Indria kendini özel hissetme duygusunu çok sevmişti, düşünsene milyarlarca insan içerisinde özel olan sensin? Kim bunu sevmezdi ki? Hele de hayatının tamamını köle olarak geçirmiş birisi.
Indria hayatı boyunca ilk defa yaşamaya ilgi duymuştu . Bunun için kendini çok güçlü birisi olarak hayal edemeden duramadı. Kıtaları yok edebilecek kadar güçlü birisi!
Indria artık kendine bir hedef belirlemişti!
"Dünyanın en güçlüsü olacağım!"
Indria kendi kendine mırıldandı bunu gözleri parlarken.
Ve gözleri tekrar ciddileşti, bu gözler bir kaplanınkine benziyordu. Doğrudan bakan birisini titremeye yeterdi ve bu kadar ciddiyken kendi kendine tekrar mırıldandı.
"En güçlüsü olmak istiyorsam önümü kapatan herkesi geçmem gerekecek. Hayır daha da önemlisi önümdeki herkesi öldürmem gerektirecek!"
Indria hayatı boyunca insanlardan iğrenmişti. İnsanlar kibir dolu varlıklardı, iyimser bir insan yoktu bu dünyada! Küçükken masum olan insanlar bile ileride kibirlenir. Ve kibirleri yüzünden birbirini yerler, eziyet görmüş insanlar bile kibirlidir eziyetten kurtulduklarında gene eski kibirlerine kavuşurlar.
İnsanların yüzüne dünya ilk oluştuğunda kibir diye yazılmıştı. Ve onlar adı kibir olan bir çöplerdi! Indria'nın düşüncesi buydu. Onun küçüklükten beri bir hedefi vardı. Tüm insanları yeryüzünden sildiğinde bile doymayacak bir kine sahipti.
Bu kinin oluşmasına sebep olanlarda kibirli insanlardı! Indria daha önce sevginin tam anlamını annesi ve babasından öğrenmişti. Ama sonra o kibirli çöpler o sevgiyi unutturmuştu Indria'ya.
Babası ve annesini alıp götürmüşlerdi ve daha sonra arkalarından kalan tek şey bu diye ikisinin bir elini getirmişlerdi.
O günden beri Indria insanlara kin tutuyordu. Bu kinin, bu nefretin bir formu olsaydı dünyayı rahatlıkla yutabilecek derecede olurdu. Indria ne kadar insanlarla konuşsa da onlardan içten içe nefret ediyordu, tek bir insandan değil tüm insanlardan!
Indria'nın içinde insanlara karşı en ufak acıma, üzüntü, aşk ya da sevgi yoktu. Ve bunlara sahip olmakta istemiyordu.
Indria'nın içi bu karmaşıklarla doluyken yaşlı öğretmen tekrar konuştu.
"Dantianlar ne kadar müthiş organlar olsa da, onlarda yaralanabilirler. Yaralanan bir dantianın iyileşmesi yıllar alır. Ve iyileşmesi için dünyadaki en nadir ve pahalı şeyler kullanılır. O şeyler enerji boncukları ve tıbbi malzemelerdir. Ama ölü bir dantian asla iyileşmez! Bir dantianın ölmesi için çok güçlü bir darbe yemesi gerekir.."
Bunu duyduklarında Indria ve diğer öğrencilerin gözleri korkmuştu, eğer dantiana güçlü bir darbe yeseydiler hayatları boyunca geliştirdikleri ve topladıkları o kadar enerji boşuna gidecekti. Ve tüm dünyada bir çöpten farkları olmayacaklardı. Çünkü bu dünya güçlünün ezdiği zayıfın itaat ettiği bir dünyaydı!
Yaşlı öğretmen onların korktuğunu görünce sırıttı ama belli etmedi ve tekrar konuşmaya başladı.
"Bu kadar ders yeter. İlk defa okula katılıyorsunuz diye bu ders verildi, bu okulda öğretmen yoktur. Herkes'in kendi kendine gelişmesi gerekir ! İki ıl içinde bir seviye atlamadığınız taktirde okuldan atılırsınız."
Sonra da birden yok oldu.
Yok olması karşısında öğrenciler şok olmuştu. Ama gerçekte yaşlı öğretmen yok olmamıştı. Sadece yüksek hızla gitmişti, öğrencilerin gücü çok az olduğu için bunu fark etmemişlerdi.
Öğrenciler sınıfta çıkmadan önce hepsine yetecek kitap olduğunu gördüler. Bu kitap bir harita gibiydi, hangi binanın ne işe yaradığını gösteriyordu.
Indria bu kitabı alınca çok sevinmişti ve hemen savaş becerilerinin olduğu binaya girdi. Bu bina yedi katlıydı. İlk üç kat dış öğrenciler; 4. ve 5. katlar iç öğrenciler; 6. ve 7. katlarda ana öğrenciler içindi.
Her yüksek bir kat diğer tekniklerden iki kat daha güçlü oluyordu lakin Indria için bu önemsizdi. Sonuçta daha önce hiç teknik öğrenmemişti ve ilk defa öğrenecekti. Bunun heyecanındaydı Indria ve yerinde durmaya zorlanıyordu. İlk defa teknik seçecekti ama rastgele bir teknik seçmek istemiyordu.
Bunun için hemen 2. kata çıktı. Buradaki kitapların büyüklüğü orta derecedeydi ve kapaklarında tekniklerin adı yazıyordu.
Indria tekniklerin arasında göz gezdirirken bir kitap gözüne takıldı, bu kitap diğer kitaplardan daha büyüktü. Indria hemen kitabın yanına geldi ve adına baktı.
Flash Adım 1/7
Indria 1/7'nin anlamını biliyordu, bu tekniğin yedi evresi var demekti. Indria bu kitabı aldı içine göz gezdirdi. İlk 3 evre çok yüksek bir hız kazandırıyordu, 4. 5. ve 6. evre insanların görmekte zorlanacağı bir hız kazandırıyordu. 7. evre flash gibi ortadan kaybolduğunu gösteriyordu. Bu kitabın zorluğu MM seviyeydi.
Kitap zorlukları sırasıyla VE, E, MM, HH, HK, S, SS'di. SS seviyesi kitaplar çok güçlü oluyordu ve dünyanın en güçlü teknikleri olarak adlandırılıyorlardı.
Kitapların güçlüğü seviye zorluğuyla hesaplanıyordu. Ve Indria'nın aldığı kitap ortalamadan biraz daha düşüktü, ama bu Indria için çok güçlü görünüyordu. Indria o tekniği aldı. Bir teknik daha alma hakkı olduğunu biliyordu.
Indria bir saat boyunca kitaplarda göz gezdirdi ama ilgisini çekecek bir şey yoktu. Taki tozla kaplanmış bir kitap görene kadar.
Indria bu kitabın yanına geldi ve tozlarını üfledi ve tekniğin adı göründü.
Gerçeği Gören Gözler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indria
FantastikHayatım boyunca gerçeği aradım ama neyin gerçeğini? Merhamet dileyen acınası bir çok masum insan öldürdüm hem de gözümü kırpmadan. Sayısız canavarın hayatı benim ellerimde son buldu. Peki elime ne geçti? Koca bir hiç, ancak sonunda o gerçeği bulduğu...