Indria

8x8 Savaş Tanrısı

Indria neler olduğunu anlayamamışken başına şiddetli bir ağrı girdi. Kulaklarından, burnundan, ağzından, tırnak uçlarından, gözlerinden, vücudundaki tüylerin çıktığı küçücük noktalardan bile kan gelmeye başladı. Dizlerinin üstüne çöktü, kan kustuktan sonra yere düştü. Bilinci kapanmamıştı ancak tüm vücudu acı çekiyordu. "Bu kadar büyük bir güç için, yeterli bir bedel!" Indria zihninde konuştu. Gerçeği Gören Gözler şu an karmaşık duygulara sahipti, önce kaşlarını öfkeli bir şekilde çattı. Sonra haykıra haykıra gülmeye çalıştı ve en sonunda sakin bir ifadeye büründü, "Indria, senin kullandığın güç büyük bir güç falan değildi. Ilahi Vücudun yedi aşamasının, ilk aşamasının, ilk aşamasıydı. Bu seviyeyi normal de basit bir şekilde kullanman gerekiyordu, sen ise böyle düşük bir seviyeyi kullanmak için bu kadar bedel ödedin. Enerji kontrolün berbat seviyede!" son kelimeyi öfkeli bir şekilde bağırmıştı. Indria enerji kontrolünün bu duruma ne fayda edeceğini anlamamıştı. Bu kadar kötü durumdayken düşünecek zamana da sahip değildi.

Aslında ölme şansı çok azdı ancak çok acı çekiyordu, böyle bi durumda bilincinin kapanması gerekiyordu. Ama garip bir şekilde bilinci kapanmamıştı ve bunu zihninde sordu, "Usta, neden bilincim kapanmıyor.." acı dolu bir ses tonuyla konuştu. "Ilahi vücudun yan etkilerinden birisi." ustası cevapladıktan sonra kollarını yukarıya kaldırarak ağzını genişçe açıp esnedi. Göz kapakları yavaş yavaş inmeye başladı ve bir kaç saniye sonra uykuya daldı. Gerçeği Gören Gözler'in seviyesindeki birisi uykuya ihtiyaç duymasada istedikleri zaman uykuya dalabilirdiler.

Indria'nın bilinci şu an açık olsada görme yetisini kaybettiği için göremiyordu. Ancak ona doğru gelen ayak seslerini gayet net bir şekilde duyabiliyordu. Normal de Ruh gücünü yaydığı için hissetmesi gerekiyordu ancak yaklaşan ayak seslerinin kime ait olduğunu hissedemiyordu.

Indria'ya doğru yürüyen kişi Temizleyici'ydi, Vaha Beyart gözlerini kısmış şekilde, "Demek ünlü Temizleyici sensin, kimsenin yüzünü görmediğini duydum. Bazı soylulara göre Imparatorluktaki en gizemli kişisin." Vaha Beyart'ın dediklerini Temizleyici duymamış gibi davrandı. Indria'nın önüne gidip onu kaldırdıktan sonra geriye dönmeye başladı.

Bunu gören yerde uzanan haydutların hepsi ayağa kalkmaya başladı. Indria'nın baskısı onların üzerinden kalkmış olsada ayağa kalkmaya korkuyolardı. Ancak o maskeli kişinin Indria'yı taşıdıklarını görünce onun gücünü kullanamayacağı duruma geldiğini anlamıştılar.

Hızlıca Temizleyicinin etrafını sardılar ve haydutlardan birisi, "Onu bırakamadan buradan ayrılamazsın" diyerek öne çıktı. O öne çıktıktan sonra diğer haydutlarda bir adım öne çıktı ve Temizleyici'ye yakınlaştılar. Temizleyicinin arkasındna bir ses yankılandı, "Bırakın gitsin." ses Vaha Beyata aitti. Bunu duyan haydutların hepsi şaşkınlıkla liderlerine baktılar, hiç biri onu bırakmak istemiyordu. Ancak liderlerinin emirleri mutlak'tı ve onu dinlememezlikten gelemezlerdi. Hepsi Temizleyici'ye yol açtı, Temizleyici oradan uzaklaştıktan sonra haydutlardan birisi Vaha Beyart'ın önüne geldi. "Lider, neden öyle bir şey yaptın? Yoldaşlarımızın intikamını almalıydık!" öfkelice konuştu. Gerçekten yüreğinde acı hissediyordu, yoldaşlarını öldüren birisini serbest bırakmıştılar.

Vaha Beyart bir elini cebine soktu ve bir tane sigara çıkardı, yavaşça ağzına götürdü ve bir eliyle sigarayı tutarken, diğer elinin işaret parmağında alev ortaya çıktı ve sigaranın ucunu yaktı. Sigara'nın dumanını ciğerlerine çekti ve biraz ciğerlerinde dolaştırdıktan sonra geldiği yoldan tekrar döndürüp ağzından çıkarttı. Daha sonra titreyen bir ses tonuyla, "O maskeliden çok dehşet verici bi aura hissediyordum. Bir benzetme yapsam o bir Savaş Tanrısı olurdu ve biz ise onun ayaklarının dibinden geçen karınca olurduk." Vaha Beyart'ın konuşmalarının sonunda vücudu bir anlığına titremişti. Tüm haydut grubunda onun dışında Temizleyicinin etrafındaki aurayı hissedebilen yoktu. Bunun sebebi algı seviyelerinin gerçekten düşük olmasıydı.