Indria onun sorusuna verecek bir cevap bulamamıştı, karşısında çok genç birisi olduğu halde yaydığı aura okul müdürü Yan Li gibiydi, hatta ondan daha güçlüydü.
Ama Indria en ufak bir korku hissetmiyordu. Bunun sebebi adam zarar vermeyecek diye düşündüğünden değildi, onun ruhu bu gencin önünde boyun eğmeyi reddediyordu.
Karşısındaki genç Indria'yı keskin gözleriyle inceliyordu ama Indria onun gözlerinden en ufak bir şekilde korkmuyordu Indria sonunda konuştu.
"Sen neyin nesisin?"
Genç onun sorusunu önce duymamış gibi yaptı ve Indria'yı sürekli inceledi. sorudan otuz saniye sonra genç gözünü kapattı ve yavaşça tekrar açtı,
"Daha önce mühürlü bir teknik görmediğin her halinden anlaşılıyor, lakin benim önümde en ufak bir korku sergilemiyorsun, iraden muazzam yüksek olmalı. Ama bu benim sinirimi bozuyor. Benim gibi birisinin önünde senin gibi bir karınca kadar değersiz insan boyun eğmeli!" dediği an gencin vücudundan sarı bir ışık yayılmaya başladı ve tüm odayı kapladı.
Indria'nın vücudu bir anda yanmaya başladı Indria bağırmaya çalıştı ama sesi çıkmadı, şuan vücudu cehennem ateşi karşısındaymış gibi acı çekiyordu.
Lakin Indria'nın fark etmediği bir şey vardı, aslında vücuduna hiç bir şey olmuyordu. O sadece adamın oluşturduğu bir ilizyondu! Adamın merak ettiği şey bu acı karşısında bayılıp bayılmayacağıydı.
Indria tüm hücreleri parçalanıyor gibi hissediyordu ama yine de en ufak bir korku hissetmiyordu, tam tersine sinirleniyordu. Ama bu güç karşısında yapabileceği hiç bir şey yoktu. Indria bayılacak gibi hissetti ama dişlerini sıktı ve dayanmaya çalıştı.
Indria dayanmaya çalıştığı an sanki hiç bir şey olmamış gibi her şey düzeldi ve ışık anında yok oldu. Indria şaşkınlıkla gence baktı ama adamın yüzünde en ufak bir değişiklik olmadığını fark etti.
Gerçekten adamın yüzünde en ufak bir değişiklik yoktu ama içinde şok olmuştu, böyle küçük bir yaşta böyle iradeye sahip olduğunu asla düşünmemişti.
//DN. Ben dayanamam gülerim.
Bir anda Indria'nın odasının kapısı açılmaya başladı, bunu fark ettiği an genç adam bir ışık hüzmesi olup Indria'nın beynine girdi.
Indria daha buna şaşıracak zaman bulamadan içeriye Kai Len girdi. Kai Len, Indria'nın uyandığını görünce sevinmiş gibi gülümsedi ve konuşmaya başladı.
"Sonunda uyanmışsın öldüğünü sanmıştık." dedi şaka yaparmış gibi.
Onun konuşma stili Indria'nın sinirini bozmuştu ama bir şey yapmadı soğuk bir sesle konuştu sadece.
"Evet uyandım."
Kai Len, Indria'nın cevabına bozulmamış gibiydi hala gülümsüyordu ve tekrar konuşmaya devam etti.
" Bir hafta boyunca hiç bir şey yemeden içmeden uyumak hayatımda gördüğüm en inanılmaz şeydi." dedi samimi bir şekilde.
Indria siniri yükseldi. Samimi bir şekilde ona ilerlemeye başladı ve enerjisiyle vücudunu kapladı. Tek bir darbeyle öldürmek istiyordu, sebebi ise onun samimi konuşmasıydı ona yaklaştığında tam saldırıda bulunacakken bilincinde bir ses yükseldi.
"Sakın öyle bir şey yapma!"
Bu ses çok ağır bir basınç içeriyordu Indria'nın tüm enerjisi yavru bir köpek gibi hemen bu sözlere boyun eğdi. Bu ses o genç adama aitti. Indria adamın nasıl bilince konuştuğunu anlamamıştı ama bu şaşkınlığı dışarı vurmadı.
Gülümseyerek Kai Len'e bakıp konuştu.
"Bir haftadır nasıl uyuduğum hakkında fikrim yok, tek fark ettiğim şey duygularım ve düşüncelerim karmakarışık."
Tabii ki yalan söylüyordu. Eğer bilincindeki genç adam onun enerjisini bastırmasaydı şuan Kai Len'in kafası yerde olurdu.
Kai Len düşünüyormuş gibi elini çenesinin altına götürdü ve gülerek cevap verdi.
"Böyle durumlar normal, kim bir hafta uyusa senin durumunda olurdu."
Indria'nın yüzünde zoraki bir gülümseme göründü. Çünkü daha önce hiç gülümsememişti. Onun için gülümsemek çok zordu.
//DN. Ben bir kötü çocuğum .s.s
Indria, Kai Len'den sıkıldığı için onu odadan çıkarmak için düşünmeye başladı ve zoraki bir gülümseme ile konuştu.
"Kai Len benim meditasyon yapmam lazım odadan çıkar mısın"
Kai Len'de kafasını salladı.
"Haklısın beynini dinlendirmen lazım, aç olursan masada yemek hazır." dedi ve odadan çıktı.
Odadan çıktığı an Indria hemen iç sesiyle konuşmaya başladı.
"Nasıl beynime girdin lan sen? Ayrıca bana o kadar acılar çektirdin, nasıl vücudumda en ufak bir çizik olmaz?" dedi sinirli bir şekilde.
Bilincindeki ses hayatında duyduğu en komik şeyi duymuş gibi kahkaha attı ve konuşmaya başladı.
"Senin beynine girebilmem çok normal. Sonuçta sen beni tekniğin olarak kabul ettin, ayrıca sana acılar çektirdiğim doğru lakin asla ruhsal ve fiziksel acılar vermedim buna ilizyon deniyor."
"İlizyon "Gerçeği Gören Gözler'in yedi türünden birisidir. Sen benim gözlerime baktığın an ilizyona kapılmıştın. Eğer ilizyonda son seviyeye kadar ustalaşırsan, senden bir seviye bile yüksek birisine çok yüksek acılar çektirebilirsin. Hemde ona hiçbir zarar vermeden." diye konuştu soluksuz bir şekilde.
Indria'nın aklındaki bulanıklık biraz daha belirginleşmişti ve tekrar bi soru sordu.
"Diğer altı tür nedir?"
Genç adam hayatında hiç bu kadar sinirlenmemiş gibi konuştu.
"Velet! Sana günde sadece bir soru hakkı veriyorum. Birden fazla soru sorduğunda seni kendi nefretinle boğarım!"
Indria bu sözler karşısında korkması gerektiğini biliyordu ama en ufak bir korku oluşmamıştı yüreğinde, sakin kalabilmişti.
Genç adam tekrar konuştu.
"Şimdi benim sana soracağım bir soru var. Senin gibi küçük birisi nasıl bu yaşta öldürmeye bu kadar meraklı olabilir? Böyle bir nefret vücudunda olabilir?" dedi şaşırmış bir şekilde.
Indria gözlerini kapattı derin bir nefes aldı ve soğuk bir sesle cevap verdi,
"Benim bir hedefim var. Evren üzerinde yaşayan her bir insanı öldürmek."
Genç adam bunu duyunca kahkahalara boğuldu. İki dakika boyunca güldükten sonra yeni cevap verebildi.
"Senin gibi gerizekalı bir velet evren üzerinde ne kadar güçlü kişiler yaşadığının farkında değil, evrende seni sadece aklından geçen düşüncelerle bile öldürebilecek kapasitede insanlar var."
Indria için bir anda hayat durdu sanki. Bunun sebebi korku değildi, sinir değildi, heyecandı! Heyecandan titremeye başlamıştı ve heyecanlı bir şekilde soru sordu.
"O kişilere ne deniyor?"
Indria'nın bilincindeki adamın sesi bir anda değişti ve soğuğa döndü. Sonra konuşmaya başladı.
"Sana sadece günde bir soru hakkı vermiştim lakin bu konuyu ben başlattığım için bu soruna cevap vereceğim, onlara Sovereign deniyor. Ama bilmen gereken bir şey var, Sovereignleri bile evrende güçlü saymayan kişiler var. Evren senin yaşadığın dünyadan ibaret değil velet."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indria
FantasyHayatım boyunca gerçeği aradım ama neyin gerçeğini? Merhamet dileyen acınası bir çok masum insan öldürdüm hem de gözümü kırpmadan. Sayısız canavarın hayatı benim ellerimde son buldu. Peki elime ne geçti? Koca bir hiç, ancak sonunda o gerçeği bulduğu...