7x19 Görev!

7.9K 621 84
                                    

Bu bölüm Indria'nın bakış açısından yazılmıştır.

Şehirin merkezine doğru yürüyordum, şehrin insanları gerçekten mutluydu. Acaba başka bir imparatorlukta eski imparator tahtı tekrar ele geçirince insanlar gene mutlu olur muydu? Ancak şimdi bunu merak edebilecek kadar işsiz değilim. Uzun süren bir yürüşün ardından imparatorluk sarayı tüm ihtişamıyla tekrar karşıma çıkmıştı. Majesteleri bana haber vereceğini söylediğinden en iyisi onun haberini beklemekti. Haberi beklemeden gidersem saygısızlık yapmış olurum. İmparator gerçekten iyi bir insan ama özünde de öyle iyi bir insan mı acaba? Merak etmiyor değilim. Bana karşı çok iyi ve çok nazik ancak başkasına da öyle mi? Ru soyadını taşırken yüz kişiyi öldürtmüştü.O yılanın zehri olmasa belki şu an burada bile olmayacaktım. İyi birisiyse neden gereksiz bir sebeple yüz kişiyi öldürttü acaba. Neyse bunu imparatora sorabilecek bir konumda değilim.Onun için şimdilik bunları düşünmemem benim için en iyisi olur.

İmparatorluk sarayına baktıkça kendimi zenginlere lanet eder durumda buluyorum.Zenginler hep en iyi hayatı yaşarken fakirler yaşam savaşı veriyor, zenginler obeziteden ölürken fakirler ise açlıktan ölüyordu. Her zaman bu sistemden nefret ettim. Bir gün bu sistemi değiştireceğimden emindim. Bir dakika, ben ne zamandır bu kadar merhametleştim? A şimdi hatırladım, ustam bana ruhlarımın artık duygularımı kontrol edemeyeceğini söylemişti. Muhtemelen şu anki duygularım benim özümdeki iyi kişilik.Aslında ben hep iyi birisiydim sadece ruhlarım beni kötü yapıyordu. Oturacak bir yer aramak için etrafıma bakındım.Ancak oturacak bir yer bulamadım. Saraya gireyim de imparatorun çağırmasını bekleyeyim diye düşündüm ve ilerlemeye başladım. Sarayın etrafında bugün olması gerekenden çok fazla koruma vardı. Neden acaba? Sarayın bahçesi yaklaşık bir kaç kilometreydi ve her beş adımda bir tane koruma vardı.

Ha Hwang gerçekten yetenekli ve güçlü bir imparatordu. Sadece bir ay içerisinde imparatorluk üzerindeki tüm askerleri yeniden organize etmiş,tüm rütbeleri değiştirmiş ve daha adaletli bir sistem oluşturmuştu. Hafifçe yüzümün yanık tarafına dokundum.Bir gram bile iyileşmemişti. Ancak ilginç bir şekilde gözlerimde görmede her hangi bir sorun yoktu. "Usta, neden yüzümün sol tarafını iyileştirmedin. İyileştirmediğin halde nasıl görmede her hangi bir sorun yaşamıyorum?" diye sordum. Ustam ise her zaman ki gibi kibirli bir ses tonuyla, "Orayı iyileştirmedim.Çünkü sen büyüdükçe ve güçlendikçe sol tarafındaki yanık izini hatırlayıp ne kadar güçsüz olduğunu hatırlayacaksın.Görmende herhangi bir sorun yaşamama sebebin ise benim gözünün etrafındaki hücreleri iyileştirmemdi. Sol tarafında yanık olmayan tek yer sol gözünün etrafındaki on milimetrelik alan." dedi. Ustamı iyileştirmesi için zorlayamazdım.Bu gezegendeki en güçlü kişi bile benim kılıma zarar veremez demişti. Şimdi hatırladım da Ha Hwang bir kişiden bahsetmişti ve onun ustamdan daha güçlü olduğunu söylemişti. Acaba ne kadar güçlüydü?

Bunları düşünürken başka bir şey ilgimi cekmişti.Sarayın bir girişinde bahçe yokken diğer girişinde neden bahçe vardı. Sarayın kuzey girişinde bahçe varken, güney girişinde bahçe yoktu.Neyse bunları düşünmeye gerek yok dedim ve saraya giriş yaptım. Sarayın büyüklüğünü ne zaman görsem fakirliğe lanet okuyordum. İmparator kapısının önüne geldim ve beklemeye başladım.Zamanı gelince çağıracaktı. Beklemek için sırtımı duvara dayamamla imparatorluk kapısının parçalanması bir olmuştu. Bir anda irkilerek geri çekildim ve savunma pozisyonumu aldım. İmparatorluk kapısı parçalanmış birisi odadan dışarı fırlatılmıştı ve sarayın sütunlarından birisini kırmıştı. Fırlatılan kişiye baktığımda karnının tam ortasından kanlar aktığını farkettim .Bu kişi aynı zamanda kan kusuyor, öfkeli bir şekilde ileriye bakıyordu. İmparatorluk odasının içerisine baktığımda Ha Hwang'ın yavaşça yürüdüğünü gördüm. Yüzüne dikkat ettiğimde sanki odasından birisi fırlamamış ve her şey normalmiş gibi bir yüz ifadesi olduğunu gördüm.Bu sakinliğine şaşırdım. Her adımı bir okyanusa düşen su damlası gibi sessizdi.

IndriaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin