7x5 Büyük Turnuva(5)

7.1K 675 117
                                    

İlk elemelerin bitmesiyle Turnuvanın birinci günü sona ermiş oldu. Sebebi çok basitti. Turnuvanın 1. günü toplu eleme maçları yapılır ve kalan katılımcılar o günün akşamı tüm sarayda aynı masada yemek yer ve ertesi gün ise Turnuvanın asıl maçları başlardı. Turnuvada elenmeyen iki yüz elli kişi kalmıştı.

Şu an Indria bir saraya doğru ilerliyordu. Bu yapı saraydan çok bir malikaneye benziyordu.Malikanenin etrafını yüzlerce koruma gezinmekteydi.Bazı korumalar kılıçlarla, bazıları yaylarla veya hiç silah kullanmadan etrafı kolaçan etmekteydiler.Hepsinin giydiği şey altın sarısı bir peçeydi. Altın peçe giymelerinin sebebi elit koruma olmaları yüzündendi ve yüzlerce elit koruma vardı orada. Elit koruma olmanın en düşük zorunluluğu gökyüzü alemi birinci seviyesinde olmaktı. Kısaca şu an yüzlerce gökyüzü alemindeki uzman koruma( Dn:Bir nevi bizdeki komandolar oluyor bunlar sanırım :) )malikaneyi koruyordu.

Indria'nın geldiğini görünce bir koruma hemen Indria'nın önüne geçti ,"Efendim, lütfen size yolu göstermeme izin verin." dedi saygılı bir ses tonuyla.

Indria elini avuç yaptı ve ileriye doğru uzattı. Indria'nın avucunu görünce koruma başını eğdi ve ilerlemeye başladı. Kısa bir yürüyüşten sonra büyük bir kapının ardına geldiler ve koruma elini kapıya üç kez vurdu.

Üç kez vurduktan sonra kapı açıldı.İndria içeri girdiğinde çok büyük bir salonla karşılaştı ve salonun hemen ortasında büyük bir yemek masası vardı.

Masada 300 kişilik servis açılmıştı.(Dn:Bu nasıl bir işsizlik ya oturup saydınmı nerden biliyorsun.) Ancak öğrenciler iki yüz elli kişiydi. İndria neden üç yüz kişilik masa hazırladılar acaba diye düşünmeden edemedi.

Bir korumaya sordu. Korumanın verdiği cevap ise, "Efendim yüce imparatorumuz ailesiyle ve en değerli yandaşlarıyla yemeğe katılacak." dedi.

Indria kafasını salladı, "Anlaşılan daha kimse gelmemiş ilk gelen ben oldum." dedi gülerek.

Koruma, "Hayır efendim, sizden önce bir kişi daha geldi." dedi.

Koruma'nın sözlerinden sonra Indria yemek masasına baktı ve yemek masasının en alt tarafında başı kapşonla örtülmüş ,yüzü gözükmeyen birisi oturuyordu.

Giydiği kapşon mor renkteydi ve çok asil bir görüntüsü vardı.Indria merak etti ve korumaya sordu,"O kim?"

Koruma saygılı bir ses tonuyla, "Efendim o kişi Cennet Alevlerine Bürünmüş Anka Kuşu klanının üçüncü öğrencisi." dedi.

Indria gülümsedi, "Ah demek adı saklı tutulan kişi bu, nasıl bir görünüşü var acaba merak ettim." dedi ve onun oturduğu yerin karşısına doğru gitmeye başladı.

Indria kapşonlu kişinin tam karşısında olan sandalyeyi yavaş bir şekilde çekti ve oturdu. Kolunu masaya koydu elini çenesine koydu ve sıkılmış gibi, "Demek sen adı bilinmeyen gizli kişisin." dedi.

Bunu söylerken enerjisini gözlerine verdi ve karşısındaki kişinin aurasını kontrol etti. Bu aura ona bir yerden tanıdık geliyordu ancak bir türlü çözemiyordu.

Karşısındaki kişi narin bir sesle, "Bu kadar yakın zamanda senle tekrar karşılaşmayı beklemiyordum." dedi. Sesinden bir kız olduğu anlaşılıyordu.Ancak Indria sesi tanıyamamıştı.

Indria çekinmeden, "Auran çok tanıdık geliyor ancak sesini tanıyamadım." dedi.

Kız dalga geçer bir sesle, "Daha önce hiç duymadın çünkü. Yarın kim olduğumu göreceksin. Sabırsız olma." dedi, masadan kalktı ve salonun kapısına doğru gitti. Indria bir kaşını kaldırdı, "Çok ilginç" dedi.

Salondan çıktıktan sonra Indria o kişinin kim olduğunu düşünmeye çalıştı. Ancak aklına kimse gelmediği için düşünmeyi bıraktı Indria'nın öyle boş boş oturmasından beş dakika sonra salon kapısı açıldı ve tam tamına iki yüz doksan sekiz kişi salona girdi. (Dn: Lan nerden biliyon işşiz gibi saydınmı ? :) En önde İmparator olmak üzere herkes salona girince Indria hemen oturduğu yerden kalktı ve başını eğdi.

İmparator, Indria'nın önüne geldi. Gözlerindeki korkuyu saklamasını ümit ederek gülümsedi ve"Erken gelmişsin" deyip masanın en başına oturdu.

İmparator'un hemen sağ tarafında oturan kişi La Vor sol tarafında ise Chu Chang vardı. Shang Chang babasına çekmişti.Shang Chang'ın babası kahverengi saçlara esmer tene ve kahverengi gözlere sahipti.

İmparatorun hemen yanında ayakta dikilmiş birisi daha vardı. ancak Indria onun kim olduğunu bilmiyordu. Bu kişi'nin sadece yüzü görünüyordu tüm vücudu bir peçe ile kaplıydı. Ancak bu kişinin peçesi diğer elitlerin aksine altın sarısı değil tamamen siyahtı.

Yüzü orta yaşlı bir erkeğe aitti, beyaz bir tene ve kehribar göz rengine sahipti. Indria ona daha fazla bakamadı.çünkü o kişinin gözleri çok keskindi ve insanda garip bir his uyandırıyordu.

*

Bir saat sonra.

Herkes yemeğini yedikten sonra salonu terketmeye başlamıştı. Indria'da salonu terkedip kendisine ait olan saraya doğru ilerlemek için kalktı. Ancak Indria'nın gözleri salondaki iki kişide takılı kaldı. O kişiler İmparator ve siyah peçeli erkekti.

İmparator yanındakine bakarak konuştu, "Seni sadece bir günlüğüne kiralamak için imparatorluğun hazinesinden para aldım. Çok değerlisin umarım bu değerinin hakkını ödersin, yoksa verdiğim paraya yazık olur." dedi gülümseyerek.

Siyah peçeli adam imparatora cevap vermemişti. Daha doğrusu cevap verme gereksinimi duymamıştı. Kendisi kiralık bir korumaydı ve seviye olarak imparatordan daha güçlüydü. Kısaca, lafa gelince imparatoru umursamıyordu..

*

Ertesi gün.

Turnuvanın üçüncü günü başlamıştı.Turnuvada şimdiye kadar yüz kişi elenmişti bile. Zisfereş sesli bir şekilde bağırdı,"Üçüncüye karşı Dokuz!!" bunu duyunca bir çok seyirci ayağa kalktı. Çünkü turnvua boyunca ilk defa beş büyük klandan iki kişi karşı karşıya gelecekti.

Indria hızlıca arenaya çıktı. Dokuzuncu kişinin kim olduğunu biliyordu.Kapşonlu kızdı! Indria o kişiyle savaşacağını beklemiyordu, onun dış klandan birisiyle savaşacağına emindi. Çünkü imparator o kişinin kimliğini çok merak ediyordu. Bunun için onu elbet dış klandan birisiyle savaştıracaktı. Ama o kişinin Indria olması büyük bir tesadüf olmuştu.

Indria arenaya çıktığında kapşonlu kızın onu beklediğini gördü. Indria gülümseyerek, "Hadi göster bana yüzünü, kimsin sen." dedi.

Kapşonlu kız elini kapşonuna attı ve kapşonunu çıkardı.

Daha sonra ellerinde büyük başlı bir mızrak belirdi. Indria karşısındaki kişiyi görünce kendini sıktı ve sinirli bir şekilde, "Sen!!" dedi.

Dn:Kimin olduğunu az çok biliyorsunuzdur.Spoiler vermek istemiyorum ama intikam vakti diyeyim siz anlatın :) Yorumlarında benide unutmayan tüm okuyucu arkadaşlarımıza teşekkürü borç bilirim.

IndriaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin