Indria eline bakarken bir anda yüz üstü yere düştü, bunun sebebi Tiah'ın vurduğu tokattı. Tiah bilerek, onun beynine hasar verecek şekilde vurmuştu bunun sebebi ona zarar vermek değil onu korumaktı.
Onu korumak istemesinin sebebiyse diğerlerinin ondan çok daha şiddetli tokat atacaklarını biliyordu ve bunun için böyle bir tokat atmıştı. Indria şuan bayılmıştı.
Yaşlı adam şuan Indria'ya bakarken gülümser bir şekilde sakallarını tutuyordu kendi kendine düşünmeye başladı, "Gereksinimler en azından 3 tokata karşı dayanılması lazımdı lakin bu ona bile dayanamadı, Yan Li bu çocukta ne buluyor acaba." Diye düşünüyordu.
Indria şuan bilincinde kendini görüyordu lakin daha çok şeffaf haldeydi Indria hemen anladı bu onun ruhuydu.
Ruhu şuan gözlerini kapatmış bir şekilde olduğu yerde duruyordu. Ruhu yavaşça gözlerini açmaya başlamıştı ve gözlerini açtığında, Indria ruhun gözlerine baktığında şok olmuştu çünkü kendi ruhunun açıkça iki farklı renkte gözü vardı.
Indria kendi ruhunun gözlerinin keskinliğine baktığında bir an titreyeceğini sandı. Çünkü kendi ruhunun gözlerinden korkuyordu.
Ruhu yavaşça ağzını açtı ve Indria'nın anlamadığı bir tonda konuşmaya başladı, "#½s£4n32>½{afa1faös{1$>£l31wdaücfasrthadlşaüçlaön" Gibi garip sesler çıkarıyordu Indria şuan garip bir şekilde ruhuna bakıyordu.
Ruh Indria'ya bakarken bir anda mavi gözünden yaşlar gelmeye başlamıştı kırmızı gözü ise nefretle Indria'ya bakıyordu. Indria kırmızı göze bakarken garip hisler içerisindeydi.
Ruhu neden bu haldeydi, neden böyle yapıyordu, neden iki gözü farklı renkteydi en ufak bir fikri yoktu. O sırada bir anda her yer karanlıklaştı ve Indria yavaşça gözlerini açtı şu an uyanmış haldeydi.
Lakin Ruhuyla ilgili rüyasının en ufak bir kısmını hatırlamıyordu, Indria uyandığında, gece yattığı yerdeki yatakta olduğunu anladı. Etrafında kimse yoktu başı şu an çatlayacak gibi ağrıdığı için başını tuttu eliyle. Bi süre sonra baş ağrısının hafiflediğini anlayınca başını tutan elini yere indirip kalkmaya çalıştı.
Şuan, beyni zonkluyordu. Indria aldığı darbe yüzünden ağrıdığını düşündüğü için pek önemsemedi ve bilincinde konuşmaya başladı, "Usta uyanık mısın?" Diye sordu.
Genç adam bir süre sessiz kaldıktan sonra konuşmaya başladı," Ne oldu?" Diye sordu. Indria anında konuşmaya başladı ," Usta benim gücüm bu dünyada benimle yaşıt olanlardan ne kadar geride?" Diye sordu.
Genç adam konuşmaya başladı ,"Senin gücün bu dünyada seninle yaşıt olanlarla kıyaslayınca -hmm düşüneyim- sanırım seni tek parmağıyla yenebilecek güçte bir kaç kişi var." Diye söyledi sakin bir sesle.
Genç adam bunu söylemiş olsa da düşündüğü şey tamamen farklıydı düşündüğü şey ise şuydu,"Senin gücün ne kadar onlardan geride olsa da senin yeteneğinle kıyaslanınca onların çöpten farkı yok." Diye düşünüyordu gülümser şekilde.
Indria duydukları karşısında üzülmedi ve hemen meditasyon pozisyonuna girdi ve aurasını güçlendirmeye başladı.
Indria aurasını güçlendirmeye başladıktan kısa bir süre sonra kapı açıldı. İçeri giren yaşlı adamdı. Yaşlı adam her zamanki gibi gülümsüyordu ve Indria'ya bakarken sakallarını okşamaya başladı.
Bir şey düşünüyormuş gibiydi şuan ve konuşmaya başladı, "Indria senin annen veya baban hangi aileden? " Diye sordu gülümser bir şekilde.
Indria bu soru karşısında kayıtsız kaldı bi süre ve sonra konuşmaya başladı soğuk bir ses ile, "Annemle babam bir köleydi ve köle olarak öldüler." Diye söyledi.
Yaşlı adam bunları duyunca daha fazla şey düşünmeye başladı ,"Arka planı da çok sağlam değil yeteneği vasat gücü çok fazla değil. Yan Li nasıl böyle bir çocuğu özellikle önerdi hala anlamış değilim. " Diye düşünüyordu kendi kendine.
Yaşlı adam ne kadar düşünsede çözemedi ve kendi kendine konuşmaya başladı ," Çocuğun yeteneğini zaman gösterecek." Diye söyledi kendi kendine ve düşünmeyi bıraktı sonra evden çıktı. Indria neden bunu sorduğunu sormamıştı çünkü hangi anlamda sorduğunu biliyordu.
Indria buna üzülmedi ve tekrar gözünü kapatıp aurasını güçlendirmeye başladı, aurayı güçlendirmek dantianı doldurmaktan tamamen farklıydı.
Indria aurasını güçlendirmek için aurasını kontrol altına alması gerekiyordu yani burada iki şeyi birden yapması gerekiyordu. Bu da onu hayli yoruyordu bir saat eğitim ardından Indria terler içinde kalmıştı.
Indria uzun zamandır aklında olan bir soruyu ustasına sormaya karar vermişti eğitimin ardından, "Usta sen ne kadar güçlüsün?" Diye sordu.
Genç adam hemen cevap verdi gururlu bir şekilde ,"Bu gezegendeki herkes en güçlü saldırısını birleştirse bile benim saç telime zarar veremez." Diyip kahkaha atmaya başladı.
Indria biraz düşündü ve düşündüklerini sormaya başladı ,"Usta sen hep tekniğim diyorsun insan olmadığını söylüyorsun bu durumda senin enerji çekmene gerek yok değil mi?" Diye sordu.
Genç adam hemen cevap verdi, "Alakasız ben bir insani vücuda sahibim ve normal insanlardan kat be kat daha güçlü bir dantiana sahip olsam da insanlardan daha yavaş enerji çektiğim doğrudur. Mesela sen tüm enerjini 1 saatte doldurabiliyorsan ben bunu 3 saatte doldurabilirim. Bunun sebebiyse Dantianın büyüklüğüyle alakalı" Diye konuştu.
Onlar konuşurken bir anda kapı açıldı. Indria kapıya doğru baktı. Gelenin Tiah olduğunu gördü, Tiah yavaş adımlarla Indria'ya doğru yaklaşıyordu.
Indria buna kayıtsız bir şekilde bakıyordu Tiah yavaş adımlarla Indria'nın yanına oturdu ve elini onun beynine götürdü.
Indria buna karşı çıkmadı, Tiah ellerini Indria'nın beynine götürdüğünde Indria'nın tüm acısı kaybolmuştu.
Genç adam bunu görünce Indria'nın bilincinde konuşmaya başladı," Bu gezegendeki insanlara kıyasla bu kızın gerçekten yeteneği var. Bu yaşta Su elementinde yaşıtlarına göre oldukça ilerleme kaydetmiş." Diye konuştu.
Indria konuşmaya başladı ," Nasıl yaptın?" Diye sordu.
Tiah yavaş bir şekilde konuşmaya başladı ,"Bu kendim oluşturduğum bir su tekniği, kişiye fiziksel olarak dokununca dokunduğum yer ve bir kaç cm'lik çevresini uzun süre acı çektirebiliyorum. Hatta hücrelerin daha yavaş çalışmasına sebep oluyorum. Kısaca söylersem beyninin yakınına vurduğum için beyin hücrelerin durmuştu. Nasıl konuşabiliyorsun ve benzer şeyler yapabiliyorsun sorusuna gelirsek ise bu teknikle ilgili bir şey bunun hakkında bir şey diyemem." Diye konuştu nazik bir sesle ve Indria'nın yanından kalkıp kapıya doğru ilerledi.
Indria, Tiah'ın sırtına bakarken konuşmaya başladı, "Teşekkür ederim." Dedi sakin bir ses ile.
Tiah şuan kapıyı tam açacakken Indria'nın sesini duyunca başını çevirdi ve Indria'ya baktı. Dudakları hareket etti bir şey diyecekmiş gibi oldu ama bir şey demedi. Kapıyı açtı ve dışarı çıktı.
Genç adam anında kahkaha atmaya başladı ,"Hahahahaha iki veledin ilk aşk yaşamalarına tanık oluyorum rezillik." Diye konuşmaya başladı.
Indria biraz sinirlendi ve konuşmaya başladı," Usta sen kaç yaşındasın?" Diye sordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indria
FantasyHayatım boyunca gerçeği aradım ama neyin gerçeğini? Merhamet dileyen acınası bir çok masum insan öldürdüm hem de gözümü kırpmadan. Sayısız canavarın hayatı benim ellerimde son buldu. Peki elime ne geçti? Koca bir hiç, ancak sonunda o gerçeği bulduğu...