi ve iki grubun başındakilere baktı, "Olay basit, grubun en başındakiler dövüşecek kim kazanırsa benim arkama geçicek. Şimdi ikiniz öne çıkın." kız ve erkek grubunun başındakilere bakarak söyledi.
Erkek grubunun başında, Feng Li Kuan vardı kız grubunun başında ise mor saçlı beyaz tenli ve mavi gözlü bir kız vardı. Kızın giydiği kıyafet vücudundaki bir çok hattı ortaya çıkarıyordu, kızın boyu normal bir kızdan daha kısa olmasına rağmen. Ona bakan kişilere korkutucu bir his veriyordu. Yüzü sakindi.En ufak bir endişe taşımıyordu. Gözlerinin derinliklerinde kibir yoktu. Sadece saf duygusuzluk vardı. Bu kızı sadece iki kelime açıklayabilirdi. Buz Prensesi!
Feng Li Kuan ve mor saçlı kız öne çıktıktan sonra yaşlı adam, "Yeryüzü alemi üçüncü seviyesinde olan Feng Li Kuan ve aynı şekilde. Yeryüzü alemininin üçüncü seviyesinde olan Shu Cerad, ikiniz sıradan yaklaşık yüz metre uzaklaşın ve ben başla dediğim an savaşmaya başlayın." dedi
Yaşlı adamın sözlerinden sonra Feng Li Kuan ve adının Shu Cerad olduğunu öğrendiğimiz kız yavaş bir şekilde sıradan uzaklaşmaya başladılar. Birbirlerini geçmeye çalışmıyordular ve ikiside birbirinden hızlı değildi. Hızları sabitti ve ikiside aynı hızda ilerliyordu, bunun tek bir sebebi vardı. İkiside birbirine saygı duyuyorlardı.
Bir dakikadan biraz daha uzun süre yürüdükten sonra ikiside durup birbirinin karşısına geçtiler ve birbirlerine gözlerini kilitlenmiş şekilde başlama komutunu beklediler. Feng Li Kuan heyecanlı olmasına rağmen Shu Cerad'ın yüz ifadesi değişmemişti.
İkisi birbirine bakarken zaman akıp geçti,dakikalar dakikaları kovaladı. ikisi birbirine bakmaya başladıktan beri yirmi beş dakika geçmişti. Yaşlı adam en sonunda herkesin beklediği şeyi söylemişti, "Başlayın!"
Feng Li Kuan hemen olduğu yerden atıldı ve arkasında ardıl görüntüler oluşmaya başladı. Shu Cerad ise olduğu yerden hareket etmemişti ve ona doğru gelen Feng Li Kuan'a sakin bir şekilde bakıyordu sadece. Feng Li Kuan ona doğru ilerlerken ellerini yüzüğüne götürdü ve yüzüğüne götürdükten sonra bir anda ellerinde hançerler belirdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indria
FantasyHayatım boyunca gerçeği aradım ama neyin gerçeğini? Merhamet dileyen acınası bir çok masum insan öldürdüm hem de gözümü kırpmadan. Sayısız canavarın hayatı benim ellerimde son buldu. Peki elime ne geçti? Koca bir hiç, ancak sonunda o gerçeği bulduğu...