"Ne? Neden öyle bir şey yaptı?"
"Çok garip, belki de çocuğu tanıyordur?"
"Olaylar işte şimdi ilginçleşti."
Hogg Ünard'ın kolunu tutan Hogg Laren'e bakan soylular heyecanlı bir şekilde kendi aralarında fısıldaşmaya başladı.
Hogg Ünard'ın elini sertçe tutan Hogg Laren yavaşça ellerini bıraktı ve Indria'ya dönüp, "Hangi konumda olduğunu gösteren gerçek giysilerini giy."
"Konum mu? Hogg Laren o çocuğu tanıyor mu?"
"Acaba hangi konumda?"
"Pek de yüksek bir konumda olduğunu sanmıyorum."
"Hogg Laren onu korumuşsa yüksek bir konumdadır."
Hogg Laren'in sözleri hem kalabalığı hemde Hogg Ünard'ı oldukça şaşırtmıştı. Indria gözlerini kapattı ve tek bir düşünce ile üzerindeki giysiler değişti. Indria'nın yeni giysilerinin üzerinde Beyaz bir Kaplan kızıl gökyüzünde uçuyordu. Bu kaplanın görünüşü elbiseye özenle işlendiği ve imparatorluğun en iyi terzilerinden yapıldığını gösteriyordu.
Bu yeni giysiyi gören insanların gözlerinde şaşkınlık oluşturdu ancak en çok şaşıran kişi şüphesiz Hogg Ünard ve kızlarıydı.
"Kraliyet klanı!"
"O çocuk Kraliyet klanından birisimi!"
"Hogg Laren'in onu koruduğuna şaşırmamak gerekir, Hogg Ünard o yumruğu atsaydı, İmparatorluk Hogg klanına soykırım bile yapabilirdi."
Mücevher mağazasının müdürünün dizleri titremeye başlamıştı ve yere düştü korkudan. "B-b-ben az önce neler söyledim." kekeleyerek kendi kendine konuştu.
Hogg Ünard'ın kızlarının vücutları baştan aşağı titremeye başlamışken kalabalığın arkasından güçlü bir ses yankılandı.
"Toplanıp kalabalık yapmanıza neden olacak kadar ne oldu böyle." bu bir erkeğin sesiydi. Bu sesi duyan kalabalıktaki neredeyse herkes başını çevirip gelen kişiye baktı. Bu kişinin mor saçları at kuyruğuydu ve beline kadar iniyordu. Keskin yüz hatları ona çekicilik katıyor,beyaz teni aynı bir balığın pulu gibi parlıyordu. Uzun bacakları aynı bir pitonun vücuduna benziyord,mavi gözleri güneş ışınlarının altında parlıyordu. Bu kişi Shu Nera'stı, hemen yanında ise kızı Shu Cerad vardı!
Shu Cerad'ın gözleri sadece bir saniyeliğine Indria'ya baktı ve daha sonra gözlerini çevirdi. Kalabalık gelen Shu Nera'sı görünce bazılarının gözlerinin içinde kıskançlık bazılarının içerisinde saygı oluşmuştu.
Çünkü imparatorlukta kesin olarak bilinen bir şey vardı, oda imparatorluğun en soylu ailesi şüphesiz Shu ailesiydi. Shu ailesi diğer klanlara ve ailere göre oldukça az üyeye sahip olmasına rağmen, gücü diğerlerinden tamamen farklı bir seviyedeydi.
Kalabalık gelen Shu Nera'sa bakınca hemen yalakalık yapmak amacıyla ona yaklaşıp;
"Lord Nera'sın çoktan İmparator alemi ikinci seviyeye geçtiğini duydum, gerçekten inanılmazsınız. Bu kadar küçük bir yaşta imparatorluk alemi ikinci seviyeye geçmeniz gerçek bir dahi olduğunuzu kanıtlıyor."
"Kesinlikle öyle! Yüz yaşına geçtiğinizden beri sadece bir kaç yıl geçti ama çoktan İmparatorluk alemi ikinci seviyedesiniz."
Shu Nera hepsine teker teker teşekkür etti, Indria Shu Nera'sa baktı, "Demek o Shu Cerad'ın babası" diye düşünürken ustasının sesi zihninde yankılandı.
"O velet herkesi kandırabilir İmparator alemi ikinci seviyesinde olduğuna ancak beni kesinlikle kandıramaz!" alaycı sese karşılık, "Usta peki o hangi seviyede?" "Hmph! Kendisi gücünü bir alem geriye bastırmış, gerçek gücü. Yüce İmparator alemi üçüncü seviyenin zirvesi. Ama bu kadar küçük yaşta böyle bir gezegende bu seviye gerçektende dahi ünvanını hakediyor. Üçüncü seviyenin zirvesinde olmasına rağmen dördüncü seviyeye geçmesine hala bir kaç yıl var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indria
FantasyHayatım boyunca gerçeği aradım ama neyin gerçeğini? Merhamet dileyen acınası bir çok masum insan öldürdüm hem de gözümü kırpmadan. Sayısız canavarın hayatı benim ellerimde son buldu. Peki elime ne geçti? Koca bir hiç, ancak sonunda o gerçeği bulduğu...