Dn: Beklenen gün geldi catti. Aksiyon mode onnnnnnn:). Indria'nın saldırmama sebebi belliydi, Leya'ya saldırmak için açık bulamıyordu. Leya çok iyi bir şekilde savunma pozisyonunu almıştı. Tek bir açık vardı. O açığada Indria'nın sol koluyla saldırması gerekiyordu ama ne yazık ki Indria'nın sol kolu yoktu!
Indria'da savunma almıştı.Bu savunma şeklini kendisi geliştirmişti. Eğer ona bir metreden fazla bir cisim yaklaşırsa anında onu kesebilirdi. Onun için Leya'da ona saldırmıyordu ve ikisi keskin gözlerle birbirini süzüyordu.
Indria biraz tedirgindi,"Karşılaştığım hiç bir rakip kendini böyle iyi savunamıyordu.Daha doğrusu hiç biri savunma pozisyonu almıyordu. Leya çok deneyimli." diye, düşünüyordu.
Leya ise Indria için hiç bir şey düşünmüyordu sadece soğuk bakışlarıyla Indria'yı süzüyordu. Leya'nın gözünde Indria avlanmayı bekleyen bir avdan başka bir şey değildi. Leya tek bakışta Indria'nın deneyimli kişilerle savaşmadığını anlamıştı. Üstelik Indria'dan üç seviye daha yüksekti. Leya'nın gözünde Indria'nın kazanma şansı çok çok düşüktü. Ama buna rağmen kibirli değildi. Çünkü yaşadığı hayat ona her şeyin mümkün olduğunu öğretmişti. Daha on sekiz yaşındayken, elli yaşındaki birisinin deneyimine sahipti. Indria'dan beş kat daha fazla deneyime sahipti.
Ancak Leya'nın bilmediği bir şey vardı. Birincisi Indria'nın ne kadar hızlı olduğunu,ikincisi ise kılıcı ne kadar iyi kullandığını bilmiyordu. Indria savunma pozisyonunu bıraktı ve Leya'ya baktı. Sesli bir şekilde, "Madem savunma pozisyonunda açık bulamıyorum.O zaman o savunmanı deşip geçerim!" Dedi.Bunu söylerken kılıcını Leya'nın yüzüne doğru doğrulttu. Aralarında yirmi metrelik uzaklık vardı. Ama Indria ortadan kayboldu ve bir saniyeden daha kısa bir sürede Leya'nın önünde belirdi. Leya Indria'nın bu kadar hızlı olmasını beklemiyordu.Şaşkınlıktan bir anlığına gardını düşürdü ve hayatının hatasını yaptığını farketti. Bir dövüşte bir saniye bile çok önemliydi.Sadece bir saniyede her şey değişebilirdi. Indria o bir saniyeyi çok iyi değerlendirdi ve hızlı bir şekilde kılıcını savurup Leya'nın göğsünü deşti!
Leya göğsü deşilince çığlık atmadı ama dişlerini sıktı ve göğsünden fışkıran kanın bir damlası Indria'nın gözüne kaçtı. Sağ gözüne kan damlası kaçtığı an Indria geriye çekildi ve bir saniyede otuz metre geriye gitti.
Gözüne giren kan yüzünden gözleri acıyordu. Eğer göz değilde başka bir yer olsaydı enerjisiyle kolaylıkla o kanı çıkarabilirdi. Ancak göz vücudun en hassas noktasıydı. En ufak bir harekette iyileştirmek yerine zarar verebilirdi. Indria bu riske giremezdi. Onun için acının kendi kendine gitmesini bekledi. Indria Leya'yı hafifte olsada yaralamıştı.Kılıcı derine gitmemiş olsada ona zarar verebilmişti. Bu onu keyfini yerine getirmişti.Sonuçta ona en çok zarar veren rakibine zarar verebilmişti. Ama Indria şu an çok kötü bir durumdaydı. Sol kolu olmadığı gibi sağ gözüylede bir süre görmüyecekti. Kısaca çok fazla açık vermişti. Leya gözlerini kıstı ve gözlerinin derinliklerindeki öldürme arzusu ortaya çıktı. Hızlıca Indria'ya doğru koşmaya başladı, Indria ona bakarken kılıcını ona doğrulttu ama sol gözüyle yeteri kadar iyi göremiyordu. Leya Indria'ya yaklaşınca bir anda ortadan kayboldu ve Indria'nın sağ tarafında ortaya çıktı, Indria bunu göremiyordu ama hissediyordu. Çünkü Ruh gücünü yaymıştı. Ancak Indria ruh gücünü yaymış olsada Leya'ya tepki verememişti. Leya İndria'nın yüzünün sağ tarafına çok güçlü bir tekme atmıştı. Bu tekme o kadar güçlüydü ki Indria'yı beş metre geriye uçurmuştu. İndria'nın yediği darbe yüzünden gözündeki kan dağılmış,sağ gözü açılmıştı. Ancak sağ gözünü açtığı an bir tekme nin daha geldiğini gördü ve kaçmak için yüzünü sola çevirdi.Yerde yattığından tekneden kurtulması imkansızdı. Bunu yaptığı an Leya gülümsedi ve buz gibi bir sesle, "Aptal" dedi. Leya sağ ayağını kaldırıp Indria'nın yüzünün sol tarafına vurdu. Normal bir tekme olsaydı pek önemli olmazdı. Ancak Leya sol ayağını alevlerle kaplamıştı!
Indria acılar içerisinde bağırdı. Indria'nın sol yüzünde şu an çok ciddi bir yanık yarası vardı. Alevli tekme yüzünün sol tarafını tamamen yakmıştı. Indria'nın sol gözü bile yanmıştı ve sol gözünü açamıyordu, acılar içerisindeydi ve zihninde, "Usta! Çok acı çekiyorum!" dedi.
Gerçeği Gören Gözler ise Indria'nın beklemediği bir cevap vermiş, "Eee?" demişti. Indria daha önce ustasının böyle cevap verdiğini duymamıştı. Ancak biraz düşününce hak vermişti. Dövüş yolunda her türlü yaralanma olabilirdi. Acıdan korkan birisi dövüş yolunda ilerleyemezdi. Indria dişlerini sıktı ve zorlukla ayağa kalktı.Leya ona baktı, "Dövüşü bırakmak istersen benim için sorun yok." dedi.
Indria Leya'nın ses tonuna oldukça şaşırmıştı. Sanki her gün birisinin yüzünü yaralıyordu ve ona göre birisinin yüzünü yaralaması önemli değildi. Kısaca Indria'yı aşağılamıştı. Leya'nın aslında aşağılamak gibi bir amacı yoktu. Sonuçta aşağılasa eline ne geçerdi ki sadece Indria'ya merhamet etmek istemişti. Ama merhametinin yanlış anlaşıldığını anlamıştı.Leya ellerini sıkarak Indria'ya baktı. Sonra sinirli bir şekilde, "Seni aşağılamak istemiyorum ancak dövüş boyunca mızrağıma dokunmadım bile." dedi. Amacı sadece Indria'nın dövüşü bırakmasını istemesiydi. Onu gereksiz yere daha fazla yaralamak istemiyordu.
Indria bunu duyunca zorlukla gülmeye çalıştı ama gülemedi. Onun yerine ürkütücü bir ses tonuyla, "Senin mızrağını kullanmadığın doğru olabilir. Ancak benim ciddileştiğimi kim söyledi." dedi ve kılıcını dahada sert tutmaya başladı.
Indria'nın bir gözü kapalıydı ve bir kolu yoktu, dövüşü kazanma şansı imkansıza yakındı ve bunun farkındaydı. Ama inandığı yola göre bir erkeğin asla dövüşten kaçmaması lazımdı, yolun sonunda ölmek olsada! Sonuçta bir insanın sırtındaki yaralar utanç kaynağıyken göğsündeki yaralar gurur vericiydi. Çünkü dövüşten kaçmayan bir insanın sırtında yara olmazdı genellikle.
Ha Hwang ve Qi Zhang Ling dövüşü uzaktan izliyolardı, Qi Zhang Ling endişeli bir ses tonuyla, "O çocuğu kurtarmak lazım. Leya bir kez dövüşe girince insanlığını geride bırakıyor." dedi. Ha Hwang ise sakin bir ses tonuyla,"Gerçeği Gören Gözler gibi bir varlık onun ustası olduğu sürece bizim haddimize düşmez onun dövüşüne karışmak." dedi.
Indria kılıcını kaldırdı ve Gerçeği Gören Gözler tekniğinin ikinci kısmını kullandı. Etrafındaki her şey ona daha yavaş görünmeye başlamıştı. Bir adım attı ve Leya'nın arkasında belirdi. Leya kafasını sallayıp,"Üzgünüm." dedi. Bunu dediği an Leya'nın göğsünde bir yara daha açıldı.Bu yara diğerine göre daha derindi.Leya buna şaşırdı ama yılmadı. Böyle bir yara ağır bile sayılmazdı ve dönüp Indria'ya baktı. Indria ona sırtını dönmüştü. Ancak donmuş bir ses tonuyla, "Sana yenilmeyeceğim!" dedi ve bunu dediği an sağ kolu düştü! Leya Indria'nın sağ kolunuda kesmişti. Indria'nın şu an kolları yoktu.
Leya gözünü kapattı ve vücudunu çevirip ilerlemeye başladı. Ona göre bu dövüşü uzatmak anlamsızdı. Ancak öldürme arzusuyla dolu bir ses geldi arkasından. Bunu duyunca adımları kendi kendine durdu duyduğu ses, "Nereye gittiğini sanıyorsun?" du.
Leya Indria'nın yılmadığını düşündü ve geriye döndü. Ancak şaşkınlığını gizleyemedi. Çünkü Indria'nın gözleri şu an gökkuşağının yedi rengine bürünmüştü ve ayağının altından yedi farklı renkte duman çıkıyordu!
Dn: Aksiyon aksiyon dedik.yazar bizi kırmadı ve bize aksiyonlu bir bölüm verdi çok şükür ama üstüne basa basa söylüyorum"lan sen beni zehirlemeyemi çalışıyorsun Türkçe katili.Adam bildiğin katliam yapıyor ya.Okuyucu kardeşlerim duyun sesimi.Bu yazar yüzünden zehirlenip öleceğim bir gün.Sırf sizin için dayanmaya çalışıyorum.Yorumlariniz panzehirim eksik etmeyin panzehirimi :(:(:(:(:(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indria
FantasyHayatım boyunca gerçeği aradım ama neyin gerçeğini? Merhamet dileyen acınası bir çok masum insan öldürdüm hem de gözümü kırpmadan. Sayısız canavarın hayatı benim ellerimde son buldu. Peki elime ne geçti? Koca bir hiç, ancak sonunda o gerçeği bulduğu...